8.

13 5 0
                                    


          Bizi biz yapan geçmişimiz ve yaşadıklarımız değilimdir zaten. Hep öyle derler. Benim de öyleydi. Ama bir sorun vardı ki benim yaşadıklarım gerçek değildi ve ben sadece etrafımdakilerin bilmemi istedikleri kadarını biliyordum. Hep mantıklı ve eksiksiz düşündüm sanardım, nerden bilebilirdim ki gerçeklerimin olduğunu.  Ben gerçeklerimi bilmezken bunca yıl nasıl kendim olmuştum. 

     Kapının iki kez tıklatılmasıyla yönümü oraya çevirdim. "Kapıyı açar mısın?" kaşlarımı çattım. Açıp açmamak konusunda kararsız kalsam da en sonunda kapının anahtarını çevirdim ve kapıyı açmadan yatağıma oturdum. Tak bacağım yataktan aşağı sarkmış sallanıyor, ellerim kendi kendine birbirini sıkıyordu. Kapı açılıp tekrar kapandı ama yine de yüzümü kaldırıp ellerimden başka bir yere bakmadım. "Daha ne kadar burada böyle duracaksın?" cevap vermedim. Oda benim gibi karşıma oturdu. "Aşağıya gelmen gerek..." dedi ciddi sesini bırakıp biraz alaya aldı kendini. "Seni mi bekleyeceğiz canım biz. Olmaz ama böyle..." deyip ellerini havada salladı. Yüzümü kaldırıp ona döndüm ve gözlerimi devirdim. Bu hareketime sinir olmuş olacak ki taklidimi yaptı. Yüzüne dikkatlice baktım. "Neden hayla buradasın Barçın?" kendini sevimli yapmaya çalışarak alt dudağını büktü. "Gideyim mi?"

"Kalıp seni sinir etmek daha eğlenceli gibime geldi." dediğinde gülümsedim. "Hem burada seni kontrol etmek için biri lazım." dediğinin üzerine kafamı eğdim. 

"Ya abime bir şey olsaydı, ya zamanında kendime gelememiş olsaydım..."

"Ama durdun ve bunu ilk yapışın değil."

"Bu bir daha olmayacağı anlamına gelmiyor."

"Cidden buzlar kraliçesi senden daha az karamsar ve sıcak. Hem konuşmamız gereken şeyler var kestirip atamazsın abinler seni bekliyor." Gözlerimi kırpıp kafamı olumlu anlamda salladım. Ayağa kalkıp kapıya yöneldi. Omzunun üzerinden hafif bana baktı. "Arza çıkartmamaya çalış olur mu." kaşlarımı çattım hemen "Neden arza çıkartayım ki ben baş belası mıyım?" cevap vermedi, yüzüme baktı. Bay bilmiş. "Hem bana diyene bak sanki sen-" ayağa kalktım ne olduğunu anlamadan yere yapışacakken Barçın beni belimden kavrayıp tuttu. Arkası dönük değil miydi bunun? yüz yüzeydik nefesini ve güzel kokan tenini hissedebiliyordum. Kahretsin yüzü yüzüme çok yakındı. "Ben ne?" diye sordu kısık sesiyle "He?" diye sordum anlık bir afallamayla "En son bir şey diyordun sanki..." 

"Hayır demiyordum." bir şey söylemek için dudaklarını araladı. Ve kapıdan birinin boğazını temizleme sesini duydum. Kafamı çevirdiğimde abim bize bakıyordu. Büyük bir hışımla Barçını ittim. Bu hiç hoş bir görüntü değildi. "Şey..." ben bir şey diyemeden abim sözümü kesti. "Aşağı gelin, hemen." deyip arkasını döndü. "Gözlerimi kapatabildiğim kadar kapatıp açtım. Ve Barçına baktım. Ellerime bakıyordu. Bende baktığımda tırnaklarımla elimin üstünü sıkıyordum. Ellerimi hemen ceplerime soktum. Yüzüne bakıp derin bir nefes aldım. Dudağının kenarı hafif yukarı kıvrılmıştı. Gözlerimi devirip aşağı ,inmek için merdivenlere yöneldim arkamdan gülerek geldiğini hissedebiliyordum. Uğraşıyordu benimle. Aşağı indiğimde salonda Burak, Aslı ve Emiri görmeyi beklemiyordum. Tamam burası fazla kalabalıktı ve ben kalabalık ortam sevmezdim nefes alış verişlerim az da olsa sıklaşmıştı. Barçına dönüp baktığımda oda şaşırmıştı. Gözlerini bana çevirdiğinde sorgular bakışlar attım ona. "Bana neden öyle bakıyorsun ben çağırmadım bunları."

"Bunları mı? kırılıyorum ama. Sen çok kaba bi adam oldun." diyerek çıkıştı Burak yarı alaylı yarı ciddi bir tonda. Bu gülmeme sebep olmuştu. "Hoş geldiniz de sizin burada ne işiniz var?" 

"Biz Barçını almaya gelmiştik aslında. Barçın, halletmemiz gereken işler varda gitmemiz gerekiyor." dedi Aslı bana bakarak sonra gözlerini hemen Barçına çevirdi. Burakla Canın ellerinde meyve suyu vardı ne zamandır buradalardı da haberim yoktu acaba. "Siz benim evimi nerden öğrendiniz?" 

Burak, "He biz sizi takip-" diyemeden yanında oturan Aslı Burağın karnını  cimcikledi. "Eee yani şöyle, Burak seni Instagram'dan takip ediyormuş buraları iyi bildiğimiz içinde fotoğraflardan rahatça bulduk." waow baya iyi döndürmüştü, çok gülesim gelse de kendimi tuttum. Neyse üstüne gitmeyecektim. "Anladım."

"Hadi Barçın gitmemiz gerek." Aslının bu kadar acelesi neydi ki?

"Aslı saklamana gerek yok. Merinde alınan..." demesiyle Burağın azındakini etrafa püskürtmesi ve Emirin boğazında kalması bir oldu. Tamam bu yüz ifadeleri tam kahkaha atmalıktı. Kendimi tutamayıp elimi azıma koydum ve sessizce kıkırdadım. 

"Dalgamı geçiyorsun?" Aslı açık azıyla beni süzdü.

"Burak yerinden doğrultup yanıma geldi. "İşte ya biliyordum bu kızdaki cesaretin nerden geldiği belliydi. Neden söylemedin?" deyip elini omzuma attı. "Bilmiyordum." dedim Melisayla Selime bakarak. Abime baktım o ortamdan kopuk Barçına bakıyordu. Gözlerimi ondan alıp Cana çevirdim. Çok dikkatli bir şekilde düşünüyordu. 

  Burak dikkatimi ona çevirmemi sağladı. "Nasıl bilmiyorsun bu yaşına kadar" derken gözleri arkamdaki Barçına kaydı ve her ne olduysa bu susmasını sağladı. "Peki gücün ne?" diye sordu Emre "Eee gücüm-" 

"Bilmiyoruz." dedi Barçın net sesiyle. İyide biliyorduk bunu neden saklamıştı ki. Bir şey demek için dudaklarımı araladım. "Bir bildiğim var Merin burnunun dikine gitmesen."  dedi kafamın içine. Kafamın içine konuşmasına asla alışamayacaktım sanırım.



__________________________________

***Beğenip yorum yapmayı unutmayın lütfen...Bir dahaki bölüme kadar görüşmek üzere :)))

Gece Yıldızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin