{Flashback}
Tılsım Bikenin toyunun son günlerine yaklaşılmış , herkes yorulmuş ve bir o kadar da eğlenmislerdi. Bu 40 günlük dillere destan toy herkese neşe katmış, insanları kaynaştırmisti. Tabi , birbirlerine en özel bağla bağlanan iki kişi için, daha bı güzel geçmişti.
Çolpan ve Saltuk, birbirlerine sevdalarını itiraf ettikleri o günden sonraki günler, hayatının en güzel anılarıyla dolu anlar yaşamış, birbirlerine görülmez iplerle sımsıkı bağlanmislardi. Ama toyun son günleri olduğu için, Saltuk'u bir burukluk kaplamış, toydan önce tanımadığı bu hatunu görmeden nasıl nefes alacağını, onu görmek heyecanı olmadan nasıl yataktan kalkacağını düşünüyordu. O kadar alışmıştı ki ona... Önceki yaşamı griydi sanki, daha yeni nefes alıyor, yeni yaşıyordu. İçtiği su bile daha bir güzeldi.
Çolpan'da ondan pek farksız değildi. O da, olmasından hiç hoşnut olmadığı bu toyun bitmesini hiç istemiyordu şimdi.
Toyun bitmesine , 7 gün kalmış, Çolpan
biraz buruk olsa da, yine güzelce, daha bı özenle giyinmiş , toy yerine inmişti. Sevdiğini aramaya başlamıştı bile gözleri. Çok geçmeden, ensesinde hissetti nefesini.- Günaydın , Dağ bikesi. Kimi ararsın böyle?
- Bir şeyi mi kaybettim de, onu ararım gök alpı.
-Neyini kaybettin Çolpan? Dur ben de yardım edeyim bulmana.
Çolpan, Saltuk'un defalarca aklını alan o bakışı takinirken, yaklaştı adama iyice.
- Üregim. Üregim kayıptır gök alpı.Gok saraya ablamı verdigim yetmedi, üstüne bir de üregimi aldı. Bulabilecek misin ?
Gulumsedi Saltuk, gerçekten bir şey kaybettiğini sanmıştı kadının.- Nasil bulayım Dağ bikesi, ben daha kendi üregime sahip çıkamamışım. Ama tahmin ederim ki, yaramaz bir Bike çaldi onu benden. Zaten pek bı zalim, pek bı acımasızdı.Sen gördün mü onu ?
- Vardı buralarda, şımarık , kendini beğenmiş , acımasız, haylaz bi hatun.
- Hatunum hakkında doğru konuşasin Dağ bikesi.Bunlari ona sadece ben diyebilirim. Hem,onu tanısan, ne kadar bulunmaz bir peri oldugunu anlarsın.
- Çolpan!
Çolpan ile Saltuk'un hareketleri, birkaç gündür gözüne batmaya başlamisti Toygar Han'ın. Ne zaman gözleri Colpan'ı arasa, bu Göklünun yanında buluyordu kızını. İçinden geçen şeye, ihtimal bile vermek istemiyordu ama , kızının gözlerinde gördüğü şey korkutuyordu onu.
- Han babam?
Aynı anda bağır bastılar ikisi de.- Gel benimle çabuk , seninle konuşmam gereken şeyler vardır.
Çolpan, ikiletmeden peşinden gitti adamın. Ne olduğunu anlamasa da , babasının yüz ifadesi endişelendirmişyi onu. Birkaç metre uzaklaşınca durdu babası , hâlâ az önceki yerlerinde durup onları izleyen Saltuk'a baktı öfkeyle.
Saltuk da, Toygar Han'ın bakışlarını görünce, uzaklaştı hemen oradan.- Ne olur baba, ne konuşmak istersin benimle ?
- Çolpan , ben seni de ablani da nasıl severim, nasıl gözümden sakinirim bilirsin değil mi kızım ?
- Bilirim elbet babam.
- Ablan, ne dediysem dinlemeyip Gök Saraya gelin gitti. Her ne kadar ona belli etmemeye çalışsam da , nasıl üzüldüğümü de sen bilirsin.
- Bilirim babam, ben de üzülürüm. Ama ne diye anlatırsın bana bunları?
- Bak kızım, lafımı uzatmayacagim. Ben bir kızımı daha Gök'e gelin vermek istemem. Kaç günlerdir seni bu Gök yasavuluyla konuşurken görürüm sürekli, ne konuşursunuz bu kadar anlamam. Ayrıca onunla konuşurken yüzündeki,gözlerindeki ifade hiç hoşuma gitmez kızım.
- Yani ?
- Yani, onunla bir daha konuşmanı istemem.
- ...
- Anlarsın beni değil mi, güzel kızım?
Bu cümleyi öyle bir ifade soylemisti ki, aksini söylerse hiç hoş davranmayacağını açıkça belli etmişti Toygar Han.
- Anladım, babam. Endişe etmeni gerektirecek hiçbir şey yoktu zaten. Ben seni üzecek bir şey yapmam.