0.5

627 35 27
                                        

Duyduğum sadece kesik kesik gelen nefes sesleriydi. Bir telefon sapığıdır diye düşündüm.

"Eğer konuşmayacaksan beni rahatsız etme!" Tam telefonu kapatacaktım ki kalın bir erkek sesi işittim.

"Konuşmayacaksan çekil şuradan. Saatlerce seni bekleyemeyiz!" Ses derinden geliyordu. Yani bunları söyleyen kişi bana telefon eden kişi değildi.

"Sen kimsin bilmiyorum ama konuşmayacaksan daha fazla beklemeyeceğim." Dedim ve bu sefer hiç beklemeden telefonu kapattım. Tam bir zaman kaybı!

Tekrar televizyona odaklandığımda daha fazla sıkıldığımı fark ettim. Sinirle televizyonu kapattım. Öylece oturup yapacak bir şeyler düşünmeye başladım. Kısa süre sonunda aklıma gelen fikirle hızla ayağa kalktım ve üst kata çıkıp odama girdim.

Tek başıma dışarı çıkıp şehri keşfedecektim. Hafızamı kaybettiğime göre belki bazı şeyleri de hatırlamama da yardımcı olurdu.

Hızla üstümdekileri çıkardım ve dolaptan zar zor bulduğum siyah bir pantolon ve üstüne beyaz bir t-shirt giydim. Hava soğuk olduğu için bere de taktım ve alt kata indim. Botlarımı ve deri ceketimi de giydikten sonra evden çıktım ve kapıyı kilitledim.

Ara sokaklardan çıkmak için tahminimce caddeye yürümeye başladım. Bu sırada güneş batmak üzereydi. Keşke biraz daha önce dışarı çıksaydım diye düşündüm.  Doğruyu söylemek gerekirse biraz ürkmüştüm. Şansıma hala sokaklar doluydu.

Kendimden emin adımlarla olmasa da hızlı adımlarla yürüyordum. Karşıda bir kafe görünce duraksadım ve sıcak çikolata almaya karar verdim. İçeri girdiğimde ise yanıma para almadığımı fark ettim. Kendimi bunun için tebrik ederek kafeden ayrıldım.

Sahile yaklaştığımı fark edince karşıdan karşıya geçip denizin olduğu tarafa ilerledim. Üşümeme aldırmadan yere oturdum ve kimsenin kötü bakışlarını umursamadan manzarayı seyretmeye başladım. Bir yandan da bir şeyler hatırlamaya çalışıyordum. Acaba daha önce buraya gelmiş miydim?

Düşüncelerim bir sesle yine bölündüğünde telefonum çalıyordu. Cebimden telefonu çıkarıp kimin aradığına baktığımda ise Kristen olduğunu gördüm. Şuan onunla bir kelime bile konuşmak istemiyordum. Gerçekten kalbimi kırmıştı. 'Reddet' yazısına dokundum ve telefonu cebime koydum. Huzursuzca yerimde kıpırdandım ve daha çok üşüdüğümü fark ederek yerimden kalktım.

Sokaklarda yürümeye devam ederken saati merak ettim ve baya bir zaman geçirdiğimi ve saatin 9 olduğunu gördüm. Bence artık eve dönme zamanıydı. Bu gezi bana hiçbir şey hatırlatmamıştı ve ben korkmaya başlamıştım. Şuan gerçekten hayatı yeni öğrenmeye başlayan küçük bir çocuk gibiydim.

Düşüncelerim yüzünden dikkatsiz bir şekilde yürürken havanın iyice karardığını fark ettim. Sokak o kadar ıssız ve karanlık olmuştu ki karşı kaldırımı bile göremiyordum.

 Eve gitmek için alt sokağa indiğimde yine dikkatsizliğimin ve karanlığın sonucu olarak yere düşüp adeta yerle öpüştüm. Sinirle ayağa kalkmaya çalışırken bu seferde lanet topuğumun takılmasıyla popomun üstüne sert bir şekilde oturdum. Sonunda ayağa kalkmayı başardığımda önümden geçen siyahlı adamla irkildim.

Korkmaya başlamıştım. Nerede olduğumu hala çözememiş olmak beni daha da ürkütüyordu.  Tanrım, neredeyim ben?

Adam geçip gittiğinde bende belki doğru tarafa gidiyorumdur umuduyla o tarafa ilerledim. Kendimi ve yolumu kaybetmiş bir şekilde yürürken tahminimce bir barın önünden geçtim. Barın önünden geçeli daha bir dakika bile olmamıştı ki buranın bana tanıdık geldiğini fark etmiştim. Şuan bir şeyler hatırlamak için her şeyi yapabilirdim.

Change Time  ||  Justin BieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin