on bir

240 38 39
                                    

"...Kapıyı yüzüme kapayınca ortada kalakalmıştım," dedi bardağındaki son yudumu -yeniden ve yeniden- nefes almadan yutarken. "Sonra sana, sana kaç gün trip atmıştım?.."

İkisinin arasında geçmiş -gülmek için kendimi zorladığım- birkaç komik anıydı anlatıp durduğu. Neden burada olduğumu sorgulayıp duruyor, içimizden yalnızca Jisung'un konuşup içiyor olmasıysa beni derin düşüncelere sokuyordu.

Parmak uçlarımla oynadığım ikinci minik bardağı da midemin bulanmaması için yalvararak içtiğimde Yang Jeongin ile göz göze gelmiştik. Kafamı eğip kaldırarak gülümsemiş o da bekletmeden aynısını yaparak çabucak Jisung'a dönmüştü. Doğrusu, neyin geleceğini asla tahmin edemediğim bu durumdan dolayı o kadar savunmasız hissediyordum ki zorlukla aldığım yudumlar ve attığım gülücükleri anlamış olması mümkündü.

Tanrım, bugün bir an önce bitebilir mi?

Jisung, boşalmış bardağımı yine ağzına kadar doldururken konuşup gülmeye devam ediyor, Yang ise birkaç onaylama ve tebessümle karşılık veriyordu. Onun bardağını doldurmak istediğinde ise araba süreceğini belirtip ayık kalması gerektiğini söylemişti.

Benim de bir an önce böyle bir bahanem olmalıydı çünkü bu ucuz kutu bira yüzünden kusmak üzereydim.

Tamamıyla işe yaramaz şeylerin anlatıldığı bu 2 saatten sonra Jisung, kendinden geçmiş; ani gelişen eğlencemiz böylelikle son bulmuştu. Onu Yang Jeongin ile arka koltuğa yatırdığımızda çoktan uyumuş olduğunu görüp bir lanet okudum.

Yol boyunca Yang ile yalnız kalmak. Hep istemiştim, değil mi?

"O mekan Jisung'un favorisi," dedi virajı yumuşak biçimde alırken. "Sizi daha ferah bir yere götürmek isterdim ama..."

"Önemli değil, Bay Yang. Sadece... Bira benim öncelikli tercihim değil."

"Ah, durun tahmin edeyim," dedi işaret parmağını bana doğru uzatarak. "Viski?"

"Evet," dedim gülümseyerek. Şaşkınlığımı belli etmemek için kaskatı kesilmiştim. "Nereden bildiniz?"

Ah, eğer attım tuttu derseniz gerçekten burada bir kahkaha patlatabilirim.

Duraksadı. Direksiyondaki zarif parmakları aşağıya doğru kayıp orada bekledi. Sonra hafif bir nefes verip konuştu.

"Tahmin edilmesi zor biri değilsiniz, Sam."

Öyle söylüyorsanız öyledir, Bay Yang. Fakat bunu sizden duyuyor olmam kulağıma gülünç gelmedi değil...

"Bu arada," dedi dikiz aynasından arka koltukta sızmış adama bakış atarak. "Jisung'a yardım ettiğiniz için teşekkür ederim."

"Nasıl, ne için anlayamadım?"

"Soo Hyejin."

Jisung boş detaylara girmeyi hep severdi zaten.

"Ah, sadece Jisung'u yalnız bırakmak istememiştim," dedim çabucak. "Bana şüphelerinden bahsettiğinde birkaç tavsiye verdim. Umarım yanlış bir şey yapmamışımdır."

"Endişelenmeyin lütfen," dedi ve nefesini saldı. Ardından sağ eliyle vitesi ileri taktı. "Jisung'a bu konudan bahsetmemenizi istiyorum. Birine, özellikle de iş arkadaşına, casus etiketi yapıştırmış olmak ona zor geliyor. Sanırım, bu kadar koyvermesi bu yüzden..."

"Güzel yüzler ardında her zaman güzel bir kalp saklamıyor, Bay Yang."

Bu sözüm üzerine eli gerginleşmiş ve bana kesik bir bakış atmıştı. Pedala uyguladığı baskıyı artırıp konuştu.

heavydirtysoul - hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin