Merkezefendi Yürüyemiyor

2.9K 167 2
                                    

1 Hafta Sonra
Okula dönmemenin üzerine sıradan bir gün geçiriyoruz dersem tabikide yalan olur. Bizim okul ve normal bir gün ha şaka gibi geliyor kulaklara.
Okulun ilk dersi gayet normaldi sınav sonuçları üzerine barajı geçemeyen kokoşlar okula gelmemeye başlamış sınıfımız az kişi kalmış ve herkesin kafası rahattı.
Daha sonra Nergiz derste uyumaya başladı. Daha sonra anladık ki Nergiz ses gelmesin diye kulağına peçete tıkamış uyanınca çıkaramamış ve onu ambulansla hastaneye uğurlamak zorunda kalmıştık.
Sınıfı gerçekten özlemiştim, arkadaşlarımı, öğretmenlerimi hepsini özlemiştim. Sınavdan çıkınca doğruca Gizemlere gidip sarılmış, ağlamış ve içimizdekileri dökmüştük. Kısacası eski halimize dönmüştük. Daha sonradan Mert,Doruk,Tuğba,Berna ve Enes gelmiş bütün gece oturup sohbet etmiştik.
Ve şimdide okuldaydık. Nergizi yolladıktan sonra daha sakin geçmişti günümüz. Bütün gün Mert ile oturmuş ve ders çalışmıştık taki Savaş ve Arda gelmiş ve bombayı patlatmışlardı.
"Hey gençler ve kendini genç hissedenler teyzem aradı bir etkinlik varmış, onlar hastane olarak gidiyorlarmış bizde gidelim mi?"
"Ne etkinliği bu Arda. Etkinliği bilmeden nasıl gidelim diyeceğiz."
"Merkezefendi Yürüyor."
"Allanı seversen abi bu nasıl bir etkinlik?" Diye azıcık bağırdı Gizem.
"Yav işte komple bizim mahalle yürüyüş yapıyor."
"Hadi gidelim gayet eğlenceli olabilir bu." dediğim anda uzaylı görmüş gibi bakan arkadaşlarımı görmezden geldim.
"Kızım sendeki ygs kafasını kimse yaşamadı. Bitti sınav normale dönermisin lütfen ne yürüyüşü bu." dedi Mert.
"Hadi ama beraber bir etkinlik yapmış olacağız hem evde takılmaktan sıkıldım."
Mert kulağıma doğru eğildi ve
"Bak emin misin? En son böyle bir etkinlik yapalım dediğimizde Doruğu kaybetmiştik ve bütün gün onu aramıştık."
Evet Mertin anlattığı olayda başımızdan geçen bir başka trajikomik olaydır.
Geçen sene son cemre düştüğünde bir bahar etkinliği yapalım demiştik. Bizim kadro komple toplanıp şehrimizin nadıde ergen parkı olan Çamlık parkında yürüyüş yapmaya karar vermiştik. Her zaman ki gibi başta güzeldi daha sonra Doruk tuvalete gidecem diyerek kayboldu bir süre sonra gelmeyince merak ettik ve tam olarak üç saat heryerde onu aradık. En sonunda hepimiz pes etmiş, Doruğun annesi Ayşen teyzeye ne diyeceğimizi düşürken, Doruğu girişteki kafede tost yerken bulmuştuk.

Mert'e döndüm.
"Bu sefer Doruğa tasma takarız olur biter. Hem annemlerde orada olacakmış bence eğlenceli olur."
Mert önce hıkladı sonra mıkladı ama en sonunda tamamladı. Sevinçle bizimkilere baktığımda hepsinin suratını astığını gördüm.
"Hadi bakalım bu sefer ne belaya bulaşacaz."

-----
Altıma spor için aldığım siyah taytımı üzerimede beyaz badimi giyip, kızıl saçlarımı gelişi güzel bir at kuyruğu yaptım. Ardanın seslenmesi üzerine spor ayakkabılarımıda yatağın yanından alıp ayağıma geçirip aşağıya doğru yardırdım.
"Hadi bakalım eğlence bizi bekliyor.". Dedi elinde araba anahtarlarını sallarken.
" Bir dakika araba ile mi gidecez?"
"Başka ne ile gidecektik ki."
"Yav spora gidiyoruz."
"Sporu koşu yolunda yapacaksın sonuçta değil mi?"
En sonunda pes ederek arabaya bindim ve telefonumdan müzik açtım.

Vardığımızda yüzümün garip şeklini en çok ben görmek isterdim. 50 bilemedin 60 yaşındaki teyze ve amcalar bir alana toplanmış altlarında evde giydikleri temizlik eşortmanları kafalarında şapka ama yüzlerindeki rambo ifadesiyle bir çizginin önünde bekliyorlardı. Arabayı park edip yavaşça alana doğru yürüdüm. Bizimkilerin suratlarındaki nereye düştük biz ifadesi ise doğruca beni hedef alıyordu. Onlardan kaçmak için tontiş bir amcanın yanına geçip düdüğü beklemeye başladım. Ama biz Türk halkıyız sıcak kanlıyız, konuşmadan duramayız değil mi?
"Kızım nassın bakam?"
"İyiyim amcacım siz nasılsınız?"
"İyyim bende hamdolsun, bu yürüyüşün sonunda yemmek veriyolarmış doğrumu bakem?"
"Şey amca bilmiyorum ben yürümek için geldim sadece."
"Ana kızıma kaç yaşındasın bakem sen?"
"18 amcacım."
"Ay benim torunumda 18 yaşında tanıyon mu acep? Adı Ramazan"
Amcaya garip garip bakıp koskoca şehirde Ramazan adında birini nasıl tanıyabileceğimi açıklamaya çalışmaya odaklandığım sırada platformun ucundan ses gelmeye başladı.
"Sevgi Merkezefendi belediyesi sakinleri birincisi gerçekleştirilen Merkezefendi Yürüyor etkinliklerine hoşgeldiniz."
Gerisin dinlemeyi boşverip Ardaların yanına geçtim.
Bir süre daha platformdaki amca konuştuktan sonra yöremizin şivesi ile koşun bakem dedikten sonra önce savaş alanına giden askerler gibi herkes koşmaya başladı. Buna bizim grupta dahil.
Bir kaç adım sonra yavaş yavaş şehitler vermeye başladık. Bizim ilk şehidimiz ise Enesti. Enes birden geriye doğru koşmaya başlayıp
"Ben en iyisi sizi arabada bekleyeyim, gelmek isteyen varsa beklerim" diye bağırdı.
Ve bunu demesiyle yavaş yavaş grubumuzdan şehitler verdik. Önce Tuğba, sonra Gizem,Doruk,Arda,Savaş,Mertte yavaş yavaş tüydüler. Platformda bir tek Berna ile kalmışttıki yanımızdan geçen arabanın korna çalması ile Bernanında arabaya binip gitmesi bir olmuştu.
Şaşırdık mi? Kesinlikle hayır. Kırıldım mı? Belki biraz. Şimdi napıcam? En iyisi annemi bulup onları şikayet etmek.
Diye düşünüp koşumu arttırıp en sondaki annemi buldum.
Annem bir masaya oturmuş yemek yiyordu. Ne güzel değil mi burada şehirdeki teyzeler ve amcalar obeziteye savaş açıyor bizim hastane ekibi yemek yiyiyor.
"Anne, Arda beni burada bırakıp gitti."
"Biliyorum bana mesaj attı, gel simit var sen seversin nutellada olması gerekiyor arabada."
"Anne sen iyimisin?"
"İyiyim yani sanırım tatil günümü burada harcadığımı saymassak iyiyim kızım gel otur annem sen."
En sonunda bende pes edip annemin yanın oturup simit yemeğe başladım. Günün devamı ise eğlenceli geçmişti. Ramazanın dedesi bizi bulup anneme hastane hakkında soru sormaya başlamıştı. Bende Ramazanın dedesi Dünyamın amca ile daha sıkı fıkı kanka olmuştum.
Daha sonra Nergisi görmüş onunla ayaküstü sohbet etmiştim. Aslında sohbette denemezdi sadece peçeteye ne olduğunu sormuştum. Peçeteyi saklıyormuş bu arada.
Bir çok yaşlı teyze ve amcalarla daha tanışıp onlarla sohbet ettim.
Günün sonunda birinin bana doğru koştuğunu gördüm. Dikkatlice bakınca koşan kişinin küçüklüğün korkulu rüyası olduğunu fark ettin.
"Alara, kanka."
"Mustafa?"

Evet arkadaşlar bölüm kısa. ama çok beklettim sizi ayrıca hiç beğenmedimde ama olsun. yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar öpüldünüz hepiniz

Son SınıfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin