[1]

516 44 29
                                    

Düzenleme: Açıkcası yazdıkça fark ettimde ilk bölümleri okumakta zorlanacaksınız birazcık ilk kitabım sonuçta acemiyim. Ama ona rağmen bölümler ilerledikçe dilimin geliştiğini fark edeceksiniz dayanın biraz. Umarım şans vermekten vazgeçmezsiniz.

♧♧♧

Detaylara takılmayın sadece keyif almaya bakın felsefemiz bu

Yıl 2020

Dahyun-

Yepyeni ama bi o kadarda sıkıcı bir gün başlıyordu. Sabahın bir köründe uyanıp her zamanki gibi üstümü giyip okula gittim. Aynı insanlar aynı dersler aynı okul.

Çoğu şey için gerçek mânada hevesimi yitirmiştim sanırım. Uzun zamandır hiçbir şeyden keyif alamıyordum. Ki bu bir çeşit depresyon gibiydi, hayatım boyunca nadiren girdiklerimden. Tam keşke gelmeseydim diye içimden geçirecekken onu gördüm, Momo'yu.

İmkansızım, hayatımın en kötü günü bile olsa onu güzelleştiriyor. Ama bir bakıma da tüm bu bıkmışlığın sebebiydi o. Ne kadar onu her gördüğümde o pişmanlığı iliklerime kadar hissetsemde, görmek görmemekten iyidir sonuçta.

Ona aşığım, hemde çok. Ne kadar geç de anlamış olsam bir şeklide farkına varmıştım sonuçta. Hayatımın aşkını kendi ellerimle itmiştim. Sanırım büyük bir aptalım.

Ben onu gerçekten seviyordum ama o benden nefret ediyor olmalıydı. Onun altında kalmamak için sevdiğimi belli etmiyordum bende onu sevmiyormuş, ondan hoşlanmıyormuş gibi yapıyordum. Ama zordu bu, yakın bir zamana kadar gayet rahat olsam dahi son zamanlarda hislerime sahip çıkamıyordum, çünkü o kadar garip hissettiyordu ki. Bunla savaşmak zordu. İlk defa karşılaşmam ve bunun benim gibi biri için yenilir yuturulur şey olmaması da cabasıydı.

Yani bilmiyordu, aslında bilmemesi benim için zor olsa da daha iyiydi. Sonuçta benden bu kadar nefret eden oydu. Ayrıca kabul etmek zor olsa da haksız da değildi..

Ben bunları düşünürken Momo benim olduğum tarafa doğru yürüyordu .Ona bakmamla bana omuz atıp uzaklaştı. Bu hareketi yüzünden sert bir şekilde yere düşmüştüm.

Boş yere rezil olmuştum herkes bana bakıyordu. O ise arkasını dönüp gitmisti. Yeni arkadaşları onu değiştirmişti.

Eskiden böyle değildi, en azından benim bu denli zarar görmemi isteyecek kadar büyük değildi nefreti.

Onun aşkının nefrete dönüştüğü yetmezmiş gibi her geçen gün artıyordu. Kendime kızıyorum onu sevdiğim için çünkü bu hisler olmasa kolay bir şekilde sıvışabilirdim ama ne yapabilirdim ki.

Hemen yerden kalkıp sınıfa doğru gitmeye başladım. Yaklaştım, yaklaştım ve sınıfa girdim. Sınıf doluydu, halbuki daha 15 dakika vardı.

Gerçekten istemiyordum ders havamda değildim. Yani genelde ders havamda olmuyordum ama olsun dersi ve okulu kim sever ki sonuçta.

Bir sırada saatlerce oturup kim olduğunu ve nerden geldiğini bilmediğin birinden hiç mi hiç ilgini çekmeyen bi şeyi dinlemek ve o gereksiz şeyi durmadan not almak.

Bence bunu seven insanlar kesinlikle hastalıklıydı. Üstüne üstlük üniversitede o gereksiz şeyler çok fazla ve zor oluyordu. Neredeyse 3 sene boyunca bunu anlamıştım.

Ayrıca sanırım okul insanda dalgınlık
yapıyordu. Çünkü sınıfa girdiğimde kitaplarımı almayı unuttuğumu fark etmiştim.

Hızlıca sınıftan çıkıp dolabıma doğru gittim. Ve birdenbire yavaşladım sonuçta daha 15 dakika vardı. Ayrıca 'alt tarafı ders geç kalsam ne olur ki' diye düşündüm.

Böyle sallana sallana gidip kitaplarımı aldım. Sınıfa geri dönerken dikkatimi bir şey çekti. Okulda ara sıra gördüğüm değişik çocuklar başka bi değişik çocuğa vuruyorlardı. Zorbalık yapıyorlardı herhalde. Bunu görmemiş gibi yapmayacaktım tabii. Hemen yanlarına gidip ayırmaya çalıştım.

"Hey Ne yapıyorsunuz! Dağılın hemen!" Bön bön bakıyorlardı, anlamadılar herhalde diye daha çok bağırdım.

"Oğlum duymuyor musunuz? Rahat bırakın çocuğu!"

Yok duymamış gibi davranıyorlardı. Onları tutmaya çalışırken birdenbire düşmüştüm. Canım acımıştı ama hemen kalkmıştım.

Onları tutmaya çalışırken bir ses duymuştum. Ve bu ses tanıdık geliyordu.

"HEY!"

Hepsi o tarafa döndü. Evet o Momo'ydu
yüzümde istemsiz bir tebessüm olduğunu farkettiğimde hemen engelledim onu.

"Böyle okulun ortasında, canınız disiplin çekti galiba. Sizi herhangi bir sebeple bu şekilde bir daha görürsem çok kötü olacak sizin için. Şimdi bacaklarınızı ikiye ayırmadan defolun."

Gerçekten çok büyüleyici onu ikiletmeyip defolmuşlardı. Çocuk da mahcup bir şekilde teşekkür edip gitmişti.

"Yardıma ihtiyacım yoktu ben ayırıyordum." Yarım ağız bir şekilde konuşmuştum. Ama evet o kadar etkilenmiştim ki şuan ondan, belli edemiyor olsamda basbayağı düşmüştüm.

"Öyle ayırılmaz böyle ayırılır, öğrendiğini umuyorum."

Göz devirdim, naz yapmalıydım sonuçta. Kısa bir süre bakıştıktan sonra devam etti.

"Yürü derse gidiyoruz."

Bu emir cümlesine bir daha göz devirmiştim. Kafa sallayıp onu takip ettim ve konuşmadan sınıfa yürüdük. Sıradan birine karşı böyle olmazdım ama dua etsin ki havalıydı.

Kitaplarını almamıştı. derslerde not almazdı zaten, ne de olsa ona not vericek arkadaşları vardı. O da ders çalışıyorsa tabi.

Sınıfa girip oturduk. Çok geçmeden profesör geldi. Ders arkeolojiydi. İstemiye istemiye başladım derse. Mecburdum değil mi?

"Evet gençler, bu günlük bu kadar ders bitmiştir. Ama onun öncesinde bir duyuru geçeyim. Önümüzdeki salı günü bir müze gezimiz var, işleyeceğimiz konunun yararlı olması açısından ayarladım bu geziyi. Bilgilendirme yine yapılacaktır lütfen katılım sağlayın, iyi günler."

Profesör konuştuğunda ders neredeyse bitmek üzereydi. Yine bir iç geçirmiştim, sıkıcı bir müze alt tarafı ne kadar yararlı olabilecekse o kadar işte. Kendi kendime omuz silktim.

Zilin çalmasıyla Profesörün çıkmıştı. Eve gitmeye daha vardı ne yazıkki, bende arkadaşlarımın yanına gitme bahanesiyle gidip gizli gizli Momo'yu izlemeye karar vermiştim.

800 kelime ~~

Sanırım biraz kapsamlı baya düşünülmüş bir fic olacak diğer ficlere göre haberiniz olsun bu arada. Bence okurken sizde çözmeye çalışın.

Ayrıca rica ediyorum oy atar mısınız canımlar?

Yine düzenleme: Bu ilk bölümün okunması niye bu kadar fazla hadi fazla diyelim oyu niye az? Aklımda deli sorular. İlk bölümü okuyan kapatıp bir daha okumuyor herhalde.

Piedra | DahMo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin