16-KALP VE MANTIK ARASINDA

178 16 41
                                    

"Nokta koyduysan bir kere,çevirmeyeceksin onu virgülle.
Ne soru kalmalı,ne de tek bir soru işareti geriye..."
                                              ~Mevlana~
                  
                          ********
Sadece bakıyordum. Tıpkı,hayatımda yolunda gitmeyen herşeye baktığım gibi. İçimde anlamsız bir kıskançlık ama en fazlada kırgınlık vardı.
Bu görüntüye niye bu kadar hayal kırıklığı yaşıyorum bilmiyordum. İçimde anlamsız bir savaş ve mağlup olmuş bir ben vardım.
Bir an önce toparlanıp bakışlarımı çekmeliydim üstlerinden.

Ama Bora'nın ilk başta tereddütle duran kolları sonradan hareket edip onun beline dolanması bende içimde tutamadığım bir boşluk hissi yaratı. Bundan sebep olsa ayaklarım hareketlenip geriye doğru giderken arkamda yeni geldiği belli olan Demirde sanki benle aynı duygu geçişlerini yaşarcasına bu görüntüye bakıyordu. Beni durduran ise bakışları oldu.

Demirin başta şaşkınlık sonrasında ise öfke,hüzün ve hayal kırıklığı dolu bakışlarının duygu geçişlerini izlerken onun bu görüntünün neresinde olduğunu çözmeye çalışıyordum. Sakin olmaya çalışır gibiydi. Önce derin bir nefes alıp sonrasında yumruk olan parmaklarını açıp kapatarak içindeki öfkeyi atmaya çalışır bir hali vardı. Kafasını çevirip beni görmesi ile yakalanmış gibiydi. Ne yapacağını bilmez bir şekilde önündeki görüntüye bir de bana yakalanmış olmanın hezimeti ile arkasını dönerek geldiği merdivenlere doğru gitti.

Bu noktada sanırım benimde onun gibi kaçmam gerekti. Ayaklarıma komut verip gitmek üzereyken Engin müdür hemen karşımdaydı. Ben ve arkamdaki Bora'ya karşı bakarak

"Gelmeniz niye bu kadar uzun sürdü?" Deyip biz cevap vermeden

"Neyse, odama ikiniz de."
Deyip arkasını dönerek odaya gitti.

"Ayy Bora ne kadar da uzun zaman olmuştu seni görmeyeli."

Arkamda Elif denilen kadının sesi gelirken ikisinin konuşmasına muhatap olmamak adına hızla Engin müdürün ardından gittmeye başladım.

"Ayaklı bela dur. Beni bekle."
Arkamdan gelen sese kulak tıkayarak durmayıp "Sen kız arkadaşın ile gelirsin. Ben aranıza girmeyeyim özlemişsindir sen şimdi onu."

Ne yüz ifadesine baktım ne de söyleyeceği sözleri dinledim. Hızlıca Engin müdürün odasına gittim. Kapıyı çalıp içeri hızla geçtim. Engin müdür koltuğunda otururken beni önündeki koltuğa oturmam için buyur etti.

"Gel kızım,geç otur. Nasıl oldun?"  Yavaş adımlar ile koltuğa otururken engin müdürün sorusuna
"İyiyim. Sağolun müdürüm." diyerek cevap verdim. İlerlemiş yaşının göstergesi olan yüzündeki kırışıklar ile bu geçen zor günlerin stresi yüzünde yorgun bir gülümsemeye ev sahipliği yaptı. Kafasını anlayış ile sallarken odanın kapısı çalıp içeri önce Elif denen kadın ve hemen ardından Bora girdi. Bu görüntü boğazımda tuhaf bir yanma hissi yaratırken onun bende olan bakışları ile göz göze geldim. Rahatsız bir şekilde kafamı onun tersi yöne cama çevirirken,Bora'nın kapıyı kapatmasından saniyeler sonra kapı tekrar çalınıp içeri bu kez Demir ve Sanem girdi.

Ortamda garip bir sessizlik kol gezerken Demir'in bakışları Elif denilen kadına dönmüştü.
Bakışlarında anlaşılması zor bir yoğunluk varken, Elif'in içeriye giren Demir'e kocaman bir gülümseme ile baktığını gördüm. Bu üçünün tanışıklığı İçimde derin bir merak duygusu kazarken, üstümdeki bakışlar ile kafamı Demirin arkasında duran ve ilk günden bu yana hiç değişmeyen kin ve nefret dolu bakışları ile bana bakan Sanem'e çevirdim. İçimden bir ses beni bu emniyete rahat bırakmayacağını söylerken başımda ki dertlere bir yenisi daha eklenmişti. Onun bakışlarına daha fazla katlanamazken kafamı eğip parmaklarım ile oynamaya başladım. Engin müdür boğazını temizleyerek söze başladı.

ÖLÜM KOKAN BEDENLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin