2-DEMİR PARMAKLIKLAR

550 91 30
                                    

Tik,tak,Tik,tak... Zaman geçmek bilmiyordu. Bora sorgu odasından çıktıktan sonra,beni nezarethaneye almışlardı. Yaklaşık üç saattir buradaydım. Kurtuluşum yoktu. Hapse girecektim bu sefer, cinayet üzerime kalmıştı. İşlemediğim bir suçtan ceza alacaktım. Kurtulma şansım yoktu. O eve gizlice girmiş ve polis beni kaçmak üzereyken yakalamıştı. Yani tüm oklar benim üzerimde duruyordu. Aklımda dönüp duran tüm felaket senaryolarını düşüne düşüne sabah olmuştu.

Bakışlarımı önüme çevirdiğimde, sandalyede sızmış iki sarhoş kadını gördüm. Bir saat önce getirilmiştiler buraya. Şimdi ise birbirlerine sarılmış karşımda mışıl mışıl uyuyordular. Benim ise tüm gece düşünüp durmaktan ve ayakta kalmaktan başım ağrıyordu.

Biraz olsun başımın ağrısı dinsin diye Gözlerimi kapatıp sırtımı duvara yaslamıştım ki, duyduğum adım sesleri ile gözlerimi açtım. Ayağa kalkıp gelenlerin Bora,Hale ve uzun saçlı adam olduğunu gördüm. Kapının önüne geldiklerinde bakışlarını üzerimde sabitlemiştiler. Sanırım beni savcılığa sevk etmek için buradaydılar. Bana dik dik bakarken İlk konuşan Bora olmuştu. Bakışlarını üzerimden çekmeden
"Burak kapıyı aç" diye emir verdi. Ben onlara anlamazca bakarken oldukça soğuk bir sesle.

"Dışarı çıkıyorsun serbestsin." Deyip beni büyük bir şaşkınlığa sürükledi.
Doğru duyup duymadığımı anlamaya çalışıyordum.

"Az önce bana sebestsin mi dediniz? Yoksa kulaklarım bana oyun mu oynuyor?"

"Hayır tatlım,yanlış duymadın serbestsin." Sorumu Hale cevaplamıştı.

"Nasıl? Ama hapse girecektim?"
Beni cevaplayan ise Burak oldu.

"Hepimiz başta senin yaptığını düşündük. Ama güvenlik kameralarını inceleyince ve ayrıca, gelen otopsi raporuna göre senin olay yerine giriş saatin ve maktulün ölüm saati uyuşmuyor. Sen oraya girmeden saatler önce adam öldürülmüş. Suçsuzluğun ispatlandı yani."

Deyince sevinçten oturup ağlayabilirdim ta ki Bora denen kas yığını konuşana kadar

"Tabiki öyle kolay kurtulmadın küçük hırsız. O adamı öldürmemiş olabilirsin ama o eve soygun için gittiğini ifadende bizzat kendin doğruladın. Ve daha önceki sabıka kayıtlarından dolayı savcılık takip kararı verdi. Yani bir daha herhangi bir soygun olayına karışırsan direk hapse gireceksin. Ve bu bir iki yıla sınırlı kalmaz."

Lafını bitirip arkasını dönmeden gitmişti. Egolu şey ne olacaktı. Bu adamdan hiç hoşlanmamıştım. İlla ki son lafı söyleyecekti. Neyse ki bununla da kurtulmuştum. Bir daha bu adamın yüzünü görmeyecektim nasıl olsa.

Hale'nin beni yönlendirmesiyle birkaç imza atıp, emniyet binasının kapısından çıktıktan sonra gözlerimi kapatıp temiz havayı içime çektim. Yüzüme vuran soğuk hava beni kendime getiriyordu. Gözlerim kapalı öylece dururken belime sarılan kollarla gözlerimi açtım. Karşımda duran ve bana sarılan Özgür'ü görünce başta şaşırsamda daha sonra sarılmasına karşılık verdim. Bir süre öyle durduk. Benden uzaklaşmasıyla konuşması bir oldu.

"Şükürler olsun Derom. Sonunda seni saldılar mı? Kızım meraktan öldüm. Tam olarak ne oldu orada? Ve o ceset torbası neydi evden çıkan? Bana bak yoksa birilerini mi öldürdün?"

Hızla ve şaşkınlıkla yaptığı konuşmaya ters bir şekilde cevap vererek "Hee! birini öldürdüm. Şimdi de serbest bırakıldım!" Ona çıkışmama karşılık bana ciddi ciddi baktığını görünce

ÖLÜM KOKAN BEDENLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin