13|Çapulcular

243 25 4
                                    

bu hafta da benim için aşırı yoğundu gerek dersler gerek yeni başladığım iş olsun. normalde dün bölüm atacaktım ama işe gitmemden dolayı hazırlayamadım, bugün de distribütör atölyesi vardı ofiste ona katılmam gerekiyordu o yüzden gecikti. kusura bakmayın lütfen. bölümü sizler için düzenledim ve eksik yerlerini tamamladım. umarım beğenirsiniz, bir hatam varsa şimdiden kusura bakmayın. yorumlarınızı eksik etmeyin, iyi okumalar!

"Odaklan Diona, zihnini diğer bütün şeylerden arındırman gerek." Derin bir nefes aldım ve Profesör Dumbledore'un dediğini yapmaya çalıştım. Asamı tuttum ve sihirli kelimeyi söyledim.

"Zihnifendet."

Dumbledore koridorda yürüyordu. Koridorun sonuna geldiğinde bir kadın onu orada bekliyordu. Kadına yaklaşınca onun annem olduğunu fark ettim. Annem, Dumbledore'a bir mektup verdi.

"Bunu ona doğum gününden önce verir misin, Dumbledore?"

Dumbledore sükûnetle başını salladı.

Anının içinden çekildiğimi hissettim ve gerçek hayata döndüm. Elimi başıma koydum ve sandalyeye oturdum.

"Aferin, Diona. Çabuk ilerleyeceğini tahmin ediyordum ama bu kadar çabuk değil."

Başımı salladım ve teşekkür ettim.

"Bugünlük bu kadar yeter gidebilirsin. İyi geceler Diona."

Başımı salladım ve kapıya doğru ilerledim. Tam çıkacakken durdum ve bedenimi yarı çevirerek profesöre baktım. Konuşmak için dudaklarımı araladım ve tekrar kapattım. Tam dönüp gidecekken profesör konuştu.

"Bana her şeyi söyleyebilirsin Diona."

O anda geri döndüm ve Dumbledore'un karşısına oturdum.

"Profesör bugün, yine bir şey gördüm. Biri çok kötü yaralanıyordu. Ölecek kadar kötü. Kanlar içinde, kar üstünde."

Dumbledore istifini bozmadan, "Peki tanıdığın biri miydi?"

Başımı salladım.

"O, bendim profesör."

Dumbledore, şimdi kaşlarını çatmıştı, "Bana daha fazla ayrıntı verebilir misin, Diona?"

Başımı salladım ve gördüğüm her şeyi ona anlattım. Beni ihtiyatla dinledi ve sonunda gözlerimin içine bakarak konuştu.

"Kendi geleceğini görmek her kâhinin harcı değildir Diona. Sende gerçekten yetenek var. Yaralanma olayına gelirsek, sana bir şey olacak diye seni saklayamayız ama dikkatli olman gerektiğini eminim sen de biliyorsundur. Eğer bir şey olursa Episky'yi kullan."

Başımı sallayarak onu onayladım. Ona teşekkür ettim ve müdürün odasından çıkıp Slytherin ortak salonuna giden yolu takip ettim.

Şifreyi söyleyip taş duvardan geçtiğimde Regulus'u koltukta beni beklerken buldum. Beni gördüğünde kaşlarını çattı.

"Neredeydin?"

Şaşkınlıkla dudaklarım aralandı ama hemen kendimi topladım ve yanına oturdum. Ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. Ona güvenememek, güvensem bile sırrımın o Voldemort'un yanında olduğu sürece güvende olmayacağını bilmek canımı yakıyordu. Onunla olmak canını yakıyordu. Onsuz olmak ise... alışmam gereken bir şeydi. Ona ne kadar âşık olduğum, belki de bağımlı olduğum, gerçeğini kenara koymam gereken bir gerçekti. Derin bir nefes aldım ve cevap bekleyen yüzüne baktım.

"Ne olursa olsun, sadece seni çok sevdiğimi bilmeni istiyorum." Şaşkınlıkla bana baktı, "Regulus, hayat gerçekten çok kısa, değer verdiklerimize onları ne kadar çok sevdiğimizi söylemek için kısıtlı vaktimiz var. Hele böyle bir dönemde ölüm ensemizden çekilmiyor. Biliyorum karşı taraflardayız, biliyorum savunduğumuz şeyler farklı ama ben sana aşığım Regulus Black."

courage (regulus black)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin