Sapsarı saçlarındaki minik geyik tokasını fark eden küçük kızlardan biri, elini atıp onu almaya yeltenince elini siper edip geri çekildi Birçe.
- Niye dokunursun ?
- Bakmak istedim sadece.
-İyi, al bak o zaman.
Tokayi çıkarıp gösterdi arkadaşına.
-Geyik var üstünde bak, ne güzel dimi?- Çok güzelmiş, kim aldı ?
Küçük kız , yapmaması gerektiğini bile bile içinden gelen şeyi yapmamak için zor tutuyordu kendini. Anlam veremiyordu; neden herkes babasıyla yanyanayken o saklamak zorundaydı ki çok sevgili babasını. 6 baharlık ömründe aklı kestiginden beri anasıyla babasının tembihlerine sorgulamadan tamam demişti bu zamana kadar, ama artık bazı şeyleri daha iyi anladığından bu yalanın sebebini de öğrenmek istiyordu haliyle. Ama bir cevap alamıyordu.
-Babam aldı.
- İyi de senin baban yok ki.
Etraftaki çocuklar gülüşünce çattı kaşlarını.- Hayir var !!! Benim babam var bir kere anladın mı !
- Madem var hani nerede o zaman, biz niye görmedik hiç ?
- Gördünüz, ama söyleyemem size kim olduğunu. Yasak.
- Neden ki?
- Yasak işte! O kadar bilirim ben.
-...
- Hem de hepinizin babasından daha güçlü, daha kocaman. Beni sırtına bı alır başım taaa bulutlara değecek gibi olur. Saçlarımı örer, oyunlar oynar. Hikâyeler anlatır. Beraber kılıç talimi yaparız.Çok çok severim onu.
- En son ne zaman gördün peki?
- Dü-
- BİRÇE !!!
Bir an da duyduğu öfkeli ses ile sözü yarıda kesildi kızın. Sesin sahibini ve ne için kızacağını bildiğinden korkuyla kalakaldı. Büyük bir kabahat işlediğinin farkındaydı. Dün bunu anasi ve babasıyla tekrar konuşmuş, kimseye bir şey demeyecegine söz vermişti daha.Korka korka küçük başını kaldırıp baktı Çolpan Han'a.
- Efendim An-
Çolpan teyze...- Çabuk otağıma gel!
Kadının peşinden pıtı pıtı giderken eğdi başını,minik yanaklarından akan yaşları saklamak için herkesten. Yüreği çin ipeği gibi hassas bu bala, biri,- özellikle şefkatine alışık olduğu anası - ona yüksek sesle konuşsa bile incinirdi. Gözleri ve kokusu gibi yüreğinin hassaslığını da teyzesinden almıştı.Çolpan Han'ın ardı sıra Han otağına girip, yiyeceği azarı beklemeye başladı.
- Hepiniz çıkın dışarı!
Diye emir vermesiyle otaktaki küneler çıktı hemen. Arkasını dönmeden konuşmaya başladı Çolpan Han, çünkü yavrusunun güzel yüzüne bakarsa kiyamazdi kızmaya. Ama şımarıklaşmasına da izin veremezdi.- Ne anlattın onlara ?
- Babamın olduğunu dedim sade. Yalan mı dedim ?
-Yok, doğru dedin. Aferin sana. Daha dün tembih etmedik mi biz sana, şimdilik kimseye dememen gerek diye ! Ne olacaktı öyle deseler? Ne diye şımarıklık eder söz dinlemezsin he!!
-...
- Böyle burnunun dikine gitmeye devam et sen. Birilerine anlatacağın bir baban kalmazsa görürsün!
Küçük çocuğun bu sözü duyunca boğazından sökülen minik hıçkırık sesini duyunca gözlerini yumdu Çolpan. Son dediğine hemen pisman olmuştu. Ağlamasına asla dayanamıyordu.
- Ben onlara dedim diye babama ir şey mi olacak yani ?
Sesindeki korku içine oturdu Çolpan'ın.-Git Birçe.