Yattığım yerden tavanımı incelerken yeni telefonuma uzandım ve alıp saate baktım. Öğleni geçeli biraz olurken iki saat sonra bir tane dersim vardı.
Gidip gitmemek ise benim için hala verilmesi gereken zor bir karardı.
İki gece önce Taehyung'un kendi evimin önüne beni götürüp her şeyi yüzüme vurmasına rağmen zor bir karardı. Anlamıştım. Çok çok iyi anlamıştım hatta ailemin ya da diğerlerinin beni umursamadığını, herkesin kendi yoluna devam ettiğini.
Ben bunları biliyordum. Benim daha çok dert ettiğim hayatını bakıp durulan herkesi beni yeniden ve onlarla gördükleri an bürünecekleri yeni tavırdı. Ki buna rağmen yine haklıydı. Çıkmam lazımdı artık. Kaçarak yaşayamazdım. Kaçmıyordum da ama yaşayamazdım işte buraya tıkılıp da.
Kapım tıklatılmasıyla irkilirken yatakta oturur hale gelip dudak içimi ısırdım. Rahatlamak için aldığım derin nefesle kapıya dönerken 'gel' komutunu verdim ve açılan kapıyla Eun kucağında oğluyla kafasını uzatarak bana baktı.
"Merhaba Jungkook."
Yüzündeki ufak gülümsemeye karşı anlamsızlıkla ikisine bakarken o içeriye girip önce oğluna sonra yine bana baktı.
"Merhaba, Eun?"
Sorgular ifademle beraber biraz daha yanaştığı yatağıma. Beomgyu'nun gözlerinin üzerimde olması beni hala gerekiyordu. Lütfen büyüsün artık şu bebek.
"Bir şey mi oldu?"
"Olmadı aslında ama Beomgyu seni görmek istedi. Seni sevdi sanırım baya. Normalde böyle değildir."
Şaşkınlıkla kaşlarım havalanırken bir ona bir de Beomgyu'a baktım. Beni mi görmek istemişti? Bir dakika bir dakika... Beni sevdi mi? Eun'un mahçup ifadesiyle yutkundum ve ne yapmam gerektiğini düşündüm.
Beni geriyordu. Korkutuyordu da ama bir bebekti sonuçta. Dik bakışları olmasa bir de mimik yapsa tatlıydı da baya. Bana bir şey yapmazdı diye düşünüyordum. Yani umuyordum. Of, saçmala Jungkook, kendine gel.
Bir iki hamleyle yatakta sürünerek ayağa kalktım ve altımdaki mavi kotun yüksek belini çekiştirdikten sonra ellerimi Eun'a uzattım. Yüzümü normal tutmaya çalışıyordum tabi.
Eun'a kalmadan Beomgyu da bana kollarını uzattığında yüzümde ufak bir tebessüm oluştu ve onu kucağıma aldım. Pek fazla bebek tutmamıştım ama kolaydı işte. Hem çok da bebek değildi o. Minik kolları yavaşça boynumun etrafına sarıldığında gülümseyerek aynı ifadeyle bana bakan Eun'a döndüm.
"Gerçekten de seviyor galiba."
"Senin için sıkıntı olmazsa biraz dursun seninle. İstersen ben de yanınızda durabilirim."
Anlayışıyla daha da gülümserken kafamı iki yana salladım. "Gerek yok. Hem biraz aşağı inelim Beomgyu beyle. Şahsen ben sıkıldım biraz."
Eun'un odamda olmasını umursamadan kucağımdaki bebekle odamdan çıktım ve merdivenlere ilerleyip ayrı bir dikkatle inmeye başladım. Bebek kokusu Beomgyu'da da vardı ve gerçekten çok tatlı bir kokuydu. Düşüncelerimden uzaklaştıracaktı beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
let it go |taekook
FanfictionKöken vampir Kim Taehyung, kendisini uyutup büyüyle saklayan Jeon Jeongguk'un ona benzeyen torunu Jeon Jungkook tarafından yıllar sonra serbest bırakılır. for, wvestian