Yatağımdan ayağa dik ve uykusuz olmayan diri gözlerle kalktım. Hiçbir şey düşünmek dahi istemiyorum.
Lavaboya gittim. Saçlarımı toplayıp yüzüme sanki ırmak suyu serpiyormuş gibi rahatlamak istercesine suyu çarptım.
Lavabodan çıkıp direkt dolabıma yöneldim. Siyah bluz, siyah tayt, siyah yeni alınmış spor ayakkabılar, siyah hırka alıp sertçe kapattım.
Hepsini giydikten sonra otoriter bir kadın şeklinde saçlarımı üstten sıkı sıkı topladım. Siyah JBL kulaklığımıda boynuma geçirdikten sonra sabahın ilk ışıklarına ise sokağa çıkıp uzun bir koşu yaparak başladım.
Artık hayat düzelecekti.
Yaş beş, hayat öğrenildi.
Yaş yedi, hayat berbatlaştı.
Yaş on, hayattan bıkıldı.
Yaş on üç, intihara kalkışıldı.
Yaş yirmi, hayat düzeltilmek isteniyor.Hayat çizelgem gerçektende düzenli bir seviyede ilerliyor. Bunu yaşayarak öğrenmek ise beni sadece boğuyor.
Kelimlerin altında yatan o yaşanmışlıklar, sanki bir su birikintisiymiş gibi beni boğuyor. Her harfi, her kelimesi, her cümlesi tek tek..
Kafamı pskolojik düşüncelerden uzak tutmak için hızlıcana başımı iki yana salladım. Hayatımın ucundan tutmak istiyordum ve bunu yapmak için ise bu sefer gerçekten kararlıydım. Kimse baş dönmelerimi, hayal kurmalarımı, gördüğüm travmatik rüyaları, halisülasyonlarımı görmemeliydi. Evet yaşayan ben olduğum için bilebilirdim ama bunu kimse tahmin bile etmemeliydi.
"Ne o düşüncelere dalmışsın."
Duyduğum ses ile sağıma soluma koşarken hızlıcana baktım ama etrafta kimse yoktu.
"Nereye bakıyorsun?" Dedi o ses bir kere daha. Ses kulaklığımdan geliyordu. Yüzümden terler akıp dururken cebimde olan telefonumu çıkardım ve ekranda Kartal'ın adının olduğunu gördüm. "Telefon yanlışlıkla aramış." Dedim fısıldayarak.
"Telefonun bile benden yana Ajan. Dikkat et de en azından bir düşmanını aramadın. Ne olur ne olmaz.. Biri arkandan falan tuzak kurar nasıl olsa sen davaları detaylı çözen birisin. Çözmek demek kolay tabi.. Kimse bunların detayını bilmiyor ama ben bilirim." Derin nefes aldı. Konuşmaya devam edeceği sırada onu böldüm.
"Çok fazla detaya girmene gerek yok." Dedim.
"Sen ve benim mesleğim detaya inmek."
Dedi."Beni nerden görüyorsun?" Diye sordum bu sefer. Kulaklığın arkasından hiçbir ses gelmiyordu, sessiz ve sakin bir yerde gibiydi. Kalabalıkta olsa hafif hışırtıların geleceğinden emindim.
"Bilmem nerde olabilirim.." dedi m harfini uzatarak. "Simsiyah giyinmiş sanki güne agrasif ve zihninde düşüncelirin dolu olduğu bir kadını en iyi izleyen hârika bir yerdeyim."
"Nerdesin Kartal?" Diye sordum koşmaya devam ederek.
"Göklerdeyim. Sen nerdesin Kayla?"
Söylediği şeye gözlerimi devirdim. Kulaklıkla beraber onun sesinide aşşağıya indirdiğimde yanımda duran, denize bakan bir banka oturdum. O burdaydı, sessiz sakin bir yer denizden başka bir yer olamazdı. Mavi zaten bana huzuru temsil ediyordu..
"Mavi rengini seviyorum." Dedim onun duyduğunu bilmeyerek. Telefonumun sesini açtım o sırada.
"Tüh be bugün mavi giymedim." Dedi birden. Güldüm sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIĞLIKLARIN SESSİZLİĞİ
Novela Juvenil"bırak onu!" dedim sessizce boğazımdan çıkan mırıltı ile, kimsenin beni duyduğunu düşünmüyordum, kimseler duymazdı beni. Kimselerin duymasına izin veremezdim. Birisi beni duyarsa eğer "bir sorunun mu var?" derdi. Sorun çoktu sadece verecek cevap yok...