dokuz

284 47 33
                                    

"Kahve yaptım, dinlenelim biraz."

"Ah, teşekkür ederim."

Tamı tamına beş saattir oturmuş, karşı tarafların kâr durumlarını hesaplayıp çıkabileceğimiz fiyat aralıklarını konuşmuştuk. Bu bütünüyle Jisung'un işi değildi pekâlâ fakat kendini kanıtlamak, yeni şansını ona vermekte Yang Jeongin'i haklı çıkarmak istiyordu. Sorun değildi, sadece bildirebileceğim daha fazla bilgi ediniyordum.

Uzattığı şekerli kahveyi iğrenerek mideme yollarken bana kısa bir bakış atmıştı. Yüzümü buruşturduğumu fark etmiş olamazdı, değil mi?

"Hadi burada bırakalım. Güzel çalıştık."

İlk defa evine geliyor oluşumun verdiği merak ve gerginlikle önce onun kalkmasını bekleyerek masadan doğruldum. Doğrusunu söylemek gerekirse evi beklediğimden daha sade ve sıradandı. Renkli kişiliğine göre bu tasarım onun içini karartmalıydı. Ya da tamamen yanılıyordum.

"Jisung," dedim kupayı masanın kenarına bırakarak. Bana döndüğünde konuşmaya devam etmiştim. "Sekreter kadın vardı ya-"

"Hyejin mi?"

"Evet, Hyejin..."

"Bir şey mi söyledi sana?"

Vay. Nasıl bildi?.. Ve neden birden telaşlandı?

"Bir şeyler söyledi ama sana sormadan düşüncelere kapılmak istemedim," deyip duraksadım. Tüm odağı bendeydi artık. "Aramızdakinin sahte olduğunu ima etti. Önceden bazı-"

"Tamam," deyip sözümü kesti. "Daha fazla anlatmana gerek yok, neye varmaya çalıştığını biliyorum."

Gerçekten biliyor olamazsın.

Dizlerimizi birbirine değdirdi ve ellerini kucağında birleştirdi. Bunu yapması onu küçük bir çocuğa dönüştürmüş gibiydi; savunmasız ve kırgın görünüyordu. Ellerine bakarak konuşmasını sürdürdü.

"Geçen seneydi, bir çocuk katılmıştı aramıza. Korecesi pek iyi değildi, yabancılık çekmesin diye onunla daha çok vakit geçirmeye başladım. Bana çok yakın davranıyor gibiydi," duraksayıp histerik bir gülüş takındı ve bana döndü. "Ama meğerse ben bir şeyleri kafamda kurmuşum. Şirkettekiler gizlice bizi konuşmaya başlayınca neden olmasın deyip ona duygularımı açtım ve işler daha kötüleşti, herkesin dilinde dolanmaya başladım. Aramızdakini yanlış anlayıp mahvetmemin verdiği üzüntü yetmezmiş gibi bir de dalga konusu olmuştum. Çocuk çok durmadı sonra, yurtdışına çıktı. Ondan beridir ne zaman yeni gelenleri karşılasam Hyejin başta olmak üzere alaycı bakışları hissedebiliyorum üzerimde... Sana anlatmak istemiştim ama bi türlü nasıl başlayacağımı bilemedim. Üzgünüm Sam, bu konuda adı çıkmış biriyle anılmak senin için-"

"Jisung," dedim sonunda suskunluğumu bozarak. "Neden bahsediyorsun böyle? Zaten Hyejin'e inanmamıştım, o kadın... Tuhaf bir enerji saçıyor," duraksadım. Elimi, onun hâlâ kucağında bekleyen ellerinin üzerine kapadım. "Geçmişte ne yaşandıysa gerçekten umrumda değil, Jisung. Bunu biliyor olmam aramızdaki ilişkiyi değiştirmeyecek."

"Ben... Benden dinlediğin için teşekkür ederim," dedi derin bir nefes vererek. Bu kez önüne dönüp dirseklerini dizlerine koymuştu. "Hyejin neden böyle davranıyor, bilmiyorum. Özellikle de son zamanlarda şirketteki kimseyle anlaşamıyor."

"Aslında... Benimle iyi geçinmeye çalışıyor."

"Nasıl?"

Daha fazla uzatmadım, kafamda kurduğum Hyejin ve Sam sohbetlerini kısaca ona anlattım. Küt saçlı kadın, kısa siyah saçlı ve gözlüklü stajyere kahve ısmarlayıp tanışmak istemişti. Bu sırada çenesi düşmüş, ardından Jisung hakkında bazı imalarda bulunmuştu.

heavydirtysoul - hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin