Bölüm 20 "İstanbul'a Yolcukluk"

471 32 2
                                    


Geçtiğimiz çarşamba bir engel çıkmazsa yayınlayacağımı söylemiştim ama çıktı, sınav sözlü derken çalışmaktan artık kafamı toparlayamıyordum.
Bunun için kusura bakmayın lütfen ve bölümün tadını çıkarın.

__________________________

Annesinin elini bıraktığından kaybolan bir çocuktan daha çok korkuyordum.
Prenses elbisesini giyerek sihirli değneğiyle hayalinde sihir yapan bir kız çocuğundan daha mutluydum.
Çöp tenekesini karıştıran ve bir yandan köpek var mı diye etrafı kolaçan eden kediden daha tedirgindim.
Annesini ona istediği oyuncağı almadığında o çocuktan daha fazla ağlayasım vardı.
Aşırı komik olan bir olaya gülenlerden daha çok kahkaha atasım vardı.

Venüs'ün dünyaya olan uzaklığından daha uzak, Neptün'ün yakınlığından daha yakın, Satürn'ün ortada kalmışlığından daha fazla arada kalmıştım.

Evet, aradaydım, sıkışmıştım, duygularımla aklımın girdiği savaştan ben malup gelmiştim. Yenik düşmüştüm, ilerleyemiyordum ne ileri ne geri.

Koca bir boşluğun ortasındaydım. Çağan'ın yanındaydım ama hiç huzurlu değildim, olamıyordum.

Bu gece hiç olacağını düşünmediğim şeyler gerçekleşmişti. Belkide bir daha hiç duyamayacağım şeyler söylemişti Çağan. Duyabilirdim belki ama bir daha asla bu duyguları yaşatamazdı, imkansızdı.

Bu duyguları bir daha yaşayamamaktan korkuyordum, Çağan'ın hiçbir şey olmamış gibi yanımda rahtça uyuması yağmur öncesi sessizlik gibi geliyordu. Tabi sonra birde yağmurdan kaçarken doluya tutulurdum.

Düşünceler her zaman ki gibi beynimi kemirmeye devam ederken ofladım.
Yatağın bir ucunda düşünceler içinde uyuyamayan ben, diğer ucunda çoktan uykuya dalmış ve belkide ikinci rüyasını görüyordu.

"Ses çıkarmayı kes ya da git" dediğinde neye uğradığımı şaşırmıştım. Neye şaşıracağımı şaşırmıştım ama neye sinirleneceğimi biliyordum, kesinlikle biliyordum.
Yataktan hızla kalktım ve sinirle konuştum.
"Sen ciddi misin?!" diye adeta odayı inletmiştim.

Çağan oflayarak yatakta oturur vaziyete geçti ve yorgun, uyukulu sesiyle konuştu.
"Evet" dediğinde bir an önce uyumak istediği her hareketinden belli oluyordu. Bu umursamaz ve bir şey olmamış gibi davranması beni deli etmişti.

"Hiçbir şey olmamış gibi davranman beni deli ediyor!" diye bağırdığımda yatağın kenarına vurmuştum. Adeta çıldırıyordum, ağlamamak için içime attığım duygu patlamasını yaşatıyordu bana.

Yarı uyur yarı uyanık bir şekilde başını kaşıdı ve yatağa geri uzandı.
"Öpmek istedim ve öptüm, olay bundan ibaret" diye mırıldandığında gözlerim yanmaya başlamıştı bile, beni resmen oyuna getirmişti. Ben nasıl kanmıştım? Nasıl?!

"Siz kızları gerçekten anlamıyorum.." diye belli belirsiz uyku halinde konuştuğunda yanımdaki yastığı elime aldım ve başına fırlattım.

"Anlamamana şaşırmadım zaten!" diye bağırdığımda göz yaşlarım çoktan dökülmeye başlamıştı, tam bir zavallıydım.

Çağan hızla yataktan kalktı ve yanımda sinirli adımlarla geldiğinde içimde korkunun tek bir kırıntısını bile hissetmiyordum. Asıl korkum zaten başıma gelmişti.

Çağan'ın birden saçıma yapışıp beni kapıya sürüklemesiyle şok olmuştum.
"Bırak! Bu kadar aşağıladığın yeter. Bırakta gitmeyi kendi isteğimle yapayım.." diyerek sesli sesli ağlamaya başladım.

"Senden nefret ediyorum, iğrenç bir insansın." derken hala sesli bir şekilde ağlıyordum. Çağan saçımı bıraktığında bağırmaya başladı.

Miras KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin