16

15K 1.3K 778
                                    

Haiii, ben geldiiim. Arayı cidden açmadan geldimm, eheheh. Bol bol oy ve yorum isteriim! <3

Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

**

"Ve bu zamana kadar susmanın, her şeyi bildiğin halde devam etmeme müsaade etmenin tek sebebi benim yanında kalmamı istediğin içindi." diye solurken hıçkırdım.

İki abandığı ellerini hafifçe geri çekti. İndirecek sandım ama bunu yapmak yerine ellerinin ayalarını müthiş bir gürültüyle arkamda kalan duvara indirdi, defalarca arka arkaya çarptı.

"Haklı olan o ağzını sikeyim!" diye yüzüme tısladığı gibi dudaklarını ağzımın ortasına sert bir baskıyla kapattı.

Normalde bu haşin öpücüğünün akımına kapılır ve karşılık verirdim, ama Yoongi'nin şu anda öldürülmek üzere olduğu gerçeğiyle onu geniş omuzlarından itekleyerek dudaklarımızın ıslak bir sesle ayrılmasını sağladım.

"Yoongi'ye zarar vereceksen, beni de öldür." dedim soluk soluğa. Jimin'i durdurması gerekiyordu ve bunu ancak ben sağlayabilirdim. Ona engel olmak zorundaydım. Bunu yapmasına izin veremezdim.

"Seni öldürmeyeceğimi biliyorsun." diye hırıltılı bir sesle homurdandı.

Yoongi'nin peşine düşüp onu derhal durdurmak ve o buluşmanın gerçekleşmesine engel olmak zorundaydım!

Onu itekleyerek duvardan ayrıldığım gibi adım atmak için harekete geçeceğim sırada bileklerimden yakalayarak beni durdurup sırtımı duvarla geri buluşturdu.

"Nereye gidiyorsun?"

"Yoongi hyungumu durdurmaya! Ölmesine izin vermeyeceğim, gerekirse ben de öle-" Elimi kapının olduğu bölüme doğru çevirip sallarken bakışlarım da o yöne kaydığında, gizli bölmenin eşiğinde, kapının kenarında yere oturan Yoongi hyung görüş alanıma girdi. Sözlerimin devamı hiçliğe karıştı.

Zemine çökmüş, dizlerini karnına çekmiş ve başını elleri arasına almıştı. Hasiktir... Jimin ile ilgili olan gerçekleri duymuştu. Kesinlikle bunu duymuştu... Ama Tanrı şahit, gitmemiş ve beni bırakmamış olduğuna sevinmiştim. Çünkü onu ölüme göndermeye niyetim yoktu. Belli ki, o da beni siktir edememiş, içi rahat etmeyince gitmek yerine peşimden geri dönmüş ve her şeyi duymuştu.

Taehyung'un bileklerimi kavrayan tutuşundan kolayca sıyrılıp koşarak Yoongi hyungun yanına vardığım gibi dizlerini tutarak önünde çömeldim.

"Hyung..."

"Aptal gibi kanmam hataydı... Bu kadar kısa sürede benden hoşlanması, patronunu bile siktir edip benimle ilgilenmesi, patronuna karşı çıkmaları ve onu durdurmaya çalışmaları, beni kurtarmaya geleceğini söylemeleri... Hepsi yalandı. Her şey yalandı, yüzündeki gülüşü, gözlerindeki bakışı..." Neredeyse fısıldarcasına konuşup içini döktü.

"Beni kurtarmaya değil öldürmeye gelecekti. Ve ben az önce onunla buluşmaya geleceğimi söylediğimde, aslında beni öldürmek için pusuda bekleyecekti. Ölüm için kendi ayaklarımla ona gidecektim..."

Haklıydı. Taehyung'un yaşadığı hayalkırıklığını Yoongi'de bizzat yaşamıştı. Gerçi Taehyung hayalkırıklığı yaşamamıştı, çünkü her şeyden en başından beri haberi vardı. Ve biz ona plan kurduğumuzu düşünürken o bizimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynamıştı. En çokta bu hikayede canını yaktığı, hayalkırıklığına uğrattığı kişi Yoongi olmuştu.

Şimdi hoşlandığı, etkilendiği Jimin'in duygularının sadece kurmaca olduğu gerçeğini öğrenmişti. Tüm planlarımız yerle yeksan olduğu yetmiyormuş gibi... Artık Taehyung'u alt edebilme , yerine geçebilme gibi bir mümkünatı olmadığını da iyi biliyordu, öğrenmiş olmalıydı...

MIDNIGHT PLAN • TAEKOOK +18 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin