yaşamak

85 9 6
                                    

Boun kırık çıkan sesine küfretti. Daima sert gözüken biriydi. Eğer zayıf gözükürse insanlar ona acıyarak bakarlardı. Ve bu en nefret ettiği şeydi. Gözlerini sorusunu yönelttiği kişiye çevirdi. Bir süre aralarında sadece yağmurun sesi duyuldu. Genç çocuk gülümseyip çantasındaki şemsiyeyi çıkarttı. Üzerine yağmura dalmalarının işgal ettiği kişiye tuttuğunda Boun onu izlemeye devam ediyordu.

"Şuan yanınızda ben varım bayım. O yüzden ölmeyi dahi aklınızdan geçirmeyin."

Boun uzun süre incelediği yüzden gözlerini çekip ellerine kilitlendi. Zaten yanında biri olsa da olmasa da yaşayacak çok vakti kalmamıştı. Şemsiyesini bırakan genç saatine bakıp gözlerini büyüttüğünde beklemekte olan otobüs durağına koştu. Boun ise onun arkasından bakakalmıştı. Bilmiyordu tekrar o genç ile karşılaşacak olduğunu.

Ertesi gün Boun tekrar aynı otoyolda yürüyordu. Bu sefer üzerinde daha ince kıyafetler vardı. Soğuk umurunda değildi. Zaten yakında ölecek olan kendisi değil miydi? Bu sefer boş olan caddede etrafına bakındı. Geç bir saat olmalıydı. Sokakta birkaç işçi dışında kimse yoktu. Yola baktığında geçen arabaları saymaya başladı. Onun için bir oyuna dönüşmüştü bu. Adımını yola attığında arkasından uzatılan el ile kaldırıma geri dönmüştü.

"Bu sefer izin vermeyeceğim."

Boun bu hareket üzerine çok sinirlenmiş ve daha tanımadığı kişiye karşı adeta kükremişti. Onun ne haddine olduğunu düşündü. Ölecek olan kendisiydi sonuçta. 

"Bana karışma velet."

Bir süre aralarındaki sessizlik sürdüğünde bu sefer bozan Boun olmuştu. "Yaşamak artık benim için önemli değil."

Genç karşısındaki bedeni inceledi bir süre. İçini gösteren bir tişört giyen kişi soğuğa inatmışçasına bedeni titremesine rağmen zayıf vücuduna özen göstermemişti. Kemikleri sayılacak derecede belliydi. İnce dudakları konuşmak için fazla yorgun gözüküyordu. Saçlarındaki sarılar solmuş gözlerine düşüyordu. Kendi kahverengilerini savurup elini tanımadığı kişiye uzattı. "Ben Prem. Siz de..."

Boun kısaca çocuğun ne yapmaya çalıştığını sorguladı. Hayatına kimseyi katmak dahi istemiyordu. Yalnız olarak bu dünyadaydı ve öyle de ölecekti. Uzatılan eli itip kaldırım boyunca yürümeye başladı. Arkasından atılan kıyafet ile geriye döndüğünde gülümseyerek kendisine bakan genci izledi.

"Hava soğuk bayım. Bir sonraki sefer görüşürüz."

Boun sırtındaki hırkaya baktı. Burnuna sızan tatlı kokuyu içine çekmeden edemedi. Çok güzel kokuyordu. Burnunu cekete dayadığında ne yaptığını fark edip hırkayı kollarından geçirdi. Sıcaklık içini ısıtmaya yeterken düşündü. Gerçekten ölünce soğuk mu hissedecekti. Yoksa bu ceketin sıcaklığı gibi mi olacaktı?

En Umutsuz Umut~~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin