Yunho gözlerini açtığında gözleri Mingi'yi aradı bu onun için şaşırtıcıydı çünkü normalde kendisinin kaçtığı biriydi o ama şuan aklında bir tek acaba o iyi mi düşüncesi yer alıyordu. Yunho bir şekilde onun varlığına kendisini izlemesine uzaktan bakıp iç çekişlerine alışmıştı şaşırdığında,kızdığında verdiği tepkilere alışmıştı özellikle kıskançlığı tuttuğu anlara çok alışmıştı. Bu anlarda Mingi yanına gelir saçmalar sonra konuyu grupla ilgili konulara getirir bir şekilde Yunho'yu uzaklaştırırdı oradan.
Yunho yeni yeni fark ediyordu ki Mingi o hiç farkında bile olmadan Yunho'nun hayatında çoktan büyük bir alan kaplamıştı bu yüzden Yunho yatağından kalktı ve bütün koridoru dolaşarak Mingi'nin odasını buldu o odayı bulduğunda kendini konuşma yapmak için hazırladı ve yavaşça kapıyı açtı.
İçeri girdiğinde Mingi uyuyordu bu yüzden ses yapmamaya özen göstererek yanına yaklaştı ve yatağın yanındaki sandalyeye oturdu.
"Mingi iyiki şuan uyuyorsun çünkü şimdi gözlerini açıp neden buradasın desen diyecek hiçbir şeyim yok" dedi ve uzanıp Mingi'nin elini tuttu. Genç adamın eli buz gibiydi bu yüzden Yunho diğer elini de getirerek iki elinin arasında ısıtmaya çalıştı elini. Birini yaptıktan sonra diğerine geçip onu da ısıttı daha sonra orada daha fazla durmaması gerektiğine karar vererek gitmeye yeltendi ancak tam o kalkarken Mingi bileğini yakaladı "gitme yalnız bırakma beni" Yunho bu sözün kendisine söylenmediğini düşünsede gidemedi kaldı ve bir daha da gitmemeye karar verdi her kim bıraktıysa Yunho onun gibi olmayacaktı.
###
Wooyoung gözlerini açtığında etrafı inceledi önce, ne olduğunu kavraması biraz zaman aldı ve sonra hatırladı. Kaza yapmışlardı kaza yaparken San ona sarılmıştı , bu sayede onu korumuştu gelen darbelerden. Wooyoung bu sayede çok zarar görmemişti bu yüzden rahatça kalktı yatağından ve bir hemşire bulup San'ı sordu.
"Ameliyata alındı kendisi" cevabını aldığındaysa aceleci adımlarla oraya koştu ancak içeri giremiyordu bu yüzden bir kenara geçip oturdu ve istemeden göz yaşlarını akıtmaya başladı. Sanki yüreğine bir taş koymuşlar gibi hissediyordu ya da canından can almışlar gibi bir histi ya da ya da bilemiyordu işte tarifi zor hatta tarifi imkansız bir hisle sarıp sarmalanıyor ancak bu dışarıdan sadece göz yaşları ve sonrasında ona eşlik eden hıçkırıklar olarak görünüyordu.
Bir süre sonra doktor çıktığında Wooyoung ümitle baktı doktorun gözlerine ve "o nasıl?" Diye sordu. Doktor "iyi olacak" diyip gitti ama bu cevap onu rahatlatmamıştı, kendini rahatlatmak adına ameliyathanenin camına yaklaşıp bir elini cama yerleştirdi "Biliyor musun San? Bugüne kadar canımı çok yaktın bana çok korkunç anlar yaşattın ama en çok şuan canımı yakıyorsun, yokluğunun korkusu o beni mahvediyor çünkü San bunu ne sana ne kendime itiraf edemesem de ben seni çok seviyorum"
Bunları söylediğinde omzunda bir el hissedip geriye doğru baktı elin sahibi Yeosang'dı hemen yanında da Jongho duruyordu Yeosang zorla gülümsedi "Merak etme ona bir şey olmaz, sen sadece kendini harap etme sonra sana iyi bakmadık diye canımıza okumasın" dedi ve Wooyoung'u sandalyeye oturttu kendisi de hemen yanına oturdu ve sakinleştirmek adına eliyle sırtını sıvazlamaya başladı.
Jongho "siz bekleyin burada ben su alıp geleyim" diyip gitti, Yeosang ve Wooyoung yanlız kaldığında Wooyoung Yeosang'la konuşmaya karar verdi.
"Beni korumak istemişti"
"San böyledir,sana daha önce kötü davranmış olsa da asla tehlikede olmanı istemezdi"
"Ama orada bana sarılmasaydı beni korumasaydı belki de orada yatıyor olmayacaktı"
"Böyle düşünme emin ol şuan senin yerinde olmaktansa orada olmayı tercih eder"
"Bu haksızlık ama bana sormadı sorsa ben onun zarar görmemesini daha çok önemsediğini söylerdim"
"Seviyorsun onu çok belli" Wooyoung biraz elleriyle oynadı ve ardından başıyla onayladı.Onlar konuşurlarken Jongho ve peşinden de doktorlar geldi,Jongho onlara suları uzatırken doktorlar içeri girip San'ı çıkarttılar.
Wooyoung onu gördüğünde koşup elini tuttu ama hemşire "lütfen bırakın kendisini odaya aldığımızda görebilirsiniz,hastanız hayati tehlikeyi atlattı" dedi
Wooyoung San odaya alınır alınmaz izin alıp içeri girdi ve "San?" Dedi onun hâlâ uyuyor olmasını bekliyordu ama San "efendim?" Diye karşılık verdi.
"Beni çok korkuttun"
"Bir şey yapmadım"
"Neden bana sarıldın ki?"
"Bilmem refleks olarak düşünebilirsin"
"Tabi canım kesin öyledir"
Dedi ve gülerek yanına uzandı San'ın"Ne yapıyorsun Woo?"
"Uykum var ve başka yatacak yer yok"
"Tabi canım kesin öyledir"Dedi San,Wooyoung'u taklit ederek ama Wooyoung bunu umursamadı ve San'ın omzuna başını koyup gözlerini kapattı
### kazadan hemen sonra ###
Hongjoong elini Seonghwa'ya uzattı Hwa öleceğini düşünüyordu o yüzden bir an bile tereddüt etmedi o eli tutarken.
"Hongjoong ben hep seni sevdim" dedi zorlanarak da olsa. Hongjoong ona baktı ve "onunla öpüştüğünü gördüm ve hayatımda ilk kez bu kadar canım yandı Hwa" dedi. Hwa o an ona her şeyi anlatmaya karar verdi, ikisinin de canı yanıyordu ve yaşayacakları kesin bile değildi en azından her şeyi düzeltmeliydi.
"Mecbur kaldım Hongjoong" diye başlayarak her şeyi baştan sonra anlattı ona ve zorlanarak da olsa ona yaklaştı ve dudağına bir öpücük kondurdu "Bu dudaklar yalnızca sana ait sevgilim" dedi, Hongjoong gülümsedi "sen yalnızca bana aitsin sevgilim" dedi.
"Evet biz yalnızca birbirimize aitiz"
Ve ikisinin de gözleri kapandı###
İki aşık hastane odasında karşılıklı yataklarda açtılar gözlerini Hongjoong doğrudan Hwa'ya bakıyordu ama Hwa kaçırdı gözlerini o an her şeyi söylemişti evet ama yaşıyordu ve bundan sonra ne olacağını kestiremiyordu.
"Bana öyle bakma"
"Nasıl bakmıyım sevgilim" dedi Hongjoong son kelimeyi bastırarak
"Aşkla, özlemle, her an üstüme atlayacakmışsın gibi, bakma işte Hong"
"Bana diyorsun ama sen de öyle bakıyorsun Hwa"
"Özledim çünkü seni ama korkuyorum çok korkuyorum"
"Korkma her şey geçecek"Onlar konuşurken odaya Jongho girdi ve "sonunda aşıklar barışmış" dedi ve "Şimdi size güzel bir haberim var Jun'dan kurtuldunuz" diyerek kendini kenardaki sandalyeye bıraktı iki aşık merakla Jongho'ya bakıyor ve devam etmesini bekliyorlardı.
"Tamam öyle bakmayın söylüyorum" dedi ama beklemeye devam etti Hwa sabırsızlandığından yastığını alıp Jongho'ya fırlattı "söyle lan işte"
"Tamam ya bi heyecan yaptırmadınız"
"Başlatma heyecanına" diyerek Hongjoong da tepkisini göstermiş oldu."Çok sıkıcısınız ama neyse babamı araya soktum onun bağlantılarıyla bizim Ceo'nun açığını bulduk ve tehdit ederek Jun'u yurt dışına gönderttik" iki aşık bu sözler üzerine rahatladıklarını hissettiler Jongho'ya teşekkür etmeyi de unutmadılar tabii
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hate~Woosan~
FanfictionAşk mı nefret mi bilemiyordu Wooyoung o kadar kafası karışmıştı ki... bu noktaya nasıl gelmişlerdi ? bu adam gözlerine böylesine bakarken yanlızca işi için rol mü yapıyordu? böyle düşünmek istemiyordu kendisini inandırmıştı bu adam ona aşık olmuştu...