Boun banktan kalkıp evine ters tarafa doğru ilerlemeye başladı. Prem ise yine cevapsız kalan sorusu ile baş başa kalmıştı. Fakat bu sefer arkasından bakmayacaktı. Yanına gidip onu izlemeye koyuldu. Boun geriye döndüğünde kendisini takip eden kişiyle gülümsedi. Rahat durmayacaktı bu çocuk. Bir süre daha takip edildiğinde arkasına dönüp çokta uzakta olmayan çocuğa gücü yettiği kadar bağırdı.
"Oradan izleyeceğine yanımda durabilirsin."
Prem saklandığı ağacın arkasından çıkıp öndeki kişinin yanına ilerledi. Boun yanına gelen çocuğu bir kafeye yönlendirirken konuştu.
"Sana kahve ısmarlamak istiyorum. Yakında buralarda olmayacağım."
Prem'in gülümseyen ifadesi birden solduğunda gözlerindeki parıltısı sönmüş kişiye döndü. Buralarda olmayacakta ne demekti. Bir yere mi gidiyordu. Yoksa...
"Bayım be... Ben kahveyi başka zaman istiyorum. Nereye gidiyorsanız oradan dönünce ısmarlayın. Şuan... Şuan..."
Prem'in kelimeleri boğazında dizildiğinde Boun gülümsedi. Prem gülüşünün güzelliğinde kendini kaybederken Boun başını sallayıp küçüğün aklındaki düşünceleri silmek istedi. O kendini öldürmeyecekti. Kendisi biterken yakında ölecekti. İçini kemiren bu meret yüzünden istemese bile gidecekti bu hayattan.
"Yarın da geleceğim velet. Merak etme kendime kıymam."
Prem nefeslerini kontrol altına aldığında genişçe gülümsedi. Boun sipariş verdiği kahve bardağını küçüğün elleri arasına bıraktı. Kısaca saçlarını karıştırıp kapıya yöneldi. Boun kapıdan çıkarken başında hissettiği derin sızıyı başta umursamadı. Fakat adımını dışarı attığı anda gözlerinin kararması ve bedeninin yere ulaşması çokta uzun sürememişti. Hissettiği en son şey başının yumuşak bir kucağa düştüğüydü.
Prem kafeden çıktığı gibi yerde yatan bedenin yanına hızla ulaştı. Etraftaki insanlar başlarına toplanmıştı. Birkaç dakika sonra ambulans ile hastaneye gelmişlerdi. Hastanede birkaç müdahale sonucunda bir odaya almışlardı. Prem başında beklediği beden gözlerini yavaştan açtığında ayaklandı.
"Bayım iyi misiniz?"
Boun gözlerini açtığında tanıdık hastane koksusunu içine çekti. Yine buradaydı. Fakat bu sefer yalnız değildi. Yanındaki çocuğa baktı. Korkudan beyazlamış yüz ifadesi ne kadar endişelendiğini gösteriyordu. Boun başını salladı. İyiydi. Yanında birinin olduğu düşüncesi ile daha iyiydi.
"Doktor birkaç kontrol daha yapmak istediğini söyledi. Ben onu çağırayım."
Prem gitmek için hareketlendiğinde Boun kolundan tuttu. Gitmesini istemedi. Öyle olursa yalnız kalacaktı. Kısık sesi ile "Gitme" dedi. Prem gitmek istemiyordu. Yerde o şekilde yatan adamı gördüğünde kalbinde bir şeylerin koptuğunu hissetmişti. Birkaç haftadır tanıdığı bu adama çoktan bağlanmış olduğunu da...
"Doktor bir çözüm bulamaz. O yüzden yanımdan gitme."
Boun biliyordu neden böyle olduğunu. Kafasının içindeki bedenini yiyip bitiren şey yüzünden artık doğru düzgün düşünemiyordu bile. Kalbi biliyordu, ne kadar yanından uzaklaşması için uğraştığı bu çocuğun yanında kalmasını istediğini. Peki kalabilecek olan kendisi miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Umutsuz Umut~~
FanfictionBoun ona derin derin baktı. Gözlerinin içindeki çocuk ruhunu bulmak için çokta uzaklaşmasına gerek yoktu. Kendisininkiler ölmüş olsa dahi onunkiler daima orda olmalıydı. Hayattan öğrendiği bir şey var ise o da başkasına zarar vermemesi gerektiğiydi...