Bölüm 24 "Kötü süpriz"

359 25 4
                                    


Merhabaa:))

Ben geldim, yanımda da yeni bölüm getirdim.

İyi okumalaar:)) :*

_______________________

Ne güzel günlerdi dersin, ne hoş zamanlardı...
Nasıl da mutluydum dersin, nasıl da sorunsuzdu herşey...
Sonra ne zaman dersin, ne zaman bu hâle geldim...
Düşünürsün içinden boşu boşuna, vakit kaybıdır aslında bilmezsin...
Yılların en ücra köşelerinde dolanırsın, ararsın başlangıcını, bulamazsın...
Ağlarsın, elindeki yokluğa ağlarsın, kaybolmuşluğuna ağlarsın, yalnızlığa ağlarsın, kendine ağlarsın...
Usulca fısıldar sana sessizlik, ben burdayım der, ben burdayım...

Çaresizlik çoktan içine çekmiştir seni, o sana değil sen ona hapsolmuşsundur...
Karanlık sana sağ tarafından gülümserken, sol tarafından yalnızlık cezbeder seni, sağını solunu karıştırır hâle gelirsin ve yine ağlarsın...

Hiçbir şey becerimiyorum deme, ağla. Sadece ağla, ağlamaktır belkide en iyi yaptığın...
Sağ ya da sol dinlemez göz yaşı akar gider, onun için önemli olan yuvalarından kurtulmaktır.
Sen ağlarsın, ben ağlarım, dünya ağlar,
Her şey göz yaşı olur, her yer yaş...

Acıyla birbirine bastırdığım göz kapaklarım bile dayanamaz hâle gelmişti, sızlıyordu. Acıdan dişlediğim dudaklarım hissizleşmişti, beni bu sandalyede tutan iplerdi, hâlbuki ne kadar da söylemiştim onlara, bacaklarımın üstünde duracak gücümün bile olmadığını.

"Elizciğin canı mı acıyormuş?" diyen adamın sinir bozucu ses tonu kulaklarımı delip geçmişti. Konuşacak gücümü bir kenara atarsak söylediği şeyi anlayacak kadar bile gücüm yoktu. Çağan'ın bana attığı bir yumruk bu kadar canımı yaktıysa Anıl'ı düşünmek düşüncelerimi sızlatmıştı.

"Bakalım çok uf olmuş mu?" diyerek yanıma yaklaşan adam sesindeki alayı gizlemekten hiç çekinmiyordu.

Sandalyenin önüne gelip diz çöktüğünde ne yaptığını anlamak istercesine kaşlarımı çatarak ona baktım. Elini kaldırıp üzerime doğru getirdiğinde kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı, kalbim korkuyla teklerken adam elini karnıma bastırdığında acıyla inledim. Boş odada yankı yapan inleyişim duvarlara çarpıp bana geri dönmüştü.
Dişlerimi acıyla birbirine bastırdığımda kırılacak zannetmiştim. Acı kırıntıları gözlerimde birikirken karşımdaki adam öylece gözümün içine bakıyordu.

İki elini elbisemin eteklerine yerleştirdiğinde korkudan titremeye başlamıştım. Elbiseyi giydiğime pişman olmuştum, beni pişman ettirmişlerdi. Önce Çağan şimdi bu adam.
Ellerim kollarım bağlı öylece sandalyenin üstünde, çaresizce yapacaklarını izliyordum.

Elbisemi yukarı doğru sıyırdığında kilotuma kadar çıkarmıştı.

"Yapma..." diye yalvarırcasına konuştuğumda ağlamaklı sesime acımıştım. İçler acısı bir durumdaydım.

Adam beni dinlemeyerek elbisemi tamamen yukarı kaldırdı, elbisemi göğsüme kadar çektiğinde ağlamaya başlamıştım. Şuan öyle utanıyordum ki, sinirlenmem gerektiğini unutmuştum.

Bir eliyle belimden tuttu, diğer elini karnımda oluşmuş olan morluğun üzerinde hafifçe gezdirdi. Onun ellerinin vücuduma değmesi daha çok ağlamama sebep olurken yüzümden süzülen yaşlar o adamın eline dökülüyordu.

"Ağla bakalım Elizcik, daha çok ağlayacaksın." dediğinden sessizce ağlamaya çalışırken nefessiz kalmıştım. Bu cümle bana yapacaklarını içinde barındıran bir belgeydi.

Miras KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin