Bu sefer sanırım yalnızlık korosu kulaklarımda çınlıyordu.
Hayır, hayır bu gerçek bir çınlamaydı.
Ellerim istemsizce kendi halinde garip sesler çıkartan kulaklarıma gittiğinde uzandığım yer her neresi ise aniden kalktım.
Etrafımda resmen hiçbir şey yoktu.
Hiçlik yerine gelmişim gibiydi ve bomboştu."Kimse varmı?" Diye sordum kendi kendime ama sesler de yoktu. Ellerim ve ayaklarım çoktan titremeye başlamıştı bile.
Ellerim kulaklarımda öylece önümü görmeden yürümeye devam ediyordum.
Devasa bir depoydu burası. Mal deposuydu sanırım çünkü içi boş kasalar ayaklarıma değip, kulak acıtan bir çınlama sesi çıkartıyordu yerde sürünerek.
Tekrardan bağırdım "Hey, burda kimse yokmu?"
Yoktu ve kimseler olsa bile bana yoktu.
Çok büyüktü ve çıkışın nerde olduğunu bile bilmiyordum. Geldiğim yöne geri geldim ve uzandığım yerde telefonumun olup olmadığına baktım ama hiçbir şey yoktu, üstelik uzandığım yer domates kasalarının üstüydü. Beni her kim buraya bıraktı ise bu mükemmel konforu için ona teşekkür edecektim.
Sinirden kasalara tekme atacakken duraksadım ve derin nefes aldım. O an ise burnuma dolan garip konu ile hemencecik kusma isteği gelmişti.
Boş boş burda ayakata durmaktansa önümü göremesem bile tekrar dolaşmaya karar verdim. Kulaklarım açılmıştı ve şimdi ise sessizliğin bıraktığı garip sessizlik yankılanıyordu. Boş zemine bastığım botlarımın, kısık kısık aldığım derin nefeslerimin sesi.
Arkamdan bir ses gelmesi ile hızlıcana arkamı göndüm ve ellerimi sanki kendimi korumaya alırmış gibi aniden havaya kaldırdım ama karşımda korkulacak pekde bir şey yoktu.
Bir adam vardı, evet bu korkulacak bir şeydi ama yüzünde masum ve şaşkın bir ifade vardı.
Açılmış sarı ışıklar ve onun elinde tuttuğu ilk yardım kiti.
"Sende kimsin?" Diye sordum sesim titreye titreye, onu tanımıyordum ve yüzüne takıntığı o masum ifade bende değerini çoktan düşürmüştüm.
Masumlara kan.
Katillere kanma.Kırmızı başlıklı kız.
Tilkiye kanma.
Ama tilki seni seçmiş.Üstümde kırmızı bir boğazlı kazak vardı, dizlerimde ise siyah ince bir pantalon.
Üstünde turuncu bir kazak vardı, altında ise siyah pantalon ve botları.
Kırmızı başlıklı kız ve tilki.
"Sana zarat verecek değilim, yaralısın ve daha fazla ayakta durursan şuan bile deli gibi titreyen dizlerin yere kapaklanıcak"
Dediğine inanamayıp dizlerime baktım normaldi ama benim normalim onun anormaliydi.
"Benden ne istiyorsun?" Diye sordum tekrardan.
"Sadece yaralarına bakıp, evine göndericem"
"Evime mi göndericeksin?" Bu soruma şaşırmış olmalıydı ki kaşları havalandı.
Yüzünde garip bir ifade vardı ve hiç silinmiyordu. "Kiti yere bırak ve git. Bende böylelikle giderim." Dedim, kendimi güçlü mü göstermeye çalışıyordum? Şuanki güçlülüğüm keşke bir kaç saat önce de var olsaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIĞLIKLARIN SESSİZLİĞİ
Teen Fiction"bırak onu!" dedim sessizce boğazımdan çıkan mırıltı ile, kimsenin beni duyduğunu düşünmüyordum, kimseler duymazdı beni. Kimselerin duymasına izin veremezdim. Birisi beni duyarsa eğer "bir sorunun mu var?" derdi. Sorun çoktu sadece verecek cevap yok...