...
Jimin bayıldıktan sonra Taehyung bir süre onunla ilgilenmiş ve kurt insan uyandıktan sonra onun iyi olduğundan emin olup "Küçüğüm Jimin-ah, kendini daha iyi hissediyorsan eğer, müsaadenle seni biraz yalnız bırakacağım ama çok geçmeden gelirim merak etme tamam mı? Telefonum yanımda olacak ve muhakkak aramanı duyarım"dedi, Jimin ise cadı dostunun kendisini bayıldıktan hemen sonra bırakıp gidecek olmasını biraz şüpheli bulsa ve içi burkulsa da onu onayladı.
Hatta bir de "Bana bebek bakıcılığı yapmana gerek yok"diye de homurdandı, Taehyung ise kafasını sola eğip "Benim bebeğimsin ama?"dediğinde Jimin dudaklarını büzerek "Her neyse Taehyung, git ne bok yersen ye, ben çok yorgun hissediyorum biraz uyuyacağım"diye cevaplamış ve yorganını da kafasına çekmişti.
Taehyung iç geçirerek onun bu çocuksu tavrını seyretse de halletmesi gereken ciddi bir durum vardı, o da aslında dostunu yalnız bırakmak istemiyordu ama onu emanet edebileceği güvenilir biri yoktu. Bu yüzden Jimin'in odasının ortasına geçip ellerini birleştirdi ve yere oturup hızlıca bir koruma çemberi oluşturdu, bu koruma çemberi çok dayanıklı ya da uzun süreli değildi, odağı oldukça dağınıktı ve zamanı da kısıtlıydı o yüzden çabucak bir şeyler yapıp kendi kendisinin içini rahatlatma peşindeydi.
Ardından koruma çemberini tamamladığında ayağa kalkıp tekrar Jimin'e baktı, başı yorganın altında kalmış olsa da düzenli nefes alıp veriyordu ve çoktan hakikaten uykuya dalmıştı. Taehyung hızlı bir şekilde kendi evine gidip üstünü değiştirerek kapşonlu bir pelerin giydikten sonra cadı köyündeki kovandan gelen belki de yüzüncü mektubu eline aldı ve öfkeyle, gördüğü isimlerin üstünü hırslı bir şekilde karalarken oldukça bunalmış hissediyordu. Fakat şimdi ilgilenmesi gereken başka bir mesele vardı, dilini dişlerinde gezdirirken yanına aldığı mantar tıpalı şişeyi de pelerininin koluna sakladı.
...
Yoongi, çakalı evinden gönderdikten sonra uyuyamamıştı. İçinde müthiş bir sıkıntı vardı ve bunu ne yaparsa yapsın giderememekten muzdaripti. Üstelik ailesinin saçma sapan baskılarından da sürekli onlara benzetilmekten de nefret ediyordu, o babasından da onun sürüsünün avlanma biçiminden de hoşlanmıyordu.
Onlar avlanırken bir sürüye daldıklarında tüm sürüyü öldürüyor ama sadece birisi ile besleniyorlardı, Yoongi ise hiç şahit olmaması gereken şeylere küçük yaştan itibaren şahit olmuş ve bunlardan dolayı da onlardan tiksinmişti. Lakin bu tiksinti hissini birçok yaratık için diri tutuyordu, Jimin gibi öfkesini çok fazla dışa vuran ya da her olaya sesini çıkaran biri değildi. Fakat o omeganın, kendisiyle birçok ortak özellik taşıdığını görebiliyordu ve bu yüzden onu takdir edip saygı duyuyordu.
İkisi de benzer şekillerde aynı geleneklerin baskılarına çocukluktan itibaren maruz kalmış olsalar da Jimin, buna maruz kalan sadece kendisiymiş gibi davrandığından bazen bu adama karşı Yoongi'nin öfkesi gereğinden fazla kabarıyordu. Jimin, daha türleri belirlenmeden evvel omega-alfa dogmalarıyla yetiştirilmiş ise Yoongi de daha türleri belirlenmeden evvel alfa-omega dogmalarıyla yetiştirilmişti, ailesi ise sigma olduğunu öğrenince adeta havalara uçmuştu.
Sanki Yoongi ile çok büyük bir bağları varmış gibi bundan fayda sağlayabileceklerini zannetmeleri Yoongi'ye çok gülünç geliyordu. Sigma, şöminenin ateşi karşısında otururken gözlerini ateşe dikmişti ve düşüncelerinin zihnini doldurmasına izin vermişti. Birçok kurt insan, ateşin sıcaklığından hoşlanmazdı çünkü zaten sıcakkanlı oldukları için kolay kolay üşümezlerdi ve ısı arttıkça rahatsız hissederlerdi lakin bu Yoongi için geçerli değildi.
O diğerlerinin aksine ateşten hoşlanırdı, güçlerinin diğerleri gibi yalnızca kurt insan olmakla sınırlı kalmaması ve bu gizemli özellik kesinlikle onun kendine olan güvenini arttırıyordu. Ateşi hayranlıkla izlerken bu değerli elementin sadece görüntüsünün bile bir mıknatıs gibi kendine çektiğini düşündü, alevlerin hareketlerinin ve kıvrımlarının son derece narin gözükmesine rağmen belki de en can yakıcı element olması kesinlikle eşsizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Better Than Words
FanfictionKelimelerden daha iyi olan şey, duygulardır. Duyguları tamamlayan şey ise düşünceler. Duyular ve içgüdüler ise kim olduğumuzu değil kim olabileceğimizi belirler. Park Jimin, tüm türlerin dışında olan bir kurttur; varlığını türüyle değil bireyselliği...