merhaba merhaba merhabaaaa. beklettiğim için çok çok özür dilerim. profilimdeki konuşmalar kısmında açıklama yapmıştım. abimin düğünü vardı ve biraz uzun bir süreçti. hem şehir dışında hem de antalya'da düğün yaptığımız için sürekli bir koşuşturmaca vardı. sonrasında da derslerimi toplamaya çalıştım. bunu burada bir bölüm olarak yayınlamak istemedim, onun yerine duyuruları konuşmalar kısmından yapıyorum. takip etmeseniz de bölüm gelmediğinde ya da aklınıza takılan bir şey olduğunda profilimi kontrol etmeniz eminim size yardımcı olacaktır :) neyse uzattım. iyi okumalar!
Boğazım düğümlenmişti. Yutkunmaya çalıştım ve yardım istercesine yukarı baktım. Gözyaşlarımı durdurmaya çalışıyordum. Alt dudağımı ısırdım ve burnumu çektim.
"Peçete ister misin?"
Varlığını unuttuğum Dumbledore'a baktım. Elindeki peçeteyi aldım ve burnumu sildim.
"Teşekkür ederim, efendim."
"Özel değilse ne yazdığını sorabilir miyim?"
Mektuba şöyle bir baktım ve ona uzattım. Ağır bir şekilde elini uzattı ve mektubu aldı. Okurken gözlerimi yüzünden ayırmadım. Hiçbir mimiği değişmedi. Okumayı bitirdiğinde bakışlarını gözlerime dikti.
"Bildiğime göre bu yetenek Moon ailesinde her üç kuşakta bir çıkıyor. En son büyük büyük annen Tituba Moon'da vardı. Şu an yaşasaydı doksan sekiz yaşında olurdu. Gerçi öldüğünde bedeni hiç bulunamadı. Onunla aynı dönemde ben de Hogwarts'taydım. İlginç bir kişilikti. Mezun olduktan sonra da müthiş bir kehanet kitabı yazdı ama anlaşılması çok güç olduğu için pek ilgi görmedi."
Cebimdeki madalyonu çıkardım ve profesöre uzattım.
"Sanırım tek benzer yanımız aynı laneti taşıyor oluşumuz."
"Karakterlerinizin de benzediğini düşünüyorum, ayrıca bu lanetten ziyade bir lütuf. Bana söyler misin şifacılar reçel yememi yasaklayacak mı?"
Güldüm ve kafamı yere bakarak hafifçe salladım.
"Sağlığınız için yememenizi söyleyecekler ama siz bir yolunu bulup ölene kadar yiyeceksiniz."
İkimiz de güldük.
"Profesör, ilk önce babamla ilgili bir görü gördüm. Hogwarts'a gelmeden önce, madalyonu bir sebepten ötürü çıkarmıştım. Rüyamda Voldemort'un onu bir zindanda tuttuğunu gördüm ve orada öldürüyordu. Ama ikisinin de bedenleri evimizde bulunmadı mı?"
"Eve uğramış olmalısın. Farkına vardıysan her şey yerli yerinde olmalı. Onları daha sonra oraya taşımışlar, Yoldaşlığa mesaj vermek için."
"Onlar da üye miydi?"
Dumbledore başını salladı.
"Ve bu sabah arkadaşlarım gittikten sonra kolye takılı olmasına karşın bir görü daha gördüm. Çok garipti. Yan tarafta bir perde vardı. Sanki ruhlardan oluşmuştu. Odanın geri kalanı taştandı ve gözlük takan yeşil gözlü, siyah saçlı on beş yaşlarında bir çocuk ve yanında da orta yaşlı bir... Ah hayır o adam Sirius Black'in otuzlu yaşlarıydı. Sonra Sirius, çocuğu yaptığı bir büyü için övdü, ona 'James.' Diye seslendi ve sonra Bellatrix Lestrange o-onu öldürdü. Sonra da Remus çocuğu tuttu. Merlin! O çocuk Lily ve James'in çocuğu!"
Dumbledore're kaşlarını çattı, düşündüğü çok açıktı.
"Bu olayın gerçekleşmesine daha yıllar olmalı."
Onu başımla onayladım.
"Bundan sonra çok sık geleceği göreceksin. Babanla zihinbend çalışıyordun, değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
courage (regulus black)
Hayran KurguDiona Moon, Hogwarts'taki altıncı yılına başlarken babası ortadan kaybolmuştu. Daha doğrusu Karanlık Lord tarafından kaçırılmıştı. Bir yandan ailesi için endişelenirken bir yandan da kendindeki değişimleri anlamlandırmaya çalışan Diona, sinirlerini...