[30]

149 22 34
                                    

S.A

"Tzuyu'nin cesedi bulunmuş."

"İnanamıyorum."

Jihyo'ya döndüğümde gözlerinin faltaşı gibi açıldığını gördüm. Üzüldüğü belliydi, sonuçta sevgilisi ölmüştü ve eski sevgilisi şüpheliydi. Kendi yüzünden öldüğünü düşünüyor olabilirdi. Ve bu gerçekten ağır bir yüktü.

"Ben.."

Gözlerindeki boş bakış anlamsızlaşmaya başladı ardından  devam etti.

"Ben bilmiyorum. Ne yapacağım? En son kayıptı ama şimdi..."

Dudakları titriyordu. Anladığım kadarıyla ağlayacaktı ama gözyaşlarını göremiyordum.

"Jihyo. Sen yaptığın şeye devam et ben ilgilenirim o işle. Sadece sakinleş ve sorguya geri dön. Eminim Sana yaptı, dön ve o itirafı al ondan Jihyo."

Roséanne yaptığı motivasyon konuşmasıyla birlikte Jihyo'nun omzunu sıvazlayıp, gurur duyduğunu belirten gülüşünü de attıktan sonra ortamdan ayrıldı. Jihyo'da nefesini düzenleyip onun ardından çıkmıştı.

Jihyo gerçekten güçlüydü. Hayatımda tanıştığım en güçlü kadın olabilirdi hatta. İşini ve özelini de her zaman ayırırdı. Tamamen profesyonellik abidesiydi yani. Ama benim aklıma hâlâ girememişti, bunca şey yaşadıktan sonra bile de her zamanki gibi güçlü devam etmişti. Şimdi de edebilecek miydi?

Bu açıdan bakıldığında pes etmesi aşırı olağan gözüküyordu, ama o
Park Jihyo'du. Sürprizlerle doluydu.

Odadaki rahatsız edici sessizlik devam ederken gelen sesle tüm gözler sorgu odasına çevrildi. Jihyo odaya giriş yapmıştı. Sana'ya döndüğümde tüm rahatlığıyla yerinde yayılmış ve mayışmış şekildeyken onun gelmesiyle yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşmişti. Öte yandan her zamanki gayet ciddi, baskın mizacıyla ilerliyordu Jihyo. Sert adımlarla masaya yürüdü. Adımları bile taviz vermeyeceğini beyan eder şekildeydi. Oturdu ve kaydın devamı için bize işaret verdi.

"Hazır mısın?" Kendinden emin şekilde konuşan Jihyo'ya karşın Sana'da onun gibi konuştu. Ama Jihyo'nun aksine o hâlâ ciddi değildi.

"Fazlasıyla."

"O zaman suçlamaları kabul ediyor musun?"

Birbirlerine doğrulttukları bakışların sönmemesiyle, o kendinden emin tavra sahip olan Sana'dan cevap gelmeyeceğini anladı ve tekrar konuştu Jihyo.

"Tamam cevap yok. Hazır olduğunu sanıyordum."

Biraz bekleyip devam etti.

"Dediğim gibi elimde itiraf var, hemde iki tane. O yüzden dökülmesin artık. O ma-sum insanları neden öldürdün!?"

'Masum' kelimesini bastırmıştı ve hecelemişti. Sana'yı alevlendirmeye çalışıyordu. Bu şekilde kızıp anlatmasını sağlayacaktı. Bunun gibi yöntemleri çok kullanırdı. Bu da onun oldukça yetenekli olduğunun göstergesi idi bence.

Duyduklarından sonra eğdiği başını kaldırdı, ortadan kaybolmuştu umursamaz ifadesi. Sanırım sinirlenmişti.

"Masum mu? Sen anlatılanları tam olarak dinlediğine emin misin? Onlar anlatırken kulaklarını falan mı tıkadın? "

"Bilmem. Masum insanları öldüren rezil bir seri katil değil misin yani? Anlat da bileyim."

" Ne!? "

Nefes alışverişleri hızlanmıştı. Sakinleşmeye çalışırken konuştu Sana.

"TAMAM! Yaptık, doğru. Hepsi doğru. Tek yanlış bilgi onların 'masum insanlar' oldukları."

Piedra | DahMo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin