Sene 2008, yaş 21
4 yıl sonra;Acının tatsız kokusu her yere sinmişti, ruhuma, bedenime, zihnime, dilime.. kalbime.
Bir zamanlar her şeyimin olduğunu düşünürdüm. Arabamın, Evimin, Gucci Çantalarımın, Ysl Heeled Shoes Stiletto topuklu ayakkabılarım ve daha bir çok şeyimin kimsede olmayıp bende olduğunu düşünürdüm.
Şimdi herkesin annesi vardı, babası vardı tabiki peki ama benim?
Varlıklı bir ailenin birinci çocuğuydum ben. İkiz kardeşlerden iki dakika aralıkla büyük olanıydım.
Bir yuvam vardı, başımı koyabileceğım bir çatısı, kalbimi dolduracak bir sıcaklığı vardı o yuvanın.
Yuvaydı çünkü, annem vardı.
Yuvaydı çünkü, ikiz kız kardeşim vardı.Şimdi zindandı ve onlar da zaten yoktu.
Tek istediğim şey o kadını bir daha görmemek, bakmamak ve hissetmemek ama her daim yanımdaymış gibi geliyor bazen, ruhu burdaymış gibi.
Cennet annelerin hani ayaklarının altındaydı anne? Neden senin cehennemin ağzının içinde ki cümlelerde?
Bedeni, başka adamın kollarındaymış gibi.
Yasemin İlkav. Annem.
O kadın.
Her hangi birisi.Hayatımı zindana çeviren insanlardan her zaman kendimi uzaklaştırmaya çalışan biriydim ben, lisedeyken kendi dengime göre olmayanlarla ilgilenmeyen, konuşmayan, seviyemde olmayan çocuklara bakmayan biriydim.
Gözleri bakıyorsa, bu kimin suçu?
Hayatı zindina çevirmek. Basit bir kelime ama benim gibi insanlar bu basit cümlelerin her harfinin enkazının altında kalıyor.
Harflerin girdabına, hapis kalanlar.
Derin nefes aldım ve oturduğum koltuktan kalkıp kendime, yanımda olan kahve makinesinden bugünkü üçüncü kahvemi doldurdum. Kahve iyi gelir derlerdi ve bende belki de o yüzden kahve bağımlısıyımdır.
4 sene önce pes ettiğim, istifa ettiğim işe geri dönmüştüm, üç hafta önce. Sebebi ise ikiz kardeşim Dilan'ın rüyamda bana bu şirket için seslenmesiydi.
Rüyalara inanmazdım.
Dilan'nın olmadığı rüyalara inanmazdım.
O bana seslenmişti rüyamda, gerçi o benim hep rüyalarıma girerdi. İşle alakalı şeyler söylemişti bu sefer ve üç hafta önce işe tekrar girmeyi başarabilmiştim bende onun sözleri ile.
Hayat zordu ama bazen ben daha da zor kılıyordum. Dilan'ın bana küçükken dediği gibiydi.
"Hayat zaten zor, sen bana oyuncağını vermeyip hayatı bana zorlaştırıyorsun. Bari daha kolay yap yahu!"
Kabullenmiştim çoğu şeyi, kabullenmesi gerekiyordu insanın. Bunu da bana Dilan'ım söylemişti tabii.
"Ah be Kayla, alış artık ya off!" diyordu küçük yarasız kız.
Salıncaktan düşmüştüm ve Dilan bana klasik konuşmalarını yapıyordu. Gene.
"Yara bandı yok seni aptal. Sakın aptal dediğimi anneme söyleme ama düşüyorsan, çakılmayı göze alcaksın tıpkı pamuk prensesin kulede olması gibi." Demişti, bu cümleyi yanlışlıkla üç kere tekrarladığı halde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIĞLIKLARIN SESSİZLİĞİ
Teen Fiction"bırak onu!" dedim sessizce boğazımdan çıkan mırıltı ile, kimsenin beni duyduğunu düşünmüyordum, kimseler duymazdı beni. Kimselerin duymasına izin veremezdim. Birisi beni duyarsa eğer "bir sorunun mu var?" derdi. Sorun çoktu sadece verecek cevap yok...