ÖLÜM KOKAN BEDENLER

3-KURBAN

Kimi zaman oynadığımız oyunlar düğüm olup ayaklarımıza dolanır. Ve biz her kalkmak istediğimizde bize en sert düşüşü yaşatır. Her ölümün bir katili,suçlusu vardır. Bazıları sonunu kendi elleriyle yazarken bazılarının da başkalarının elinden yazılır sonları, kimisi kurban iken kimisi katil rolünü üstlenir.

Şuan da nasıl bir oyunun içindeyim bilmiyordum. Ekrana şaşkın bakışlar atarken karşımdaki komiser cebinden telefonunu çıkarıp,birini aradı.

"Burak uğur'u alıp hastaneye gel soru sorma gelince öğrenirsiniz."

"Ver çabuk şu telefonu. Bu video sana nasıl ulaştı?" Bilmediğim bir sorunun cevabını nasıl verebilirdim ki.

"Bu video,neden ve nasıl benim telefonuma ulaştı bilmiyorum. Ama yemin ederim ki bu şeyle hiçbir alakam yok."

Telefonumu eline verince beklemeden karıştırmaya başladı. Parmakları durmadan üzerinde gezinirken aniden durmuştu. "Bu mesajı kim attı sana?"  Sorduğu soru ile telefonu bana çevirince ekran da gördüğüm sabah ki mesajdı.
"ARKANI KOLLA OYUN BAŞLADI".

Bu mesajın konuyla ne alakası vardı ki birileri şaka yapmak için atmış olmalıydı.

"Bilmiyorum,bu mesaj sabah geldi. Birileri işletmek için atmış olmalı." demiştim ki.

"Sen şaka mısın? Az önce bir cinayet videosu geldi telefonuna. Ve sen hala herşeyi oyun mu sanıyorsun."

"Oyun değil. Her gün birileri cinayet videosu atmıyor. Şaşırmam sence de normal değil mi"

"Şaşırman elbet normal,tabi gerçekten şaşırdıysan"

"Ne ima ediyorsun sen komiser?"

"Hiçbirşey ima ettiğim yok. Direk açık açık bu işte ne gibi bir parmağın var soruyorum" sinirlerim gerilirken

"Bir bok bilmeden yargılamak mesleğinde yok ama karakterinde var komiser" cümlelerim onu oldukça öfkelendirmişti. Bir adım atarak burun buruna kalmamızı sağlayıp işaret parmağını sallayarak dişlerinin arasında konuşarak

"Dua et kadınsın!"

"Allah Allah! Farz et kadın değil erkeğim şuan naparsın?" Onu yakmak istercesine gözlerine bakarken iyice onu zorluyordum.

"Şu uzun dilini kesip köpeklere atardım ama anlaşılan sende hırsızlık yapa yapa ar damarı kalmamış o yüzden bu suç işleyip işleyip kendini haklı çıkarma çabaların."  O'da benim damarıma basmak istercesine ağzına geleni söylüyordu.

"Ben işlediğim suçu inkar etmem komiser. Göreceksin bu suçtan da alnımın  akı ile çıkarım. O adamı ben öldürmedim ve bu bizzat kanıtlandı."

"Haklısın sen öldürmedin. Ama öldüren kişiye bizzat yardım ettin."
Beni yine suçlayacak bir şeyler bulmuştu. Ağzımı açıp yine gereken cevabı verecek ken içerden doktorun çıkmasıyla ona son kez sinirli bakışlar atarak bu meseleyi rafa kaldırıp ondan uzaklaşarak doktorun yanına gittim.

"Özgürün durumu nasıl kötü birşeyi yok dimi" cevap beklercesine doktorun yüzüne bakarken doktor.

"Durumu iyi bacağına birkaç dikiş attık. Omurgasında birkaç kırık var başına aldığı darbeler yüzünden bu gece müşhade altında kalacak. Şimdi ağrı kesici serum yaptık sabaha kendine gelir ve sabah taburcu olur."

Doktor son sözlerini söyledikten sonra diğer hastalara bakmak için gitti doktorun gitmesi ile koridorda Burak ve yanında tanımadığım ince uzun boylu gözlük takan esmer tenli bir genç erkekle buraya doğru geldiğini gördüm. Yanımıza ulaştıklarında Burak