Bölüm 13 "Yine O Cümle"

475 34 2
                                    

Her zaman ihtiyaç duyulan şeyler vardır, onlarsız olmazdır.
İhtiyaç olarak belirlenen şeyler kişiye ve yaşa göre değişir.

Beş yaşındaki bir çocuğun ihtiyacı ne olabilir di ki? Onun en büyük ihtiyacı bir anne ve bir baba değil midir?
Peki o çocuk on yaşına geldiğinde ne olabilir? On yaşına gelen bir çocuk için anne ve baba yetmeyebilir, onun yanında olacak arkadaşlara ihtiyacı olabilir. Ya yirmi yaşındaki birinin en büyük ihtiyacı nedir?
Aile?
Sevgili?
Arkadaş?
Hangisiydi?
Bunlardan herhangi birisidir belkide herhangi birileri.
Bende yirmi yaşındaydım, peki benim en büyük olmazsa olmazlarım neydi?
Hiç biri değildi. Benim olmazsa olmazım bendim, benim hayatımda sadece ben vardım.

Ama yine de ilk defa denecek kadar böyle yakın arkadaşlarım olmuştu. Arya ve İris, bana bu karmaşık hayatımda verilen hediye gibiydiler.
İlk defa bu kadar yakınlaştığım arkadaşlarım olmuştu. Bunun sebebi belkide hayatlarımızın, yaşadığımız zorlukların ve üzüntülerimizin aynı olmasındandı. Üçümüzde aynı kaderi paylaşıyorduk.

"Eliz?"

"Hı?.." dedim ve derin bir uykudan uyanmışcasına düşüncelerimin arasından çıkmıştım.
"Dalmışım, duyamadım ne dedin?" dedim ve İris'e baktım.

"Ayağın diyorum, hala acıyor mu?" derken bir yandan da bir kova kanımdan dolayı kırmızılaşmış suyu, bezi ve ayağımdan çıkarmış olduğu küçük cam parçalarını aldı ve ayağa kalktı.

"Daha iyi, teşekkürler." dedim ve gülümsedim.

"Ne düşünüyordun?" diye odanın diğer ucunda gözleri kapalı bir şekilde oturan Arya bağırdı.

"Gözlerini açabilirsin Arya, bitti." dedi İris ve göz devirmeyide unutmadı.

"Sardın mı?" diye tekrar bağırdı.

"Hayır sarmadım, şimdi senin gidip sargı bezi bulman gerekiyor." dedi İris ve bende rahatlamıştım. Rahatlamamın nedeni ayağımın sarılacağından dolayı değildi, Arya'nın bana sorduğu sorunun arada kaynamasıydı. Çünkü daha kendimi o kadar yakın hissetmiyordum, içimdekileri dökmeye korkuyordum. Bir kere dökmüştüm ve sonuçları kötü olmuştu, tekrar aynısını kaldırabilir miydim bilmiyordum o yüzden bende kalmaları en iyisiydi.

"Gözlerimi açmadan önümü göremem ki." dediğinde beni tekrar güldürebilmeyi başarmıştı Arya.

"Gerçekten mi? İnanamıyorum." diyerek şaşırmış taklidi yapan İris'ti.

"Neye inanamıyorsun, ne oldu, bensiz bir şey mi anlattı Eliz sana?" diye sitem edercesine sorular soran Arya'yla bir düşünce yine beynimi kurcalamaya başlamıştı bile.

"Gözlerini açmadan önünü görememene şaşırdım. Tuhaf doğrusu." diyerek güldü İris ve bende ona katıldım aklımdaki karmaşayı atmak istercesine.

"Gülün siz, gülün. Bende sizin açığınızı yakalarım bir gün." diye bağırdı Arya.

"Arya bağırmana gerek yok, ağzın değil gözlerin kapalı ve seni çok iyi duyabiliyoruz." dediğimde İris kıkırdamıştı. Arya'nın bu doğallığı ve saflığı çok tatlıydı.

"Kendimi kaptırmışım. Neyse İris Eliz'in ayaklarının önüne geç ve ben odadan çıkıp sargı bezi bulabileyim." dedi Arya.

"Hey. Benim ayaklarımdan korkunçmuş gibi bahsetme." diyerek yalandan kızdım.

"Tamam geçtim, hadi gözlerini aç ve git bul şu sargı bezini." diyerek İris benim önüme geçti.

Arya hiçbir şey demeden kalktı ve elini yüzünün yanına duvar gibi tuttu ve koşarak odadan çıktı.
İris tekrar bana döndüğünde konuştu.
"Bu kadar korkmasına inanamıyorum." dedi ve bende onu onayladım ama Arya'y dı bu, ondan her şey beklenirdi.

Miras KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin