[29]

116 21 22
                                    

"Mina intihar etmiş."

"Ne!" Herkesin ağzından aynı anda  çıkan söz bu olmuştu. Ama Chaeyoung bir daha sesli bir şekilde tekrarlamıştı.

"NE!"

"Hücresinde asılı bir şekilde bulduk. Daha inceleme falan yapılmadı hemen gelip haber vermek istedim."

Roséanne'in ardından Chaeyoung Jihyo'ya hızlıca yaklaşıp onu ittirmeye başladı.

"Unnie nolur gidip bakalım! Yalvarırım beni de götür! HADİ!"

Çaresizce bağırıyordu Chaeyoung. Evet ona kızgındı ama o da aşıktı. Hâlâ çok seviyordu. Ve ne yaparsa yapsın sevecekti. Çok zordu onun için. Kendimi koyuyorum onun yerine, gerçekten zordu. Herhalde böyle bir şey yaşasam ve Momo'nun intihar ettiğini öğrensem bende onun arkasından giderdim. Ama düşüncesi bile kötüydü, böyle bir şeyi düşünmeyi reddediyorum.

"Sakin ol Chae. Ben ilgileneceğim. Gidip bakacağım. Ama sen gelemezsin, çünkü biliyorum dayanamazsın sen buna. Üzülmeni istemiyorum."

"HAYIR UNNIE! Bende gelmek istiyorum."

"Chaeyoung!"

"Unnie geleceğim dedim. Hem göremezsem daha çok üzülürüm, bırak da en azından görebileyim. Onu seviyorum ben."

Jihyo son duyduğundan sonra kafa sallamış ve kapıya yönelmişti. Roséanne ve Chae de onun arkasından gitmişti. Bizde büyük şoku atlattıktan sonra hızla onları takip etmeye başlamıştık.

Koridoru döndük ve merdivenlerden çıktık. Yine uzun bir koridoru yürüdük. O da bitince bir kapıdan girmişti üçü. Kapının açık kaldığını görünce bizde arkalarından girmiştik. Ve gördüğümüz manzara ile duyduğumuz kulağımızı çınlatan çığlığın sahibi Chaeyoung olmuştu.

Mina parmaklıklar ardında, boğazını saran ip ile havada asılı duruyordu.

Yüzünden, soğukluğundan, ifadesinden her şeyinden belliydi, ölmüştü.

Yüzümü Chaeyoung'a döndürdüm. Donmuştu ve titriyordu. Ayakta bile duramayacak hâldeydi sanırım çünkü yavaşça geriye doğru yürüyerek duvara yasladı kendini. Bunu gördüğümde ona doğru hareketlendim ve onu tuttum. Nayeon da yanımızdaydı, ikimiz de konuşarak onu teselli etmeye çalışıyorduk. Jihyo her şeye rağmen koşarak elini parmaklıkların kilit mekanizmasına koydu. Mekanizma parmak izini okuyunca kilit açılmıştı.

Jihyo Mina'ya doğru koştu ve ilk olarak elini boynuna attı. Nabzını kontrol ediyordu. Olması gerekenden daha uzun süre boyunca nabzını dinledi sonra da Jeongyeon'un olduğu kısıma dönerek bir süre ifadesizce baktı. Bu 'öldü' demekti herhalde.

Biz de bir yandan onları izliyorduk. Chaeyoung çoktan ağlamaya başlamıştı zaten. Jihyo da şahit olduklarından sonra ellerini çaresizce başının üstüne koydu. Şimdi ne olacaktı? Bizim tarafımızda olan biriydi sonuçta ve mahkemede ifade vermesi gerekliydi.

Jihyo biraz daha bakındı cesedine, sonra birdenbire bir şey bulmuş gibi attı elini vücudunun arka bölgesine. Elini geri çektiğinde küçük bir kağıt bulduğunu gördük. Hemen hücreden çıkıp yanımıza geldi.

"Bakın arka cebinde buldum." 

Kağıdı bize doğru çevirdi, üstünde bir sürü rastgele rakamlar yazılıydı. Hepimizin baktığından emin olduktan sonra tekrar kendine çevirip okumaya başladı.

35.26716877337837°
129.0970799681105°

Kağıdın üstünde yazılı olanlar buydu.

Piedra | DahMo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin