Bir sonraki gün Boun bu sefer otoyola atlamadı kaldırımda öylece duruyordu. Yorgun bedenini taşımak yük gibi gelmeye başlamıştı artık. Zaten ölecekti neden şuan bunun için kendine eziyet etmesi gerekiyordu ki. Karşısında duran kız çocuğunu inceledi bir süre. Üzerindeki ince kıyafetleri içinde titriyordu. Boun üzerindekilere baktı. Kendisi yakında ölecekti bunlara ihtiyacı yoktu. Çocuğun yanına yavaş adımlar ile adımladı. Üzerindeki kazağı çıkartıp küçük çocuğun üzerinden geçirdi. Genişçe gülümsemesini gösteren çocuk ile kendisi de gülümserken boynundaki atkıyı da çocuğun boynuna sardı.
"Hasta olmamalısın. Kendine iyi bak olur mu?"
Boun teşekkür eden miniğin gidişini izlerken gülümsemeden edemedi. Gerçekten yaşadığını şimdi hissediyordu. Tekrar oturduğu banka geri dönerken arkasındaki ses ile durakladı. "Gülüşünüz çok güzelmiş bayım."
Prem üzerindeki ince tişörtü ile kendinse bakan adama yaklaştı. Neden böyle yaptığını bilmiyordu fakat karşısındaki bu adam hakkında daha çok şey bilmek istiyordu. O gün durakta onunla karşılaştığından beri...
Boun banka oturup tekrar yola baktığında karşısında konuşan çocuğu umursamadı. Şuan muhabbet edecek havada değildi. Zaten kimse ile konuşmak istemiyordu. Şuan onu kim umursar ki diye düşünüyordu.
Karşısındaki bedenin çantasından çıkardığı hırka sırtında yerini bulduğunda Prem geniş gülümsemesini gösterdi. Biliyordu bu kişi tekrar kendisine bağıracaktı fakat onun hayatına daha çok sokulacaktı.
"Bu kadar güzel bir kalbe sahip iken neden ölmek istiyorsunuz ki?"
Boun hiçbir şey bilmeden konuşan bu çocuğun dediklerine kahkahalarını semanın duymasını istermişçesine savurduğunda sel gibi akan gözyaşlarını sildi. Ölmek isteyen kendisi değildi. Zaten ölecekti.
Vücudu bir saatli bomba misali olmuşken, ne ara öleceğini bilmeden yaşamak keşke daha kolay olsaydı. Her gün uyandığında ölmediği için mutlu olsa da kısa süren bu düşüncelerin ardından duyduğu pişmanlık hat safhadaydı. Çünkü bugün de ölmemişti. Fazladan gün yaşamak artık eziyet gibi geliyordu. Çalıştığı işten ayrılmış -zaten kovulmayı bekliyordu- olmayan üç kuruş parasını da çocuk esirgemeye bağışlamıştı. Tek eğlencesi belli bir saatte bu banka oturup geçen arabaları izlemek olmuştu.
Şuan karşısında kendisine tuhaf şekilde bakan bu çocukta başka bir derdi olmuştu. Nereden çıktığı belli olmayan bu sürpriz kişiyi bir süre sonra kendisi de beklemeye başlamıştı. Karşısına geçip boş konuşmasını, üzerindeki ince kıyafetlere rağmen getirdiği hırkasını Boun'un sırtına yerleştirmesini, sonrasında elveda diyip uzaklaşmasını... Neden böyle hissetmeye başlamıştı bilmiyordu. Ölüme bir adım daha yakın olduğu için miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Umutsuz Umut~~
FanfictionBoun ona derin derin baktı. Gözlerinin içindeki çocuk ruhunu bulmak için çokta uzaklaşmasına gerek yoktu. Kendisininkiler ölmüş olsa dahi onunkiler daima orda olmalıydı. Hayattan öğrendiği bir şey var ise o da başkasına zarar vermemesi gerektiğiydi...