"Parti nerden çıktı Narae?"
Arabadan indiğimiz gibi Taehyung kapısını sertçe kapatıp abisinin arabasından inen kız kardeşine bağırırken Namjoon arabada zaten bu konuşmayı yapmış olacak ki göz devirerek eve ilerlemeye başlamıştı.
Gidişim gibi dönüşüm de Taehyung'la olmuştu. Yol boyunca konuşmamıştık ama. Ben kökenlerin üzerimizdeki hakimiyeti, ezici sözleri, Yoongi hyung, babam ve annemi düşünürken durgundum. Taehyung da sebebini bilmediğim bir sebepten durgundu. Ya da sadece sebepsiz öyleydi.
"Ne var? Eğlenmek istedim."
Narae de omuz silkip bunun çok normal olduğunu düşünmüş olacak ki yanımızdan geçip gitti. Arkasından baktım öylece. Bir parti normal olabilirdi ama 1940 küsür temalı ve daha barış bile olmayan birilerine teklif edilmesi saçmalıktı. Çok büyük hem de.
Derin bir nefes alıp gergin duran Taehyung'a son kez baktım ve ben de içeriye ilerledim. Kapı açıktı. Direkt girdim, kapatmadan ilerlemeye devam ettim. Adımlarımın yönü salondu. Karşılıklı iki koltukta çoktan yayılmış Namjoon ve Narae'yle ise derin bir nefes alıp yutkundum.
Önce başını koltuğa yaslayan Namjoon'un dikkatini çektim ardından Narae'nin. İkisi de bir şey diyeceğimi anlamış bir şekilde beklentiyle bana bakmaya başladı. Onları da çok bekletmeden dudak içimi kemirmeyi bırakıp dudaklarımı yaladım.
"Teşekkür ederim."
Dümdüz yüzüme bakmaya devam ettiler. Şaşırmış gibi de değillerdi ama susuyorlardı işte. Sahi buna da ne denirdi bilmem. Daha açıklayıcı bir şekilde devam ettim.
"Orada beni savunduğunuz için teşekkür ederim. Onun dışında cadılar hakkında dediğiniz her şeye sinirlendim. Kabul, buranın sahibi sizsiniz ama bunu anlaşma yapacağınız kişilere bu kadar sert söylememeliydiniz."
Gözümü kaşıyarak bitirdiğim konuşmamla omuzlarımı silktim. Narae ise gülümsedi. "Teşekküre gerek bile yok. Onun dışında emin ol böylesi daha iyi oldu."
"Kardeşime katılıyorum. İnsanlar kibarlıktan anlamaz Jungkook, emin ol. Geçmişte bile böyleyken her şey şimdi daha kötü. Bizse onların anladığı dilden konuştuk. Sen kırıldıysan eğer, sadece senden de ben özür dilerim."
Namjoon'un konuşmasıyla buruk bir tebessüm oluştu yüzümde. Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı olumlu anlamda salladım.
"Uyumam lazım benim. Görüşürüz."
Arkamı dönüp merdivenlere doğru ilerlediğimde gördüğüm ilk manzara merdivenin başındaki duvara yaslanmış, kolları göğsünde bağlı Taehyung'du.
Midemde kıpırtılar varken gözlerinde olan bakışlarımla ona da bir şeyler demem gerektiğini düşünüyordum. Belki de en çok ona demeliydim ama sustum. Hazır değildim o an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
let it go |taekook
FanficKöken vampir Kim Taehyung, kendisini uyutup büyüyle saklayan Jeon Jeongguk'un ona benzeyen torunu Jeon Jungkook tarafından yıllar sonra serbest bırakılır. for, wvestian