30."seçim"

26 8 6
                                    

    Şirkete geldiklerinde odaya çıktılar, Steve sandalyesine geçti Eddie ise onun önündeki masaya ona dönük şekilde oturdu. Steve onun beline sarılıp kafasını göğsüne yasladı.

Steve: anneannemi ziyaret etmeyi unuttum... ve annemle konuşmam gerekenler var... çok sorumsuz birisiyim

Eddie: *onun saçlarını okşar* deme öyle sevgilim, toplantın bitsin anneannene ziyarete beraber gideriz. Annenle konuşma işini de daha müsait bir zamanda yaparsın, bu günlerde annen ve Luna hanım çok üzgün doğal olarak.

Steve: haklısın ama anneannemin duruöunu hemen unutup sen ve Robin'le beraber yüzük bakmaya gittim...

Eddie: olsun Steve... çok acı belki bunu söylemesi ama şu anda birileri ölüyo, birileri doğuyor, birileri terk ediliyor, birileri kavuşuyo... ama ne olursa olsun herkes devam ediyor hayatına. Sen bunu dengeli yaşıyorsun, ne anneanneni unutuyorsun ne de arkadaşlarını

Steve: seninle konuşurken içimi huzur kaplıyor. Nasıl beceriyorsun bunu?

Eddie: *güler* bunu sana sormam lazım, nasıl başarıyorum?

Steve kafasını kaldırıp onun dudağını öptü ve bilgisayarını açtı. Eddie masadan inip kenardaki dolapta duran kitapları ve bazı ödül plaketlerine baktı.

Steve ise o sırada e-maillerini kontrol etti, bir kaç e-maile cevap verdikten sonra kapı çaldı. Steve "gel" diyince Bianca içeriye girdi.

Bianca: Steve Bey toplantınız 10 dakika içinde başlayacak

Steve: tamam, geliyorum şimdi

Steve ayağa kalkıp laptobunu aldı, Eddie'nin dudağına bir öpücük bırakıp kapıda bekleyen Bianca'yla beraber toplantı odasına geçti.

  Eddie koltuğa oturup masadaki bilgisayarın içinde eskiden oynadığı oyunların olup olmadığına baktı, vardı.  Eddie heyecanlı sırıtışıyla en sevdiği oyunu açtı ve oynamaya başladı.

  Yaklaşık bir saat sonra Steve toplantı odasından çıktı ve odaya ilerledi. Toplantıda karşı şirket üstlerine o kadar gitmişti ki çok kötü durumdaydı. Steve kapıyı açınca masada Eddie'nin olduğunu gördü, bir şey demeden koltuğa geçip yüzünü elleriyle sakladı ve aşağıya baktı.

  Eddie oyunu durdurup ayağa kalktı, onun kötü olduğunu görünce yüzü düşmüştü. Onun yanına gidip ona sarıldı, Steve onun beline sarıldı ve kafasını göğsüne yasladı.

Eddie: noldu bebeğim? Ney seni bu kadar üzdü?.. ben burdayım...

Steve: burda olduğun için fazlasıyla mutluyum fakat toplantı yaptığımız şirket... ben açıkçası onlarla yaptığımız eski toplantıda şirketin sahibi ile görüşememiştim... şimdi görüşebildik ve beni çalışanlarımın önünde bildiğin aşağıladı— güçlü kalmaya çalıştım ama hareketleri aynı babama benziyordu....

Eddie: ah... seni aşağılamaya hakkı yok sevgilim, senin için asıl zor olanın o adamın tavırlarının babana benzemesi olduğunu biliyorum ama şunu da bil; çalışanlarının seni sevdiğini saydığını görebiliyorum, o şerefsiz adamın söylediklerine göre gözlerindeki değerin düşmez

Steve: teşekkür ederim Eddie

Eddie: şerefsizin tavırlarının babana benzemesi hakkında diyeceğim bir şey yok maalesef...

Steve: bir şey deme, sarılalım birbirinize.

  Eddie onun saçlarını okşadı ve arada öpüyordu, Steve onun ceketinin sırt kısmını sıkıyordu eliyle.

The Ocean in Your Heart||SteddieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin