Köken vampir Kim Taehyung, kendisini uyutup büyüyle saklayan Jeon Jeongguk'un ona benzeyen torunu Jeon Jungkook tarafından yıllar sonra serbest bırakılır.
for, wvestian
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Evet, evet geldim ben. On beş dakika içerisinde şehir içindeyim."
Kim Narae kulağındaki kulaklığa rağmen üstü açık arabası ve çok hızlı olduğundan olsa gerek rüzgar sesinden abisini pek anlayamıyordu ama cevap vermişti yine.
"Tamam, güzel. Bir saatim kaldı benim de. Önce nereye gideceğini biliyor musun?"
Narae gözlerini devirmiş derin bir nefes alırken direksiyonu biraz daha kavramıştı. Dün gece Taehyung'un hançerinin çıktığını hissetmişti. Bu durum onu heyecanlandırmıştı tabii.
Çünkü abisi ve kendisine göre Taehyung artık hiç uyanmayacaktı.
Öyle olmamıştı ama. Abisi de kendisi gibi hissettiğinden direkt kendisini aramış ve mutlu sesiyle 'hissettin mi' diye sormuştu. Narae onaylamış Namjoon ise 'hemen eşyaları toplayıp yola çıkacağız biz' demişti.
Narae elindeki şarabıyla balkondan Eyfel'i izlerken hiçbir şey düşünememiş dudaklarını büzerek nedensiz bir şekilde saatlerce ağlamak istemişti. Abisi Taehyung seksen yıldır hayatlarında yoktu. Çok rahattı bir kere Taehyung olmadan. Kendisine karışan kimse yoktu nasılsa. Aynı şekilde oğlan işlerinde de kimse sevdiği adamın kanını içip 'sana layık değildi' diyerek takıldığı kişileri öldürmüyordu mesela. Hayatının en güzel en mutlu yıllarıydı.
"Gelmeyeceğim ben.". Namjoon'a bunu söylemiş, biraz kalan içkisini tek yudumda bitirmişti. Geri dönmek istemiyordu Kore'ye. Aynı şekilde Taehyung'u da görmek istemiyordu.
Narae elbette özlemişti ama sinirliydi. Hak etmeyen bir kişiye özlem duyduğu için kendisine çok sinirliydi. Gerçek anlamda uyuduğu an elleri kolları bağlanıp hiçbir şey yapamadıkları için de çok sinirliydi ama Taehyung hak etmişti bunu. Evet, hak etmişti.
"Yapma Narae, biliyorum Taehyung'u görmek istemiyorsun belki ama bize ihtiyacı var. Çevresindeki kimse tanıdık değil şu an. Bize nasıl ulaşacağını bilmiyor. Gerçekten bize ihtiyacı var. Hem emin ol bizim de geri dönme vaktimiz geldi. Hazırlan ve yola çık."
Abisinin kendisine yaptığı konuşma buydu. Hiçbir şey demeden telefonu abisinin yüzüne kapatmış, birkaç bardak daha içki yuvarlayıp sarhoş olduktan sonra çantasını hazırlamaya başlamıştı. Ayık kafayla Taehyung için dönmeyi kabul edeceğini sanmıyordu çünkü.
Geceden beri uçakla Daegu'ya gelmiş araba satın almış şehrine dönüyordu ve hiç durmadan yollarda olduğu için fazlasıyla acıkmıştı.
"Önce köşke gideceğim. Orada yoksa çiftlik evine. Eğer orada da yoksa kıçımı devirip seni bekleyeceğim. Sen bul. Ben uğraşamam."
Namjoon da Kore sınırları içerisinde arabasını sürerken gözlerini devirmişti. Narae ve Taehyung her ne kadar birbirlerini önemsemeyip sevmiyor gibi dursalar da öyle değillerdi işte. En azından Namjoon öyle düşünüyordu ki Narae'nin de gelmeyeceğim demesine rağmen birden kalkıp yola çıkması böyle gösteriyordu ama biliyordu ki umursamaz davranacaktı.