Köken vampir Kim Taehyung, kendisini uyutup büyüyle saklayan Jeon Jeongguk'un ona benzeyen torunu Jeon Jungkook tarafından yıllar sonra serbest bırakılır.
for, wvestian
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Sonunda! Bir an abim seni yolda öldürdü falan sandım. Kendin mi kabul ettin yoksa zorlama mı geldin? Ama durumunuza bakılırsa kendin kabul etmiş gibisin."
Arabadan inip çantamı sırtıma geçirirken evin kapısını açan ve sevinçle konuşan Narae'ye baktım. Siyah bol kolsuz bluz ve mavi bir kot giymişti. Saçları dalgalı bir şekilde omuzlarından süzülürken bunun ona yakıştığını düşündüm şimdi bile. Kollarını birbirine bağlamış kapıya yaslanarak bizi izlerken yüzündeki sırıtmayla derin bir nefes aldım.
Benim dışında kapanan başka kapı sesiyle Taehyung'a geriye kalan yol boyunca yaptığım gibi bir kere bile bakmadan eve doğru ilerlerken keyif namına hiçbir şey yoktu. Narae bir bana bir arkamdaki adım seslerinin sahibine bakarken kaşları hafifçe çatıldı.
"Ne oldu? Ne bu surat ifadeniz? Kavga mı ettiniz yoksa?"
Yanına geldiğimde sorularıyla gözlerimi devirdim ve bıraktığı boşluktan içeriye girdim. Belli oluyor muydu o kadar?
"Hoşgeldin Jungkook. Teklifimizi kabul etmene sevindim."
Namjoon daha rahat kıyafetlerle önümde dikilerek konuştuğunda öylesine bir sırıtma veremeyecek kadar gergin ve sıkılmış haldeydim. Hiçbir şeyi ya da beni neden istediklerini merak edemeyecek kadar da kötü bir haldeydim. Kötü hissediyordum.
"Kalacağım bir oda falan var mı? Nerede yatacağım ben?"
Bu sorumla şaşırmış gibiydi. Sanırım bir soru sorup bağırıp çağırmamı bekliyordu ama şu an gerçekten sadece uyumak istiyordum.
Taehyung yanımdan geçip köşedeki küçük bara yönelirken sırtına takılan bakışlarımla dişlerimi sıktım. Piç herif. Eline aldığı viskiyi dümdüz bir ifadeyle buz koyduğu bardağa doldururken dudak içimi ısırdım. Ne kadar ifadesini düz tutmaya çalışsa bile o da gergindi, görüyordum.
"Tabi. Tabi ki var. Üst katta, sana eşlik edeyim."
Eliyle merdivenleri gösterdiğinde kafamla onayladım ve merdivenlere yönelen onun peşinden ilerlemeye başladım.
"Ne oluyor be?"
Narae'nin sesini son basamaklarda duyduğumda Taehyung'un yanına gittiğine emindim. Başım dönüyordu. Namjoon koridorun sonunda, sağdaki odaya yönelip kapısını açtı ve içeriye girdi. Peşinden ben de girdiğimde nefesimi tuttum.
Büyük bir pencere, tam karşısında çift kişilik eski zamanlardan kalma bir yatak, iki yanında da komidin vardı. Yatakla aynı malzemeden yapılma iki kapaklı büyük kahverengi bir dolap bir köşede boş çalışma masası ise diğer köşede dururken başka bir şey yoktu odada. Eski zaman odasıydı ve kendi esas odamla kıyaslama bile yapamazdım. Yine de güzel duruyordu burası. Yerlere kadar uzanan tül perdeyle sabah daha da güzel görünceğini tahmin ediyordum ki hiç odam olmamasındansa burası yeter de artardı bile.