Bölüm 12 "Cam Kırıkları"

533 35 5
                                    

Multimedia daki şarkıyla okuyun ve bitince başa sarın.

Şarkı: Sıla~İmkansız

Keyifli okumalar..
__________________________

Çok düşünmenin iyi olduğunu savunanlar var ve eğer bir şey varsa onun zıttıda vardır bu doğanın bir kanunudur, yani şimdiye uyarlarsak sanırım çok düşünmenin kötü olduğu savunmasıydı. Peki ya arada kalanlar?
Bence en iyisi tarafsızlıktı ya da eşitlik.
Ya tarafsız olup bilmiyormuş gibi yapacaktın ya da eşit pay biçip ikisine de hak verecek yer bulacaktın.

Sanırım ben şuan ikisine de uyamıyordum. Çok düşünmek insan sağlığına zararlıydı denetlenmiş ve onaylanmıştı. Kimin tarafından mı? Tabiki de benim tarafımdan.

Çağan odadan çıktığından beri bütün düşünceler beynimin etrafında uçuşuyordu, beni rahat bırakmıyorlardı. Bir yandan Çağan'ın durumunu düşünürken bir yandan yarın hafta sonu olduğunu ve büyükanneyle buluşacağımızı düşünüyordum. Bir de bunlar yetmiyormuş gibi İris ve Arya'nın yakınlığı beni rahatsız ediyordu. Kulağa biraz tuhat gelebilirdi ama bu beni çok üzüyordu. İris'in Arya'ya anlatması ve bana anlatmaması beni fazlasıyla kötü etkilemişti. Sanırsam düşündüklerimin arasında beynimi en çok yoran buydu ve şimdi de bu düşünceyi kafamdan silmek için, kendimi birazda olsa rahatlatmak umuduyla yatakta oturur bir pozisyona geçmiştim.

Başımın ağrısını hiç bir şekilde hissetmiyordum, düşünmekle fazla zaman harcamış olmalıydım.
Yatakta oturur pozisyonda Çağan'ın odasını incelemeye başlamıştım. Çağan'dan beklenilecek bir odaydı, neredeyse her yer, her şey siyahtı. Şuan yattığım yatağın hemen yanında yine siyah bir komidin duruyordu. Yatağın diğer yanına kafamı çevirdiğimde hemen kapının yanında dolabı vardı dolabın karşısındaki duvardaysa pencere vardı. Yatağın direk karşısında duvara yaslı olan gitara gördüğümde yüzümde anlam oluşturamadığım bir gülümseme belirdi ve o anda kapının açılmasıyla bakışlarımı acele etmeden kapıya çevirdim. İçeri girenin Çağan olduğunu gördüğüm anda ince pikeyi üstümden ittim ve bacaklarımı yataktan aşağı sarkıttım. Yataktan hiç tökezlemeden kalkmayı başardığımda karışmış olan saçımı umursamadan kapıya doğru yürümeye başladım. Çağan'a hiç bakmıyordum ya da bakamıyordum desem daha doğru olurdu sanırım. Baktığımda içimdeki hareketlenmeden korkuyordum.

Başımı yere eğerek yürüdüm ve bu bir şeye çarpmama neden oldu, tam bir umutsuz vakaydım.

"Hala başın dönüyor olmalı." dediğinde başımı kaldırdım ve bakmaya korktuğum yüzle karşılaştım.

"Hayır, iyi hissediyorum." dediğimde Çağan yüzünde anlayamadığım bir ifadeyle baktı. Ona baktığımda tüm ifadeler anlamlarını yitiriyordu sanki.
"Hey, ifaden... çok tuhaf.." diyerek içimdekileri ona döktüm.

Çağan'ın yüzü anında ciddi bir hal alırken tuhaf hissetmiştim. Söylememem daha iyiydi sanırım çünkü bu ciddi halini hiç sevmiyordum.
Sonu hep bana vurmasıyla bitiyordu.

"Yürürken yere değil önüne bak." dedi ve elini kaldırmasıyla birlikte korkuyla iki adım geriledim fakat Çağan kaldırdığı elini saçına götürüp kaşıdığını gördüğümde içim rahatladı ama kalbim hala korkuyla atıyordu.
Çağan'ın eli bir anda durdu ve bana kaşlarını çatarak bakmaya başladı.
"Az önce...yaptığın hareket," deyip sustu ve gözlerini sımsıkı yumdu.
Yanlış bir şey mi yapmıştım? Yine sinirlenmiş miydi? Lütfen vurmasın. Lütfen.

"Bir şey mi yaptım?" dedim ama sesim sanki korkmuş bir kedinin çöp konteynırının arkasına saklanmış ve oradan miyavlayışı gibi çıkıyordu.
Bana vurmasının beni bu kadar korkutmasının sebebi vücudumda yayılan acı değildi, içimdeki acıydı, kalp kırıklığı ve hayal kırıklığıydı.
İncinen yerim vücudumdaki herhangi bir yer değildi, gururumdu.

Miras KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin