8

16.4K 1.4K 2.1K
                                    

Haiii, ben geldiiim. Ay MP taekookumu özlemişimm. Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar diliyorum lokumlarım! Xx

**

Kendi telefonumu cebime alelacele tıkıştırırken kolunu yüzünden indirdiği gibi beni yatağa çekti ve müthiş bir hızla altına alırken, yastığının altından çıkarttığı silahın namlusunu başıma yasladı.

Her şey o kadar hızlı gerçekleşti ki neye uğradığımı şaşırdım ve kilitlenip kaldım.

"Sabahın köründe odamda ne işin var!" Uykudan uyanmasının verdiği etkiyle normalde olduğundan daha derin çıkan gür sesi kulaklarımda çınladığında yüzümü buruşturdum.

Ellerimi başımın iki yanında yastığın üzerinde iki yana teslim oluyorcasına kaldırırken dudaklarımı büzdüm. Gerçekten ödüm kopmuştu bu ani saldırısı karşısında.

Beni yatağa aniden çekip üstüme çıktığında feci şekilde yakalanmış gibi hissettirmişti. Ama telefonunu bıraktığımı görmediğini düşünüyordum. Bu şekilde çıkıştığına göre benim telefonunu kurcaladığımı fark etmemişti.

Yastığının altında silah saklıyor olmasının sebebi herhangi bir saldırıya karşı tetikte olduğunun göstergesiydi.

"Siz çağırdınız ya? Sabah uyanınca yanıma gel demiştiniz, hatırlamıyor musunuz?" Oyunculuğumu konuşturarak mağdur rolüne büründüm. Biraz daha uyanmasa kopyalama uygulamasını telefonuna indirmeme ramak kalmıştı. Seste yapmamıştım ki, ne diye pat diye uyanmıştı, anlayamamıştım. Neyse, en azından telefon şifresini öğrenmiştim, bu da bir adımdı.

Kaşları gözleriyle birleşmek istercesine çatılırken, "Sabahın köründe mi uyanıyorsun sen?!" diye sıktığı dişleri arasından tısladı.

"Yanınıza geleceğim için heyecanlıydım, erken uyandım, ama genelde erken uyanırım zaten." dedim bir çırpıda.

"Şapşal, kapıyı neden çalmadan içeriye giriyorsun? Beyninin ortasına delik açmak üzereydim resmen, farkındasın değil mi?!"

Bacaklarımın arasına giren bedeninin altında kalan göğsümü kıpırdatarak, yatağa yaslı başımın iki yanında tuttuğum ellerimi salladım.

"Çaldım, hem de iki kere." diyerek yalan attım.

Gözleri şüpheyle kısılırken, "Çaldın ve?" diye soluduğunda sertçe yutkundum.

"Ve içeriye girdim, buradayım işte, Bay Kim silahı başımdan çekecek misiniz artık?"

"İçeriye girmen adına sana izin vermemişsem, kapıyı açıp içeriye giremezsin Jeon." dedi sıktığı dişleri arasından. Silahı başımdan kaydırırken namluyu bu kez yastığa dayayıp yeterince yakın değilmişiz gibi biraz daha yüzüme eğildi.

Aşağıya doğru bakıyor olmasından kaynaklı, dağınık ve uzun saçları benim alnıma kadar değecek şekilde bana yaklaştı.

"Uykum çok hafiftir, kapıyı gerçekten çalmış olsaydın seni zaten duyardım, duymamam imkansızdı yani. Bir daha kapıyı gerçekten çal ve sana içeriye girebilirsin komutu verdiğimde gel."

Gözlerim irileşirken yanağımın içini kemirdim. Siktir, onu keriz yerine koymama gerçekten izin vermeyecek kadar uyanık bir herifle karşı karşıyaydım. Ah hadi ama, o bir mafyaydı... En ufak sese karşı bile tetikte olması gerekirdi. Bu yüzden ses yapmamaya özen göstermiştim ya zaten, ama yutmamıştı.

"Ya tamam, kapıyı çalmadım doğru. Çünkü içeriden ses gelmeyince, eğer uyanmadıysanız kapıyı çalarsam uyanıp bana kızarsınız diye düşündüm." diye kıvırmaya çalıştım. Aklıma gelen ilk sözleri onunla paylaşmak durumunda kalmıştım çünkü her beklediğim saniyede daha çok şüphe çektiğimi biliyordum.

MIDNIGHT PLAN • TAEKOOK +18 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin