Giriş Notu: Medyadaki şarkı bölüme aşırı uyuyor hem sözleri hem atmosferi...şarkıyla okumanızı tavsiye ederim
Nihayet deniz mağarasına ulaştığımızda yoğun rutubet ve sarkıtlardan damlayan sular biraz ortamı bungun bir havaya büründürmüştü. Nemin çokluğu bu karlı kış havasında bile bunaltıcı hissettiriyordu ama bunun tam aksine mağaradaki koku öyle hoştu ki, daha önce hiç bir mağaranın böyle kokabileceğini hayal etmemiştim.
İçerde belli belirsiz bir leylak kokusu ve deniz kokusu hakimdi, denizin oluşturduğu girintinin durgun suları ise mağara ağzından sızan ışıkla beraber suda kırılarak mağara duvarlarının parıl parıl çizgilerle dalgalanmasını sağlıyordu. Başımın sağ kısmında bir ağrı vardı ama bunun üzerine düşmemeyi tercih ediyordum, Yoongi sabırsız bir şekilde "Kliam nerede? Nasıl çağıracağız onu?" diye sordu.
Başımdaki ağrıya rağmen kendimi o kadar iyi ve güçlü hissediyordum ki, bu deniz mağarasında suya yakın olmak içimdeki su gücünü besliyor olmalıydı. Seokjin "Sabırlı olmalısın Yoongi, hepimiz sabırlı olmalıyız eğer gerçekten gelmesini istiyorsak kaba sözlerden ve hareketlerden kaçınmalıyız. Çağırmak için özel bir şey yapmadım hiç, o beni buluyor her seferinde" dediğinde Taehyung ağzından "Tıh" diye bir ses çıkartırken alayla güldü ama yine de kötü bir sözde bulunmadı.
Mağaranın içerisindeki deniz suyu birikintisinin yanına doğru yavaşça yürüdü usulca kayıp düşmemek için ve hemen ardından yere çömelerek sağ avucunu açtı ve elini suya değirmeden üstünde gezdirirken kadim dilde bir şeyler söyledi.
Bu sırada elinin damarları sanki altın rengindeymiş gibi parıldarken ne yaptığını merak ediyordum ama dikkatini dağıtmamak için sesimi çıkartmadım. Duygular ve düşünceler odak isteyen şeylerdi ve ben hala daha Taehyung'un sihrinin nasıl çalıştığını çok iyi anlamasam da bir şeyleri kavramıştım.
Taehyung elini suyun üstünden çektiği an bir ok havayı yarıp Yoongi ile aramdan kritik bir biçimde oldukça yakından geçip mağara duvarına saplandığında Seokjin refleksle Yoongi'nin önüne geçti ama Yoongi de onun önüne geçmeye çalıştığı için tartışırlarken ben öfkeyle alfaya baktım "Hani Kliam'ın mağarasıydı burası, bizi tuzağa mı düşürdün? Siktir kimseye güvenmememiz gerektiğini biliyordum" dedim.
Taehyung "Öyle aptal gibi dikilip durmayın hareket halinde olun" dedi yanıma doğru koştururken, onun dediğini yapıp mağaranın derinliklerine doğru gidip bir dikitin arkasına saklanmaya çalışırken Seokjin "Ben kimseyi tuzağa falan düşürmedim" dedi, o an bizi tuzağa düşüren o olmasa bile bir şekilde tuzağa düşmüştük işte ve kapana kısılmıştık. Mağaranın girişi vardı ama bir çıkışı yoktu ve oklar da girişten geldiğine göre hareket edemezdik o tarafa doğru.
Taehyung'u kolundan tutup iyice yanıma çektikten sonra Seokjinle Yoongi'ye baktım onlar da diğer dikitin arkasına saklanmak için hareketlendiklerinde oklar yağmur gibi tekrar yağmaya başlamıştı ve bu sefer çok daha yoğun bir saldırı altındaydık.
Okların tehlikeli bir biçimde yanımızdan geçip duvarlara saplanarak çıkardıkları gürültüler ve tam önümüzdeki dikite saplanan bir tanesi ile beraber bir şeyler yapmazsak işlerin daha da korkutucu boyuta ulaşacağından emindim. Kurdum içimde dışarı çıkmak için oldukça vahşi bir istekle beni uyarıyordu ama şuanda ona dönüşmektense suyu yönetme gücümü kullanmak çok daha mantıklıydı ama ne kadar işe yarayacağını bilemiyordum.
Nihayetinde su katı maddeleri geçirmeyen bir element değildi, yine de hırıltılı bir sesle konuşmaya başladım "Kssara krata aquantus (Suyun gücünü çağırıyorum)" ses benim sesimdi, irade benim irademdi ama yine de bir şeylerin bundan çok daha fazlası olduğunu artık fazlasıyla yoğun bir şekilde seziyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Better Than Words
FanfictionKelimelerden daha iyi olan şey, duygulardır. Duyguları tamamlayan şey ise düşünceler. Duyular ve içgüdüler ise kim olduğumuzu değil kim olabileceğimizi belirler. Park Jimin, tüm türlerin dışında olan bir kurttur; varlığını türüyle değil bireyselliği...