Bölüm 19 "Cevaplı Sorular"

638 31 5
                                    

Salonun kapısına geldiğimde durdum, durdum ve düşündüm ben neden hala yaşıyordum? Neden hala başkaları için çabalıyordum? Bitmemiş miydi her şey, yapabileceğim bir şey kalmış mıydı?

Bitmişti.. önce kendimi sonra herkesi bitirmiştim. Önce kendimden vazgeçmiştim, sonra diğerleri..
Neden hep önce kendimi bitiriyordum? Neden kendimi düşünmem gerekirken hala başkalarını düşünüyordum?

Gözlerimin yanmaya başladığını hissettim ama biraz daha dayanmalıydım, yine başkaları için dayanıyordum. Bana söylenenlere rağmen hala onları düşünüyordum, kendimden çoktan vazgeçmiştim.

Arkamda benim yürümemi bekleyen Çağan'a döndüm sakince. Dokunsan ağlayacak haldeydim ama hala çabalıyordum, onlar için çabalıyordum.

Çağan gözlerini gözlerime odakladı ve sanki bakışları bu sefer boş değildi ama boş olmasını dilerdim çünkü bakışlarındaki acıma kalbimi eritmişti.
Kesik bir nefesi içime çekmeye çalıştığımda kalbimin çok zorlandığını biliyordum ama az bir nefesin verdiği güçle dudaklarımı kıpırdattım.

"Senden bir şey isteyebilir miyim?" dedim fısıltıyla çünkü kimsenin duymasını istemiyordum.

Çağan belli belirsiz kafasını salladığında sonradan gözleriyle verdiği onayın desteğiyle Çağan'a dahaok yaklaştım ve aramızdaki az mesafeyi de kapattım. Çağan hareketlerimi dikkatle takip ederken, parmak ucumda yükseldim ve dudaklarımı kulağına yaklaştırdım. Kokusu... bu koku, unutmayacağım şeyler arasındaydı, çünkü nadir bulunanlar asla unutulmazdı, Çağan gibi.

Nefesimi düzene soktuğumda göz yaşlarıma akmaması için içimden komut verdim.
"Beni.. beni öldürdüğünde, onları bırak" diye fısıldadığımda dudaklarım sonunda istem dışı kulağına değmişti.
Yavaşça geri çekildiğimde inatla hala nemli kalmayı başaran saçlarımdan bir kaç tel Çağan'ın boynuna dolanmıştı, elimle onları çekerken elim Çağan'ın boynuna sürtünmüştü. Çağan gözlerini kapattı ve derin bir nefes çekip bıraktı. Bırakırkenki hali kendinden geçmişe benziyordu, kendinde değildi sanki, sinirlenmiş miydi?

"Hasta olacaksın, saçlarını kurutmalısın" diye fısıldadığında gözlerini yavaş hareketlerle açtı ve benim artık dayanamayan gözlerim daha fazla tutamadığı yaşları yavaşça serbest bırakmıştı, ilk yenik düşen sol gözüm olmuştu..

Kendimi bildiğimden beri bunu bana annem söylerdi, annemin ölümünden sonra babam bana annelik yapmak için söylerdi. Annem öldükten sonra her banyodan sonra saçlarımı kurutuyordum, onun sözünü dinliyordum ama babam banyodan çıktığımda kurutacağımı bilsede yinede odaya geçmeden önce bana hatırlatırdı.

Ve şimdi saçlarım hafif nemli kalmıştı, boşluğu dolduran Çağan mıydı?
Sağ gözümden de inen bir damlayı başımı yere eğerek saklamaya çalıştım.

"Söz ver, onları bırakacaksın" dedim ağlamaklı sesimle ama Çağan'dan ses gelmemişti, bu yüzden tekrar denedim
"Senden tek isteğim bu" dedim ve elimin tersiyle yaşlarımı yüzüme dağıttım.

Çağan bir an kendine geldi gibi oldu ve koluma yapıştığında korkuyla geri kaçtım, öylece ona bakıyordum.
"Bir şey yok, sadece yukarı çıkalım." dediğinde Çağan'ın kavradığı kolumu kasmayı bıraktım ve başımı onaylarcasına sallayıp ona yaklaştım.
Çağan'a yakın olmak bana huzur ve güven veriyordu. Kesinlikle çok yanlış kişiydi ama ilk defa böyle duygular yaşıyordum. Anıl'a kesinlikle bu kadar bağlanmamıştım, ağlamamın sebebi o değildi, onun beni öyle bir anda bırakıp gidişiydi, yalnız kalışımdı.
Sanırım bu hayattaki en çok kotktuğum şey yalnızlıktı, çünkü ben yavaş yavaş yalnızlığa mahkum edilenlerdendim ve artık tamamen yalnızdım. Bu yüzden korkuyordum.

Miras KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin