3|Düello

294 30 0
                                    

herkese tekrardan selamm. bir haftadır şu bölümü atmak için vakit kolluyordum anca düzenleyebildim. hafta sonu bir bölüm daha atmaya çalışacağım. yorumlarınızı esirgemeyin, iyi okumalarr!

Başımı yanıma oturan kişiye çevirdiğimde şaşkınlığımı gizleyemedim. Sanırım Çapulcuların dikkatini bayağı bir çekmiştim aksi takdirde şu an yanımda yüzünde hafif bir gülümseme, elinde kütüphaneden aldığı kitabıyla pür dikkat beni izleyen Remus Lupin olmazdı.

Ona öyle bir bakıyor olmalıydım ki dudaklarından bir kıkırdama koptu. Aralanmış ağzımı kapattım ve kaşlarımı çatarak iyice doğruldum. Sonra ben de dayanamadım ve gülümsedim.

Biraz ciddileşti ama hâlâ hafifçe gülümsüyordu. Aramızda uzun bir sessizlik oldu. Sadece bakışıyorduk ve ikimiz de gülümsüyorduk. Birden söze girdi.

"Ağlıyordun ve az önce seni ve Regulus'u gördüm. Bir şey olmuş olabileceğini düşünerek yanına oturdum. Umarım bir sakıncası yoktur."

Ufak bir kahkaha attım.

"Ah hayır, hayır. Black bu hayatta beni ağlatabilecek son insan."

Gülümsedi. Gerçekten hoş bir gülümsemesi vardı.

"Öyleyse konu baban olmalı. Gerçekten çok üzgünüm. Umarım en kısa zamanda ortaya çıkar."

İç çektim.

"Sanmıyorum." Fısıldamıştım ama duymuştu. Kaşlarını çatmıştı.

"Ne demek istiyorsun?"

"Bak Lupin-"

"Remus. Remus diyebilirsin Diona."

"Pekala Remus," yine o parlayan gülümsemesini takındı, "Arkadaşların için bilgi toplamak istemeni anlayabiliyorum ama daha yeni reşit oldunuz. Sizce de ona başkaldırmanız için erken değil mi?"

Şaşkınca bana baktı.

"Lütfen beni aptal sandığını söyleme. Daha önce de Potter'a dediğim gibi. Hiçbir şey bilmiyorum. Tek bildiğim onun kaçırıldığı. Kimin yaptığını da bilmiyorum."

Son kısım yalandı ama ona rüyalarımdan bahsedemezdim. Daha yeni tanışmıştık. Yani elbette onu tanıyordum ama gerçek anlamda ilk defa konuşuyorduk. Burnu havada arkadaşlarıyla takılırdı genelde o. James Potter ve Sirius Black. Bir de Peter Pettigrew vardı. Onu neden yanlarına aldıklarını anlayamıyordum. Belki de bir tür ego tatmin etme biçimiydi.

"Beni yanlış anladın Diona. Sana asla aptal demedim. Bu noktadan sonra da bir Gryffindor olarak bile cesaret edemem buna. Sadece yardım edebileceğimi düşünmüştüm. Özür dilerim. Seni kötü hissettirmek istememiştim."

Gözlerimi bir an bile gözlerinden ayırmadım. Ben afallamıştım o ise sımsıcak bakıyordu bana. Sonunda bakışma yarışına son veren ben oldum ve kendimi tekrar çimlere bıraktım.

Gökyüzü inanılmaz güzeldi, bir o kadar da uzaktı. Ona özlemle bakmamak nasıl mümkün olabilirdi.

Lupin'in beni utandırmamak için bana gözlerini dikerek bakmadığını tahmin edebiliyordum ama arada göz göze geliyorduk. Sonunda sırtını ağaca yasladı ve kitabının sayfalarını karıştırmaya başladı.

İksirler ve Zehirler. Ah demek ki çalışkan çocuğumuz okulun ilk gününden iksir çalışıyordu.

Güldüm ve kitabını tutup çektim. Kapatıp kenara koydum. Bunu hangi cesaretle yaptığımı bilmiyordum.

"Hadi ama bugün 2 Eylül ve bu da demek oluyor ki okulun ilk günü. Ne bu çalışkanlık."

Tek kaşını kaldırarak bana baktı.

courage (regulus black)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin