Bölüm 14 "İki Gün"

662 35 4
                                    

İsim önemliydi ve her şeyin bir ismi vardı.. bir de anlamı.
Peki her isim anlamını taşır mıydı?

İsme anlam yüklemek miydi zor olan, yoksa anlamına göre mi koyulurdu isim?

Her şeyin bir adı olduğu gibi bir de adını koyamadıklarımız vardı. Ya da adını koymaya korktuklarımız, belki de ne koyacağımızı bilmediğimiz..

İki gün geçmişti, koskoca iki gün..
Ve bu iki günde çok şey değişimişti..en azından benim için.
Mesela ayağım iyileşmişti, Caner'le ne kadar çok yakınlaştıysak İris'le o kadar uzaklaşmıştık. Sanırım beni en çok etkileyen bu olmuştu. Bir de bunun yanında hiç dayak yememiştim, buna mutlu olmam gerekirken olamıyordum.
Yani hem oluyordum hem olamıyordum.

İki gündür Çağan'ı hiç görmemiştim, bu da yaşadığım büyük değişiklerden birirydi ve bu değişiklik yanında bir şeyi daha getirmişti.. Birçok kez ismini koymaya çalıştığım ama bir türlü isim bulamadığım bir şeydi, ya da.. bunu kendime bile söylemeye korkuyordum ama onu görmek istiyordum. Sanki bir boşluk vardı ve o dolmuyordu. Kendi kendime yetmiyordum. İsimsizdi bu şey, ismini bulamıyordum. Belkide bulmaya çalışmamam gerekiyordur, bulursam canımı bundan daha mı çok acıtacaktı?

Başımı yataktan aşağı sallandırdım ve odaya tersten bakmaya başladım. Hiçbir şey değişmemişti, her şey aynıydı sadece ters dönmüşlerdi. Bu odayı seyretmekten sıkılmıştım, iki gün boyunca yanımda olan kişi Caner'di. Ona olan borcumu hiç bir şekilde ödeyebileceğimi sanmıyordum.
Benim her istediğimi yapmıştı.

İki gün içinde değişen şeylerden biri de Arya'ydı. Buna değişiklik demek yerine, yerinde saymak ya da tekrarlamak demek daha doğru olurdu. Beni ekileyen bir olay değildi Arya'yı etkilemişti, hem de aynı şekilde. Olayın detayını tam bilmememe rağmen Caner'den kısa bir şeyler öğrenmiştim, öğrendiğime göre Arya yine Doğaç'ın cazibesine kapılmıştı. Ne olmuştu ya da nasıl olmuştu hiçbir fikrim yoktu ama bildiğim bir şey varsa aralarında cinsel bir münasebet geçmişti. Bu durumda Arya'nın yanında olmayı çok isterdim ama benim yerime İris'i seçmişti, benimle konuşuyordu ama bana anlatmıyordu, bende sormuyordum. İris'se benimle laf sokmak dışında hiç konuşmuyordu. Yanıma bu iki gün hiç gelmemişti. Ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu ama bildiğim bir şey vardı, o da tek kaldığımdı.

Beynime fazla giden kandan dolayı başım ağrımıştı, hemen başımı kaldırdım ve yatakta oturur pozisyona geçtim. Etrafa bakmaktan sıkılmıştım. Arya'nın ve İris'in yanına gitme şansımda yoktu, hem zaten olsaydı da gitmezdim ikiside beni çok kırmıştı.

Ayaklarımı yaraktan aşağı sarkıttım ve derince bir nefes alıp verdim. Saçlarım iyice birbirine girmişti, iki gün boyunca ne yaptın diye sorarsanız, benden bilmiyordum.
Sanırım bu iki günün yorgunluğunu en iyi bir duş alırdı diye düşünerek yataktan kaltım ama önce aşağı inip etrafı kontrol etme isteği içime girdi ce bende bu istekle adımlarımı kapıya çevirdim.

Kapıyı açtım ve bedenimi dışarı çıkarmadan önce başımı uzatıp etrafı kolaçan ettim. Niye böyle bir şey yapıyordum, bilmiyordum ama içimdeki bir parça kızlarla karşılaşmak istemiyordu.
Bir an durdum, ya Çağan'ı görürsem diye düşündüm ve bu düşünceyle odaya geri koştum. Komidinin üstünden tokamı alıp aynanın karşısına geçtim ve birbirine girmiş kızıl saçlarımı topladım. En sevdiğim saç tipiydi ev topuzu, her zaman kurtarıcıydı. Üzerimede çeki düzen verip tekrar kapıya yöneldim ve odadan çıktım.

Merdivenleri inerken bile parmak ucunda iniyordum. Sonunda aşağı indiğimde salona girdim ama boştu, kimse yoktu. Bir an evde tek miyim diyr düşündüm ama net bir karar vermeden önce mutfağa doğru yürüdüm. İçeri girdiğimde bir yandan ofluyordum.

Miras KatiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin