Bölüm 7 "Anlaşma"

608 39 0
                                    

Sınavlarım olduğu için gecikti kusura bakmayın hala vermem gereken bir sürü ödev var ve ben yazmaya çalışıyorum sizde oy ve yorumlarınızı çok görmezseniz sevinirim.

Bu bölümde Çağan'ın Eliz ile neden nişanlı gibi gözüktüğünü anlayacağız.

İyi okumalar.

__________________________

Hayatın zorluğu..

Yoldan geçen herhangi bir insan bile hayatın zorluğundan bahsetmez mi?
Herkes için hayatın farklı zorlukları vardır.

Bazısı için hayatın zorluğu bir kavanoz kapağını açamamaktan ibaretken bazıları içinse hayatta olmayacak dedikleri zor anlardır.

Acaba hayat mı zor olan, yoksa insanlar mı hayatı zorlaştıran?

Diüşünceler beynimde dönerken kendi sorduğum soruyu yine kendim cevapladım.

Aslında zor olan hayat değildi, hayatı zor yapan insanlardı. Hayat kendi kendine zor olabilir miydi? Olamazdı.
Onu zorlaştıran bir güç olması gerekiyordu ki bu da insanlardı. Aksi takdirde fizik kurallarına uymazsdı.

Sağ elimi yavaşça sızlayan başıma getirdiğimde elime gelen sıcak sıvıyla birlikte gelen acı ufak çığlık atmama sebep oldu ve elimi korkuyla geri çektim. İşaret ve orta parmağımdaki kırmızılıktan başımın kanadığını anladım.

Ellerimi yere bastırıp yerden güç alarak ayağa kalktım. Kalkmamla birlikte sendelemem bir oldu, neyse ki merdivenin korkuluğuna son anda tutunmayı başarabilmiştim.

Başım hafifçe dönmeye devam ederken merdivenleri tek tek çıkmaya başladım. Hazırlanmam gerekiyordu. Beni itip kafamı merdivene çarpmama sebep olduğunda çok şaşırmamıştım, daha çok gururum incinmişti. Ben böyle bir şeyi hiç yaşamamıştım ve belkide fiziksel acıdan çok duygusal acı daha büyük olmuştu.

Odama ulaştığımda kızların ve çocukların hala evde olmadıkları aklıma geldi ama muhtemelen onlarda şuan zorla iş yapıyorlardır diye düşünerek dolabın kapağını açtım.

Başımdaki ağrı hala devam ederken dolabın içindeki kıyafetler gözlerimin irileşmesine sebep oldu. Burada çok fazla kıyafet vardı. Bunları ne zaman aldıklarını düşünerek, elime daha dolabı ilk açtığımda gözüme kestirdiğim beyaz elbiseyi aldım. O kadar güzeldi ki..

Ama bu olur muydu? İyi deken ne kasdetmişti? Spor mu? Şık mı?

Onunla tek kelime konuşmamam gerektiğini bilsemde, bunun çocukluktan başka bir şey olamayacağını biliyordum çünkü o benim neyimdi? Ya da ben onun neyiydim? O benim için beni kaçıran biriydi ve bende onu için kaçırdığı kızdım.

Başımın dönmesi hala devam ederken odadan dışarı çıktım ve koridorun sonundaki odanın kapısının önüne gelip kapıyı çaldım.

Kapı açıldığında elimle başımı ovarak yere bakmaya devam ettim. Konuşmam için yüzüne bakmam gerekmiyordu çünkü kendime ne kadar yediremesemde yüzüne bakmaktan korkuyordum. Aslında tam olarak onun yanında olmaktan korkuyordum.

"Ne var?" Kaba sesini duymak bile beni kotkutmaya yeterken sessizce sorumu sordum.

"Spor mu? Şık mı?" Sorabileceğim en kısa şekilde sormaya çalışmıştım ama sanırım başarılı olamamıştım.

"O da ne demek?" Yüzüne bakmasam bile sert yüz hatlarının beni anlamaya çalışan ifadesi gözümün önünde canlandı ve bu bir anlık gülümsememe sebep olurken, neden gülümsediğimi anlayamayarak suratım eski halini aldı.

Miras KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin