~1 hafta sonra~
Wooyoung annesinin yemek yapmakla uğraşmasını umursamadan dizine yattı her zamanki gibi şımarıyor ve neşeyle gülüyordu.
Babası onları gördüğünde gülümseyerek yanlarına geldi "eşek sıpası bir hafta oldu hâlâ gitmedi" annesi elini oğluna değdirmeden ona sarıldı. "Karışma oğluma tatil vermişler işte zaten yarın gidecek değil mi Wooyoung?" Wooyoung iç çekti kesinlikle geri gitmek istemiyordu anne ve babasının yanında oldukça mutluydu ama hayalleri için gitmesi gerekiyordu bu yüzden başını olumlu anlamda salladı.
"Merak etme babacım başına kalmayacağım"
"Merak etmiyorum San oğlum alacakmış seni" Wooyoung bu sözle şaşkınlıkla kalktı annesinin dizinden
"Baba ne diyorsun? Ne zamandan beri o senin oğlun oluyor? Söylesene, hem neden beni o alıyormuş?"O bu sözleri söylerken San çoktan gelmiş bahçe kapısında durmuştu, Wooyoung'un anne ve babası onu fark ettiğinde eğilerek onlara selam verdi.
"Annecim, babacım izninizle Wooyoung'u almaya geldim" dediğinde Wooyoung gözlerini kocaman açtı ne olduğunu sorguluyordu ama anne ve babası onu hiç yadırgamamışlardı bile hatta kendi çocukları gibi davranıyorlardı.
San geçip annenin yanına oturdu ve "yardım edeyim annecim" diyerek ona yardım etmeye başladı, bu olanlar Wooyoung'a şaka gibi geliyordu ama tamamen gerçekti
"Baba bir şey söylesene o neden burada?"
"Dedim ya seni alacak diye,tatil dönüşü yurda seni almadan gitmek istememiş" babası çok normalmiş gibi bunları söyledikten sonra eve girdi.Wooyoung kimsenin kendisini takmadığını kabullenip yeniden annesinin dizindeki yerini buldu daha sonra sohbet ederek beraber yemek hazırlayıp yediler.
Nihayet gitme vakti geldiğinde San ve Wooyoung yan yana durarak selam verdiler ve ellerinde valizlerle yürümeye başladılar.
Wooyoung sonunda anne ve babası olmadan onunla konuşabileceği için memnundu çünkü anne babasına karşı rol yapmak canını çok sıkıyordu.
"Neden evime geldin?"
"Seninle beraber gideriz diye düşündüm"
"Tamam bunu boşverdim neden anne ve babama anne,baba diyorsun?"
"Çünkü bana kendi oğullarıymışım gibi davranıyorlar"Wooyoung bir adım uzaklaştı ve ciddi olup olmadığını anlamak için dikkatle yüzüne baktı ve San oldukça ciddi görünüyordu.
"Onlara karşı rol yapmıyorum Wooyoung"
"Aman ne güzel oğullarının canına oku sonra da onların ikinci oğulları ol" Wooyoung ebeveynlerini kıskanmıştı,San bunu anladığı için gülmeye başladı."Gülme sana gıcık oluyorum"
"Ve gıcık olduğunda tatlı oluyorsun"
"Seninle benim bu şekilde konuşucak kadar samimi bir ilişkimiz yok" dedi ve başını çevirerek hızla yürümeye başladı Wooyoung, bunu sırf yüzü kızardığı için yapmıştı.San da adımlarını hızlandırarak ona yetişti ve bileğinden yakalayarak durdurdu "ama olmaması için sebep de yok"
"Bana yaptıklarını hatırlamıyor musun?"
"Wooyoung biliyorum sana çok yanlış yaptım ama yeni bir başlangıç teklif ediyorum"
"Red edildi"
"O zaman sen kabul edene kadar tependeyim"
"Buna imkan yok ama keyfin bilir"Wooyoung her ne kadar onun bu teklifini reddetmiş olsa da onunla iyi anlaşmayı çok istiyordu ve bu hallerini çok sevmişti içinden "San,umarım hep böyle kalırsın" diye geçirdi
###
Yurtta herkes salonda toplanıp yuvarlak oluşturmuşlardı hepsinin canı sıkıldığından beraber ruh çağırmaya karar vermişlerdi.
Yeosang hemen yanında oturan Jongho'nun koluna sarıldı ve "ruh gelirse beni koru tamam mı? Sen çok güçlüsün" dedi,Bu iltifat Jongho'nun çok hoşuna gittiğinden başını olumlu anlamda salladı.
Mingi yanında oturan Yunho'ya baktı yıllardır platonik olduğu kişiydi o ve bu ruh çağırma fikrini ortaya katan da oydu Mingi bunu yapmaktan memnun değildi ama onu sevdiği için bir şey de diyemiyordu bu yüzden grup üyesi ve arkadaş olmalarına dayanarak başını omzuna koydu ve "Bu uykumu getirdi" diye söylendi.
Hongjoong, Seonghwa'ya baktı o tam bir haftadır Jun'la çıkıyordu ve hiç Hongjoong'la konuşmamıştı, bu yüzden kızgındı ona ama çok da özlemişti de.ona sarılmayı ve kokusunu çok özlemişti bu yüzden de bakışlarını çekemiyordu. Seonghwa da ona baktı o da onu özlemişti ama yapacak bir şeyi yoktu mecbur kalmıştı bir kere bu yüzden uzun süre bakamadı o gözlere baksa belki ağlardı ve her şeyi itiraf ederdi ama öyle olması iyi olur muydu ki onlar için?
Wooyoung ve San birbirlerine baktılar herkesi inceleyip en son birbirlerine dönmüşlerdi San fisıldayadarak "yeni başlangıç için güzel bir ruh çağırmadan daha iyisi yoktur" dedi. Wooyoung istemeden buna güldü ve San'ın koluna acıtmayacak şekilde vurdu "burada ruh çağırıyoruz güldürme beni"
"O zaman kabul et"
"Avucunu yalarsın"Wooyoung önünde döndü ve "ey ruh geldiysen bir işaret ver" dedi tam o anda iki pencere de aynı anda açılıp kapanınca yerlerinden sıçradılar ve birbirlerine sarıldılar. San kendisine sarılan Wooyoung'a gülümseyerek baktı ve onu içtenlikle kucakladı sarılmak için bahanesi varken zaten neden sarılmasındı ki.
Wooyoung,San'a sarıldığını fark ettiğinde hızla geri çekildi ve "Bu kadar yeter ben odama gidiyorum" dedi aslında San'dan kaçmak istemişti ama San "Bende artık uyusam iyi olucak" dedi ve onun peşine takıldı
Odaya girdiklerinde Wooyoung her zaman ki gibi banyoda üstünü değiştirdi ve çıkıp direkt yatağına geçti.
"Neden burada giyinmiyorsun? İkimizde erkeğiz"
"San unuttun herhalde ben gayim"
"Ama ben değilim yani sorun yok"
"Böyle rahatım"Wooyoung bunu diyip direkt arkasını dönüp yattı nedense San'ın "Bende gayim" demesini beklemişti ama o tam tersini söylemişti
Geriye kalan altı kişi birbirlerine baktılar ne yapacaklarını pek bilememiş gibilerdi, ilk harekete geçen Hongjoong oldu ,Seonghw'yı işaret ederek "ben de kalkayım şunun yüzünü görmek sıktı" dedi ve odasına geçti Seonghwa da sessizce odasına çekildi.
Yeosang "ben Hongjoong'a bakayım" diyerek peşinden gitti Jongho da "e bende gidiyim bari" dedi ve odasına çekildi son olarak Yunho ve Mingi kalmıştı ikisi de bir şey demeden oturmaya devam ettiler.
Bir süre sonra Yunho sessizlikten rahatsız olduğu için "sana bir şey sormam gerek" diyerek sessizliği bozdu, Mingi gerilmişti ama bozuntuya vermemeye çalıştı "sor tabiiki" Yunho hiç beklemeden aniden sorusunu sordu
"Neden sürekli beni izliyorsun?" Mingi istemsizce yutkundu bu soru onu gafil avlamıştı çünkü o ana kadar hiç fark edildiğini düşünmemişti, hep gizliden izliyordu, yani en azından o öyle zannediyordu."Se-sen bu-bunu da nereden çıkardın?"
"Kekeliyorsun. demek ki yanılmamışım, sahiden beni izliyormuşsun ama neden?"
"Çünkü" Mingi o an söyleyebilecek bir bahane düşündü ama bahanesi yoktu "çünkü ben grubumuz kurulduğundan beri senden hoşlanıyorum, sana açılmaya hiç cesaretim olmadı bu yüzden hep platonik takıldım" Yunho iç çekti "Belki bunu daha önce bilsem bir şeyler değişirdi"
"Ne demek istiyorsun?"
"Ben kendimi bu gruba ait hissedemediğimden sözleşmemi iptal ettirdim"
"Yani sen?"
"Evet ben gruptan ayrıldım bugün sizinle olan son günümdü, size veda etmek için sizi buraya toplamıştım ama duramadılar"
"Ne zaman gidiyorsun peki?"
"Hemen şimdi"~bölüm sonu~
Yunho hayırdır yavrum nereye gidyon? diyenler el kaldırsın
WooSan çok tatlı olmadılar mı? Gerçi bir hafta da bu kadar değişim normal mi? Düşünün bakalım
Neyse aşkla görüşmek üzere Öpüldünüz ♡

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hate~Woosan~
Hayran KurguAşk mı nefret mi bilemiyordu Wooyoung o kadar kafası karışmıştı ki... bu noktaya nasıl gelmişlerdi ? bu adam gözlerine böylesine bakarken yanlızca işi için rol mü yapıyordu? böyle düşünmek istemiyordu kendisini inandırmıştı bu adam ona aşık olmuştu...