Ecem ile sabah kalktığımızda fotoğraflarımızı paylaştık. Birazda okuldakilerin paylaştıkları fotoğraflara bakıp dedikodu yaptıktan sonra üstümüzü değiştirmek için çantalarımızdan kıyafet aldık. Daha tam kış ayına girmediğimizden geldiğimiz dağda bile sadece üst kısımlarda kar vardı. Ormanda ise tek tük kar birikintileri bulunuyordu. Biz ise bugün biraz daha ormanın aşağılarında yürüyüş yapacaktık.
Ben altıma kalın siyah tayt, üstüme de siyah sweat ve koyu yeşil mont giydim. Ecem de benim tam tersim şirin bir kombin yapmıştı. Lila taytının üstüne beyaz kalın sweat ve yine lila renkte şişme yelek giymişti. Botlarımızı giyip şapkalarımızı da taktıktan sonra öğretmenlerimizle buluşmak için lobiye indik. Lobide buluştuktan sonra hep beraber kahvaltı yaptık. Kahvaltı bir saatten uzun sürmüştü. Herkes yemeğini yedikten sonra öğretmenlerimiz yürüyüşten önce ufak tefek işlerimizi halledip otelin kapısının önüne gelmemizi söylemişlerdi. Tam 12de kapının önünde buluşup yürüyüşe çıkacaktık.
Ecem ile odamızdan bazı eksik eşyalarımızı aldık. Çantalarımıza da öğretmenlerimizin dediği gibi iki sandviç, su, meyve suyu koyduktan sonra tekrar lobiye inmek için odadan çıktık. Otelin kapısına geldiğimizde öğretmenlerimiz telefonlarımızı kutuya koymamızı istedi. Yaz kampı tarzında bir yürüyüş olmasını istediklerini söylediler. Bizde mecburen kabul etmek zorunda kaldık. Ben çok telefon arayan bir insan olmadığımdan hiç beklemeden telefonumu kutuya koydum.
Tüm telefonlar toplandığında yürüyüş ve orman hakkında bir kaç bilgi verdi. Yaklaşık kırk kişi olduğumuzdan öğretmenlerimiz üç tane grup oluşturmaya karar vermişti. Ben ve Can, Ecem ve Akın aynı gruptaydık. Yağız ise farklı bir gruba düşmüştü. Aynı takımlarda olamasak da okuldaki çoğu kişiyle zaten arkadaş olduğumuzdan sorun olarak görmedik.
Can ile yan yana yürüyerek grubumuza katıldık. Öğretmenimizi takip ederken sohbet etmeye başladık.
"Okula alışabildin mi?"
"Evet. Sizin sayenizde alıştım tabii." Gülerek bitirdiği cümleye karşı ben de gülümsedim.
"Eminim biz olmasak da hızlı alışırdın. Sosyal birisin."
"Yani evet övünmek gibi olmasın." Elini boynuna götürerek güldü. Onun bana dönük olmasına rağmen ben etrafı inceliyor onunla fazla göz teması kurmuyordum. Bunu fark ettiğimde ona dönerek konuşmaya devam ettim.
"Futbol takımına katılmayı düşünüyor musun?" Merak ettiğim bir soruydu çünkü gerçekten futbolda yetenekli olduğunu düşünüyordum.
"Yüksek ihtimalle evet. Dün gece konuştuktan sonra biraz düşündüm. Bu sabahta takımdan bir kaç arkadaşımla konuştum. Onlarda gelmemi istediklerini söyleyince katılmaya karar verdim."
"Senin adına cidden sevindim. Yeteneğin var." Tatlı bir ses tonuyla cevap verdikten sonra gezdiğimiz yerlere odaklanmaya başladım. O da bunu fark edince cevap vermedi ve etrafa bakmaya başladı.
Genelde çam ağaçlarından oluşan bu ormanda sincaplar ve bazı kuşlar dışında hayvan görememiştim. Öğretmenimizi ikili gruplar halinde takip ediyorduk. On iki kişiydik ve 6 sıra halindeydik. Can ve ben beşinci sırada yan yana yürüyorduk.
Etrafa bakarken bir sincabı ağaçta değil yerde görünce hemen sevmek için yaklaştım. Bana saldırma ihtimalide vardı ama denemek istemiştim. Çünkü çok tatlı duruyorlardı. Sincapla aramda bir metre olacak şekilde yere oturduğumda Can da benim yanıma oturdu. İkimiz de sincaba bakıyorduk. Sincap ise donakalmış bir şekilde bize bakıyordu. Yavaş yavaş sincaba yaklaşmaya başladım. Ben ilerliyordum sincap hareket etmiyordu. Neredeyse yanına geldiğimde tam elimi uzatmaktaydım ki sincap hızla uzaklaştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavişim
Teen FictionBilinmeyen Numara: MAVİŞİM MAVİLENDİM KAPINA KİLİTLENDİM Her şey bu mesajla başladı..