...
Yumruğumun ardından yakamdan hızla çekilmiş ve bir kafa darbesi yemiştim, alnımın ortasından aldığım şiddetli baskı sayesinde baş ağrım ani bir şekilde kendini göstermiş olsa da başlattığım kavgayı devam ettireceğim de kesindi. Ama ben bir harekette daha bulunmadan önce Yoongi'nin avuç içleri saçlarımla buluştuğunda şaşırmıştım çünkü lanet olasıca avanak herif benim saçımı çekmişti, evet ilkokul kavgasındaymışız gibi saçımı çekmişti ve bununla dalga geçmek için oldukça fırsatım olacaktı ama şuanda onun canını da yakmalıydım.
Eh, saç çekmek komik olsa dahi zaten ağrımaya başlamış kafamın saç derisindeki yanma hissiyle iyi hissetmediğim aşikardı. Turuncu saçlarımdan birkaç tel onun parmakları arasında kaldığında yanaklarım öfkeyle kızarmaya başlamıştı ve dizimi benimle oldukça yakın mesafede olan Yoongi'nin karın boşluğuna sert bir biçimde geçirdiğimde öne doğru eğilmiş ve bu sırada da acı ile inlerken benden uzaklaşmak adına geriye doğru gitmeye başlamıştı.
Haline acıyacağım falan yoktu bu yüzden bir tekme savurduğumda şiddetini ayarlayamamıştım, Yoongi arkasındaki ağaca çarptığında ağzından minik bir serzeniş çıkmıştı. Yerdeki karların üzerine düştüğünde aralık olan ağzındaki dişler sivrilerek tehditkar bir hal almıştı, gözleri gözlerimi bulduğunda sigmanın mor gözleri parlamış ve siyah göz bebeği yuvarlak iken çizgiye dönüşmüştü.
Kurt biçimine tamamen dönüşmemişti fakat yine de kurdu kontrolü ele geçirmişti. Benim kurdum da bu gözler sayesinde uyanmak için çaba gösteriyordu yine de ona engel oluyordum, sırtımdaki müthiş keskin ağrı ile beraber yere düşen sanki Yoongi değil de benmişim gibi hissettiğimde nefesim kesik kesik çıkmaya başlamıştı burnumdan.
Kımıldayamadan gözlerimin önüne canlı bir vizyon düştü, Yoongi'nin beyaz kurdu ve iki kulağı arasında arkaya doğru uzanan bir tutam tüyünün mint rengi dışında her şey siyah beyazdı, vizyon sadece Yoongi'nin kurdunun yakın görüntüsünden ibaretti, lakin tekrar o sesi duydum Salovra kudıl tassera battena (Nergis çiçeği ihaneti sevmez).
Yoongi usul usul ayaklanırken benim hareketsizce orada durmamı sağlayan şeye küfürlerimi savururken içim ilk kez korkuyla birlikte titremişti, felç olmuş gibi ayakta bekliyordum ve ne gördüğüm ne de duyduğum vizyonun anlamını kavrayamayacak kadar kaybolmuş durumdaydım. Yoongi bana yaklaşırken saldırganlığım yerini korunma içgüdüsüne bırakmıştı ama ikisi için de eylem sergileyemiyordum, sanki tüm damarlarım buz tutmuştu ve donmuş kalmıştım.
Birazdan alacağım herhangi bir darbeye hazırlıklı olmak için gözlerimi kapattım, bu durumumu fırsat bilerek bana vuracağından ve kendi can yangısının hesaplaşması ile saldıracağından emindim. Bana oyunlar oynayanın sadece zihnim olmaması ve bunun bedenime de yansıması tüm sinir sistemimi altüst etmekteydi, bunu Taehyung ile konuşmalıydım.
Gözlerim kapanmış olsa da kulaklarım iyi duymaya devam ediyordu, sigma bana iyice yaklaştığında bir yumruğa ya da tekmeye kucak açmış durumdaydım fakat sigma yanımdan geçip giderken tenimde sezebildiğim tek şey onun rüzgarı olmuştu.
...
Gün içerisinde belki de yüzüncü oflayışımdı. Kafam karmakarışıktı, aklımı meşgul eden konuların çokluğunun yanında o konulara bulduğum çözümler koca bir hiçlik oluşturmaktan ileriye gidememişti. Taehyung bana sinirli sinirli baktığında ben de ona masum masum olduğunu umduğum bir biçimde bakmıştım.
Taehyung ise buna aldırmadan "Jimin, karnım ağrıyor, hiçbir büyü ile bunu geçiremiyorum. Cadıların köyünden çağrıldım ve bunun oturup birer kadeh şarap içmekten ibaret olmadığına eminim. Kovan cadılarının üzerimde kurmaya çalıştıkları baskılardan bıkmış vaziyetteyim, onlara milyarıncı defa bir kovana dahil olmayacağımı anlatmak durumundayım. Yan komşum olan kurt kızgınlığa girmiş ve biraz daha tırmalama sesi duyarsam kendi kulaklarımı keseceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Better Than Words
FanfictionKelimelerden daha iyi olan şey, duygulardır. Duyguları tamamlayan şey ise düşünceler. Duyular ve içgüdüler ise kim olduğumuzu değil kim olabileceğimizi belirler. Park Jimin, tüm türlerin dışında olan bir kurttur; varlığını türüyle değil bireyselliği...