The End'

993 57 23
                                    

"Teşekkür ederim..."

"Ne için?" -Five

"Genel olarak. Yani yaşadığımız güzel anlar oldu. Eğlendiğim, ağladığım, öfkelendiğim... Güzel zamanlar geçirdik. Herşey için teşekkür ederim Five."

"Neden veda konuşması yapıyorsun?"

"Çünkü veda konuşması... Komisyona döndüğümüzde ayrılacağım. Yani bu son görevim."

Sessiz kaldı... Sanki söylemek istediği çok şey varmış gibiydi ama sessizliğinden anlamamı bekliyordu. Sessizlikle bana karşılığını verdiğinde gözlerinden anlamaya çalıştım içinde kopan fırtınaları. Hani derler ya, 'gözler kalbin aynasıdır' diye...

Ayağa kalkıp gezinmeye başladım. Kollarımı yasladım trabzana. Her ne kadar soğukluk kollarımı üşütse de şuan olduğum anın önüne geçemiyordu.

Denizi seyrediyordum. -karanlıkta hiç birşey görünmese de- Dolunaya baktığımda duygusal çöküşüm ilerlemiş gibi hissettim. Bi süre dalgaların gemiye çarpma sesi doldurdu kulaklarımı.
Yaklaşan ayak seslerinden anladım yanıma geldiğini.

Omuzlarıma örtünen ceket ile bir kaç saniye gözlerim onu buldu. Gözlerinde ki derinlik benim için fazlaydı. Anlam dolu bakarken ben bakışlarının altında eziliyormuş gibi hissediyordum. Acı çekiyordum... onun gözleri bu kadar soğuk ve bir o kadarda duygu içerdiğinden.

Oda benim gibi kollarını koydu ve dolunayı izlemeye başladı. 'Ne kadar güzel değil mi Five?
Keşke kafamı omuzuna yaslayabilseydim...' diye geçirdim içimden. Bu an bunu gerektiriyordu. Onun şefkatine ihtiyacım vardı. Saçlarımı okşamasına, bana güzel ve samimi hitaplar kullanmasına ihtiyacım vardı. Bir çift kol bana sarılsa hiç de fena olmazdı...

Sessizce öyle dediğinde şaşkınlık yüz ifademi ele geçirmişti. Duygularımı saklamayı çok beceremiyordum. Dediğini tekrar düşündüm. Kulaklarımda yankılandı fısıldayarak söylediği şey...

"Gitme..."

Bu seferde ben sessiz kaldım. Anlamasını istedim giderken bile onun için kalmak istediğimi.

"Görevin bitmemesini istedim, seninle daha fazla vakit geçirebilmek için. O kişinin babam olduğuna şükür ettim, işimizi uzattığı için... Ben seninle ortak olmaya içten içe seviniyordum. Ama iş ortağı değil kader ortağı olalım istedim."

Şaşkınlıkla göz kapaklarım gelen itirafla açılmıştı. Gözlerimiz kenetlendi sonsuzluğu görüyormuşuz gibi. Aralanan dudaklarımdan giren hava dudaklarımı kuruttuğu için kısa süre içinde dilimi gezdirip ıslattım. Ama gözlerimiz hâlâ ayrılmamıştı.

Parmağım yumuşak bi yüzeye dokunduğunda irkilerek hafif geri çektim elimi.

O sırada aklıma gelen şarkı ile sakin bi şekilde gülümsedim önüme dönüp.

Hafif mırıldandım şarkıyı ve kafasını yana eğip beni dinlemeye başladı.

(Ritmiyle okuyun şarkıyı aklınızda canlandırın)

"Değmesin ellerimiz.
Buluşmasın bu gözler.
Yine erir gideriz.
Unutulur yeminler...
Biz hiç beceremedik, sevmeyi de terketmeyi de.
Aşk kokan dudakların karşısında direnmeyi de."

Bunları derken onun da katı, nasırlaşmış yüreği yumuşamıştı. Önüne geçmeye çalıştı ama yapamadı, kendisini tutamadı; gözlerinin dolduğunu ve yanağından kayan yaşların Arabistan sıcağıyla yanan kızgın göğsüne bir pınar sızıntısı kadar serin, ürpertici döküldüğünü duydu.

Yavaşca yaklaştığında kalbimin sesinin dışarıdan duyulmasından korktum. Gözlerimi kapatıp nefesimi tuttum en hırçın dalgaların arasında kalmışım gibi...

Dudaklarım onun sıcaklığıyla buluşsun diye bekledim.
Sevgiye hasret dudaklarım değecek miydi o güzel, yumuşak, cennetten lütuf olarak inmiş dudaklarına?..

Sıcak yüzey dudaklarıma bastırıldığında hafifçe hareket ettirmeye başladım. Sağ elini yanağıma diğer elini belime koyduğunda beni kendine yaklaştırıp vücutlarımızın birbirine yaslanmasına izin verdim.

İlk öpüştüğüm çocuk tabi2 sayko bir seri katil olacaktı. ~Wednesday

Yukarıdan dudaklarımızın arasına sızan damla duraklamama neden olmuştu. Sahi, onu bir anda bu kadar duygusal yapan neydi?

Dudaklarımız birbirine uyumlu şekilde, kibarca hareket ederken kollarımı ona doladım.
Narinlikle başlayan öpücüğümüz hızlı bi hâl alırken açlıkla öpüşüyorduk. Ensesinde ki saçları çekiştirirken belimdeki eliyle beni kendine daha çok bastırıyordu.

Nefeslerimiz kesildiği için ayrıldığımız da gözlerimiz geç kalmadan tekrar buluştu.
Dolunay ışığı yüzünün yarısını aydınlatırken gözlerinden dolup taşmış duygularla başbaşa kaldım. Biraz sakinleştikten sonra kalp atışlarımın maraton koşmuş gibi hızlı attığını hissettim.
Dayanamayınca kızarmış dudaklarımızı tekrar kuvuşturduğumda gecenin nereye gittiğini biliyorduk. Ellerimiz birbirimizin vücudunda dolaşıyordu.

Kalbim artık onu kabullendiğinde sorunlarımızı aşmak için çok zamanımız vardı. Onu seviyordum. Onun beni sevdiğini biliyordum. Peki ya neyi bekliyorduk, aramızda ki engelleri kaldırabilirdik. Ve öylede yapacaktık...

Dudaklarımızı ayırıp sıkıca sarıldım hiç bırakmayacağımı hissettirmeye çalışarak.

"Seni seviyorum Five."

"Duygularımızın karışılıklı olmasına sevindim."

The End...

'''

Ya hevesle başlayıp kısa sürede bitirdiğim ilk hikaye oldu ✨
Son söz fark ettiyseniz ilk bölümün sonunda ki diyaloga gönderme 🤗🔥🌹🥵🍋

Çok güzel yazmışım maslh 👉🩸👃👌

Özel bölüm gelcek tabi2 çünkü o gece neler yaşandığını bilemedik ehehe 😏

Aslinda bi okur askomun yuzunden finali degistirip fice devam etcektim amma velakin yazmaya vaktim olmadi 😶😿

Partner/Five Hargreeves Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin