7.

16 5 1
                                    

Yolun sonuna doğru ikimizde susup sessizliği paylaşmıştık. Sonunda evimin önünde durmuş ne yapacağım düşünüyordum. Doğaçlamalıydım bence.

"Bence de doğaçla. Fazla düşünüyorsun." kafamın içinde geziniyordu.

"Kafamın içine girmeyi kes." dalga geçermişçesine kafasını salladı. Hemen gözlerimi devirdim. "Artık içeri girsen de bende gitsem çok güzel olacak biliyor musun?" dedi kollarını önünde bağlayıp. "Sen zaten neden-" cümlemi tamamlayamadan içerideki bağırış seslerini duymuştum. Çantamdan anahtarı çıkartıp sessizce içeri girdim. Abim, Melisa, Selim ve Can konuşuyorlardı. Vazgeçtim bağrışıyorlardı. Buna konuşmak denmezdi çünkü. Bir dakika can ne alakaydı? kapının pervazına dayanıp onları dinlemeye başladım. Kendilerini o kadar kaptırmışlardı ki beni görmüyorlardı bile. Kafamın arkasında hemen bir nefes hissettim. Dönüp bakmama gerek yoktu Barçındı. Ilık nefesi saçlarıma vurup ürpermeme sebep oluyordu. Düşüncelerimi ondan kurtarıp tekrar bizimkilere odaklandım.

"Ne diyorsunuz siz Merin ne neden bir şey yapmak istesinler?" diye sorguladı abim. Cidden bana neden bir şey yapmak istesinler ki? Kime ne zararım vardı benim. Barçın hemen arkamda burnundan güldü.

"Bak merin normal bir insan değil Kaan. Senin benim yapamadığım şeyleri yapabiliyor." dedi Selim. Abim bunun üzerine güldü. "Cidden mi yaa ne yapabiliyor mesela, elini havaya kaldırıp eşyaları oynatabiliyor mu?" deyip güldü alayla. Yani sayılır. "Bilmiyoruz Kaan olabilir ama." dedi bütün ciddiyetiyle Selim.

"Selim doğru söylüyor Kaan Merinin hayatı tehlikede." dedi Can araya girerek. "Of çok saçma anlatıyorsunuz nasıl anlamasını bekliyorsunuz? Kaan abi bak sana basitçe söyleyeyim. Film yada dizilerde gördüğün bir çok şey doğru. Merin ellerinden ateş yada onun gibi bir elementi çıkarta biliyor. Fazla güçlü diye mi bilmiyoruz ama Merini istiyorlar işte bu gün okuldaki çocukta ona zarar verebilirdi, abim o yüzden sinirlendi." Melisa üstün körü bir şekilde konuyu açıklamaya çalıştı. Ama fazla başarılı olduğu söylenemezdi. Abim hayla soru dolu gözlerle onlara bakıyordu. Kendimi belli etmek için konuşacaktım ki Melisa cümlesine devam etti. "Bide..." kim bilir nasıl bir bomba duyacaktım. "Bide... evet Melisa sorun ne?" dedi abim merakla.

"Yani sadece Merin değil bizde farklıyız Can da..." bi dakika ne? Canda mı bu işin içindeydi. Burnumdan güldüm. Kafamı yere eğdim, gözlerimi kapatıp kafamı iki yana salladım. Gerçekten şaka gibiydi.

"Yeter ne saçmalıyorsunuz siz!" evet sinirlenmişti uydurduklarını onla dalga geçtiklerini sanıyordu. Bunun üzerine can elinden elektriği gezdirmeye başladı. Elini havaya kaldırıp evdeki bütün ışıkları açtı. Bunun üzerine abim geriledi. Candan gerilmişti bu çok belliydi. Bende gerilmiştim ama olayların tam ortasında olduğum için bu şans bana verilmeyecekti muhtemelen. Bende onun gibiyim abi... benim yanımda da böyle gerilecek misin?

"Eee tamam... inandım." dedi yarı dalgayla yarı ciddiyetle masaya yaklaştı. Yine olgunluğunu korumuştu. "Merini bulmamız lazım." dedi abim sözüne devam ederek. Derin bir nefes aldım.

"Buradayım." dememle hepsinin gözleri bana döndü. Abime sarılmak istiyordum, ya benden korkuyorsa şu an ne yapacaktım?

Barçın beni sırtımdan hafifçe itekledi. Abime doğru bir iki adım attım. "Abi bak-" hızla gelip bana sıkıca sarıldı. Önce şaşkınlıktan ellerim havada kalsa da bende ona sıkıca sarıldım. Yavaşça geri çekildi elleri hayla kollarımdaydı. "İyi misin, bir yerinde bir şey var mı?" bir yerimde bir şey var mı diye bakmaya başladı. "İyiyim..." benden sonra gözleri arkama takıldı. Kaşları çatıldı ciddiyetle ve doğruldu. "Sen kimsin?" Barçından bahsediyordu muhtemelen. Ona dönüp baktığımda kapının pervazına yaslanmış bana bakıyordu. Abim ona yaklaşınca omuzlarını dikleştirdi. Tam karşı karşıya duruyorlardı. Evet zaten gergin ve dolmuştum bide sizle uğraşamazdım. İkisinin arasına girdim hemen. Lanet olsun neden bu kadar uzun olmak zorundasınız. İkisini de iki elimle ittirdim. "Ben gidiyim..." dedi Barçın arkasını dönerek. "Barçın gelsene neden gidiyorsun konuşurduk..." konuşurduk derken? Kaşlarımı çatıp Melisaya döndüm. "Eee yani konuşalım, hep birlikte..." gözlerimi kısıp tekrar Barçına döndüm bana bakıyordu. Ne dersem onu yapacak gibiydi. "Kalır mısın?" kafasını salladı. Arkamı döndüm adım atacakken "Siz ne isterseniz o olsun bakalım Merin hanım." hızla arkamı döndüm. "Ne?" dememle hepsi ne diyorsun dermiş gibi bana baktı. Ne yani duymamışlar mıydı. Bir şey söylemek için dudaklarımı araladım, elim istemsiz bi hareketle havaya kalktı. Barçının tek kaşı havaya kalktı, resmen benimle eyleniyordu. Nefesimi sesli bir şekilde dışarı verip diyeceğim şeyden vazgeçtim. Dudağının kenarı hafif yukarı kıvrıldı. Hızla masanın çevresindeki sandalyelerden birine oturdum. Benimle birlikte herkes oturdu. "Anlatın. Her şeyi en başından..."

"Buradan sen, Can ve Barçın alınan. Bizeyse yani Melisa ve bana da alt güçler deniyor." diyerek anlatmaya başladı Selim. "Sizin de mi güçleriniz var yani?"

"Hayır bizim sizin gibi gelişmiş yeteneklerimiz yok. Biz iyi duyuyor, görüyoruz ve fazlasıyla hızlıyız. Can elektrik gücüne sahip, Barçına-" devam edecekken Barçın araya girdi. "Bana görülgen diyorlar. Atalarımızdan kalma bir şey."

"Görülgen yıllardır görülmemişti. Ve Barçın bir görülgen..."

"Görülgen ne?"

"Görülgenler fazlasıyla elemente sahip olan kişilere deniyor." ortam şu an gerçekten şaka gibiydi. Saçma sapan bir fantastik filmin içindeki salak kız gibi hissediyordum kendimi.

"Neden bana anlatmadınız bunları?" işte burada herkes yerdeki taşları sayıyordu. Kendimi neden kontrol edemiyordum. "Yıllar geçirdik birlikte bunu neden bana anlatamayacak kadar güvenmediniz." sesim çok azda olsa yükselmişti. Barçın hemen yanımdaki sandalyede oturuyordu. Elini omzuma koydu beni sakinleştirmek ister gibi. "Sakin ol" dedi kafamın içine. kimsenin duymadığı belliydi. Melisaya döndüm bize bakıyordu. Nefesleri sıklaşmış kaşları çatılmıştı. "Sana güvenmedik..."

"Güvenmedik derken?" deyip ayağa kalktım. Benimle birlikte herkeste kalktı. Bunların göbekleri bana mı bağlıydı. Hareketlerimi tekrarlıyorlardı.

"Çünkü sen böylesin Merin kendini kontrolünü kolayca kaybedebiliyorsun. Sana güvenip bunları anlatamazdık..." dedi bütün hırsıyla. Hayır bu Melisa değildi kesin yine saçma sapan bir şeye sinirlenmişti. Açıkçası su an Melisayla tartışıp kafamı karıştıramazdım. Derin bir nefes aldım. "Tamam öyle olsun." deyip odama çıkmak için arkamı döndüm. "Babandan geliyor bu öfken dimi?" duraksadım, işte şimdi damarıma basmıştı. Melisaya gergin vücudumla döndüm. "Ne saçmalıyorsun?"

"Bunları bize sen anlatmadın mı Merin. İnkar edemezsin..."

"Sus Melisa..." dedim fazlasıyla titreyen sesimle.

"Melisa, yeter."

"Sana ne Barçın bu kız senin de hayatını tehlikeye atmıyor mu, Neden koruyorsun onu?" derin derin nefesler almaya başladım gözlerimi kapattım. "Merin?" abim bana doğru yaklaşıyordu kolumu tuttu. Ve bırakmasıyla bir oldu büyük bir gürültü oldu. Hızla gözlerimi açıp abime döndüm. Tezgaha doğru savrulmuştu. Tabaklar yerlerde yuvarlanıyordu. Yeşil bir ışık söndü çevremden. "Abi!"

"Merinin gözlerine bakın hemen." Melisanın sesiyle hepsinin gözleri abimden bana döndü. O sırada Barçınla göz göze geldim. Bütün dikkatiyle bana bakıyordu. Abim çarptığı tezgahtan doğrulup. Bana doğru adımlar attı. "Yaklaşma bana!" dememle durdu. Hızla odama koşup kapıyı kilitledim. Odanın içinde resmen volta atıyordum. Melisa haklıydı kontrolümü kaybediyordum. Hayır beni sinirlendiren oydu. Peki bundan sonra ne olacaktı. Ne yapacaktım içimdeki bu tarifsiz hislerle...



__________________________________

***Beğenip yorum yapmayı unutmayın lütfen...Bir dahaki bölüme kadar görüşmek üzere :)))


Gece Yıldızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin