1.1

669 47 27
                                        

Herkes uyumuştu ve ev hiç olmadığı kadar sessizdi. Oldukça dikkatli ve sessiz olmalıydım. Bir kişi bile uyandığı an bütün plan suya düşerdi. Hala bunu yapmak istediğimden emin değildim ama planı uygulamaya başlamıştım. Bu gece bu evden def olup gidecek, yeni sayılan hayatıma tekrar temiz bir sayfa açacaktım. Bu gizemin içinden kurtulacak ve ileride ne hatırlarsam hatırlayayım geri dönmeyecektim.

Sırt çantamı son kez kontrol ettim ve gerekli her şeyi aldığımdan emin oldum. Ses çıkarmamak için ayakkabılarımı giymemiş elime almıştım. Bu nedenle tek elimle kapıyı sessizce açmakta oldukça zorlanmıştım. Odamdan çıkarken karşıdaki odanın kapısının aralık olduğunu fark ettim.

Bir yanım içeri girip Justin'i son olarak görmemi söylerken diğer yanım bunun bana hiçbir şey kazandırmayacağını söylüyordu.

Kafamdaki düşünce karmaşasını umursamayarak odanın içine girdim.

Justin yüzüstü yatmış ve pikeyi beline kadar örtmüştü. Masum bir çocuk gibiydi.

İçimden onu öpüp uyandırmak ve olacaklar için özür dilemek geldi. Bunu hak ediyordu ama ben onu öyle üzgün gördükten sonra arkamı dönüp gidemezdim. Muhtemelen o da gitmeme izin vermezdi.

Arkamda hiçbir mektup veya iz bırakmadan gitmek pek adil değildi. Bir anlığına ben gittikten sonra olacakları düşündüm. Justin'in ne tepki vereceğini bilemiyordum. Âşık olan bir erkek böyle bir durumda herhalde etrafı kırıp dökerdi. Sonra beni bulmaya çalışırdı. Biraz çaba gösterdikten sonra vazgeçerdi.

Olacakları senaryolarken başucunda duran telefonun ekranı yanıp söndü ve ardından titreyerek bir melodi çıkardı.

Justin uyanacak gibi olduğunda hızla odadan çıktım. Merdivenleri de aynı hızla inerek kapıya geldim. Artık buradan gitmeli ve kimseye işkence etmemeliydim.

Kapıyı açtım ve çıplak ayaklarıma aldırmadan dışarı çıkıp ardımdan kapıyı kapattım. Soğuk beton ile ayaklarım temas ederken elimdeki ayakkabıları yere bıraktım. Hızla ayakkabıları giyerken evden bir ışık açıldığını gördüm.

Buradan hemen tüymezsem bütün plan alt üst olacaktı. Bu durumda ne yapardım bilmiyordum. Hala eğer kalırsam her şey düzelebilir, diye bir düşüncem vardı. Ama bunun garantisi yoktu. Şu an için gitmek en iyi seçenek gibi gözüküyordu.

Evin bahçesinden çıkıp caddeye doğru koşmaya başladım. Saat gece 4'tü ve benim bir taksiye ihtiyacım vardı. Belki de evime gidip arabamı almalıydım ama bu bana iyi şeyler hatırlatmıyordu.

Sonunda caddeye vardığımda sırtımı kamburlaştırıp ellerimi dizlerime koydum. Bir süre soluklandıktan sonra kendime gelebilmiştim. Şimdi sıra taksi bulmaya gelmişti. Aslında otostop çekerek şansımı deneyebilirdim. Eğer canıma susamış olsam bunu kesinlikle yapardım ama tecavüze uğramak ya da böbreğimi kaptırmak istemiyordum. Tek çare bir taksi beklemekti.

Kaldırımın kenarına oturdum ve beklemeye başladım. Bugün şansım yerinde olmalıydı ki en çok ihtiyacım olan şey de bolca şanstı. Bir taksi geliyordu.

Ayağa kalktım ve durması için işaret ettim ama ne yazık ki durmadı. Doluydu. Bu demek oluyordu ki şans benimle değildi. Sadece erken sevinmiştim.

Yerime tekrar oturdum ve yaklaşık 15 dakika bekledim. Yoldan araba bile zor geçiyordu. Sonunda caddenin başında bir arabanın farları belirdi. Başta söylediğim sözleri geri alıyordum çünkü otostop çekmekten başka şansım kalmamıştı.

Elimle durmasını işaret ettiğimde tam yanımda durdu. Arabanın camı açıldı ve kumral, tahminen benim yaşlarımda bir adam gözüktü.

"İyi geceler, yolunuzu mu kaybettiniz?" diye sordu sakin bir sesle.

"Hayır. Taksi bekliyorum ama buradan araba bile geçmedi. Sizin dışınızda." İçimden adamın iyi biri olması için dua ediyordum.

"İsterseniz gideceğiniz yere kadar götüreyim." Açıkçası adamda katil tipi yoktu.

"Havaalanına gidecektim ama..." Sözümü kesti.

"Bende oraya gidiyorum. Bırakayım sizi." dedi.

Kapıyı açıp çekingen bir şekilde arabaya bindim.

"Bu arada adınız nedir?" diye sorduğunda derin nefes aldım.

"Melissa. Sizin?" Bir süre yüzüme baktı ve gülümseyerek konuştu.

"Dean."

Change Time  ||  Justin BieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin