[18]

121 25 26
                                    

Haber açılmıştı, okumamla şaşkınlıkla kalıvermiştim. Çünkü haberde 20'li yaşlarda bir çocuğun ormanda ölü bulunduğunu söylüyordu ve bu Nayeon ile birlikte gördüğümüz Joonhee'nin boğazını sıktığı çocuktu.

"Nayeon o, değil mi o?" Dedim heyecanla ve bağırarak.

"İnanamıyorum, nasıl? Çok benziyor o herhalde."

"Bende inanamıyorum, ölmüş mü? Yazık ya." Diye devam ettim herkes şaşkınlıkla bakıyordu. O sırada ben haberin sesini açmıştım ve dinlemeye başlamıştık.

"21 yaşındaki Oh Sehun isimli gencin ormanda cesedi bulundu, bölgede yapılan araştırmalar sonucu maktülün başka bir yerde işkencelere maruz kalıp öldürüldükten sonra ormana atıldığı tespit edildi."

"İnanamıyorum gerçekten tüm oklar o kadını gösteriyor ya ben bir şey demiyorum artık!" Diye çıkıştı Momo, kimseden ses çıkmıyordu. Bir karar verip profesör hakkında bir şey yapmalıydık.

"Önce Jihyo ile konuşalım, bu olayı kesin anlatmalıyız, profesör de gözaltına alınır belki." Demişti Jeong

"Evet yarın buluşup anlatırız, her gün birlikteyiz zaten." Diye devam etmişti Nabong

Biraz daha konuştuktan sonra acıktığımızı farkedip yemek söylemiştik. Yemeğin gelmesiyle hep birlikte yedikten sonra da odalara dağılmıştık, yarın okul vardı. Odaya girdikten sonra Momoyla bizim konu hakkında konuşmaya karar verdim çünkü onun konuşacağı yoktu. En son düşüneceğine söylemişti. Üstlerimizi değiştikten sonra yanına gittim.

"Ee kalbimin sahibi, düşündün mü?"

"Ne- neyi?" Diye sordu, hah sanki bilmiyor.

"Neyi olacak aşkparem, düşüneceğim dedin." Hâlâ anlamsız anlamsız bakınca devam ettim. "Hani sen, kalp ben yanii." Kaş göz yaptığımı fark ettiğinde güldüğünü gördüm.

"Hmm belli oldu karın ağrın."

"Hadi ama ya söyle artık, kavuşuyor muyuz?" Dedim ve biraz bekledikten sonra konuşmaya başladı. Yüzü asıktı, umarım affettmiştir beni.

"Tamam seni affediyorum. Yani unutmaya çalışacağım."

"O zaman son kez özür diliyorum, peki artık sevgili olabiliriz değil mi?"

"Bilmem, öyle birden söyleyince."

"Oluruz oluruz. O zaman devam edebiliriz." Dedikten sonra onun yanağına bir öpücük kondurdum, ve devam ettim.

"Kalbim her attığında, daha çok seveceğim seni." Diyip elimi uzatmıştım.

"Vay, benim sözüm ha." Dedi ve sonra ben elimi sallayıp daha çok belirginleştirdim oda anlayıp elimi tuttu. Sonra serçe parmağımızı kenetledik, ardından mühürledik. Ve konuştu

"Kalbim her attığında, seni daha çok seveceğim Dahyun."

Kalbimi o denli hızlı attırıyordu ki, firlayacaktı yerinden.

"Söz verdik ve mühürledik. mühürlenen sözler sonsuza dek tutulmalıdır, tutulmazsa kötü şans getirir. Bunu birlikte bir kitapta okumuştuk, daha dün gibi hatırlıyorum." Dedim.

"Bende hatırlıyorum, kötü şansın bir şekilde bizi bulmasından korkmuştuk. Ama biz sözümüzü tutacağımıza göre kötü şanstan korkmamıza gerek yok."

"Evet yok, birlikte tutacağız sözümüzü. Hayatımıza giren ve girmeye çalışan kötü şansları da teker teker def edeceğiz." Bunları söylerken git gide yaklaşıyordum. Ve devam ettim.

Piedra | DahMo ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin