"Onun öğrenmesi gereken çok fazla şeyi varken ne diye ajan yapıyorsunuz ki? Daha üniversiteyi bile tam bitirmemiş birisini başa koymayı düşünmek sizce ne kadar mantıklı olabilir ki?"Kartal'ın sesi kulaklarımda çınlıyordu.
Bağırmak istiyordum ama bunu yapamayacak kadar yorgun, bitkin ve halsizdim. Gözlerimi aralamadan bile bir yatakta yattığımı, alnımda olan soğuk bezi ve üzerime örtülen minik bir battaniye olduğunu anlayabiliyordum.Ellerimden birisi tutuyordu, tırnakları etime batıyordu ve bu kesinlikle İrem'den başkası da olamazdı.
Atlas'ın hızlı hızlı nefes alışverişini yakınımda bir yerde duyuyordum.
Kartal'ı ise duymak istemiyordum ama onun sesinden başka bir şeyi bir süre hiç duymadım.
"Sizin şirketçe aklınız başınızda mi ki sahiden?" Dedi kükreyerek. Uyanmayacağımı falan mı sanıyorlardı acaba?
Ben paldır küldür bağırtılara uyanmaya aslında alışkındım. Ama bu kişi Kartal olunca işler bi nebzede olsa değişiveriyormuş. Kulağımın dibinde bağırdığında ve yinede ses çıkarmadığımda bunu anladım.
"Hiç biriniz de mi bir şey demediniz lan, hiç birinizde demediniz mi 'lan on sekiz, on dokuz yaşında ki kızı biz niye hemen böyle işe aldık diye he?"
"Kartal.." dedi Atlas uyarır gibi. Bu halimle bile ona gözüyle uyarı verdiğini hissedebilmiştim.
"Ne lan ne? Ne Kartal?"
Atlas, "Bizde bilmiyoruz tamam mı? O geldiğinde hiç birimiz bir şey diyemedik çünkü her şey hem bir anda oldu hem de.." diyerek cümlesini bitirmediğinde İrem'in tırnakları daha da derine battı.
Birden elimde bir ıslaklık hissedip irkildiğimde ve gözlerimi hafifçe araladığımda İrem'in göz yaşlarının ellerime damladığını gördüm. Ona seslenmek istedim, bağırmak ve ağlamaması gerektiğini söylemek istedim ama bunu yapacak mecalim bile yoktu.
Ellerimi kaldırmak istedim, ellerim ıslanıyordu.
"Hem de.. o berbat bir ruh halindeydi Kartal. Ruhsuzdu, bitkindi, soğuk nevale bir şeydi resmen. Yürüyen bir ölüden farkı hiç yoktu. Onun benim gibi birisi ile nasıl arkadaş olduğunu anlamaya çalışırken orda neden olduğunu sorgulamaya vaktim yoktu.." İrem yutkunarak Atlas'ın cümlesini tamamladığında hepsinin bakışları o an bana çevrildi.
İrem daha çok ağlamaya, Atlas ise göz kadrajımdan uzaklaşmaya başladı.
Bir anda Kartal uzandığım yerin hemen yanına diz çöktüğünde, "Senin kayıt belgelerinden bir şey var Kayla." Dedi. Anlamadım, sorgulamak istedim ama ona bakmaktan başka bir şey yapmak istemedim.
Benim şirketteki varlığımı sorguluyordu.
Onunla konuşmak bile istemiyorum."Birden, on sekiz yaşında ki birisinin FBL şirketine girmesi ne kadar da doğru söylesene bana? Basit bir takı markası değil, FBL'den bahsediyorum." Dedi ve ayağa kalktı. "Varlığını sorgulamıyorum asla, iyi ki varsın. Ama bunu bu yaşta bilinçsiz bir şekilde yapan kimse onun beynini sorguluyorum."
İyi ki mi varım?
"Kesmelisin bence artık." Dedi İrem. Beni savunan birisi mi?
"Ağlamayı kesmesi gereken bence şuan sensin İrem." Dedi Atlas.
Kartal başıyla onaylayarak, "Kayla bayıldığından beri ağlıyorsun, resmen dört saat oldu artık bi kendine gel." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIĞLIKLARIN SESSİZLİĞİ
Ficção Adolescente"bırak onu!" dedim sessizce boğazımdan çıkan mırıltı ile, kimsenin beni duyduğunu düşünmüyordum, kimseler duymazdı beni. Kimselerin duymasına izin veremezdim. Birisi beni duyarsa eğer "bir sorunun mu var?" derdi. Sorun çoktu sadece verecek cevap yok...