on dokuz

241 35 74
                                    

Jisung gittiğinden beri ertelediğim fakat yapmazsam aynada gördüğüm kendime tahammül edebilecek tek bir nokta bile bırakmayacağımdan korkuyordum.

Plağım çalmaya, buzlarını üzerini sarı-turuncu sıvı kaplamaya başladığında oturmuştum masama. Önümde şimdi birkaç kağıt, viski, gece lambası, dolma kalem ve kapağı aşınmaya yüz tutmuş bir kitap duruyordu.

Brandenburg Concertos kulağımı doldururken damağımı büyük bir yudum viskiyle patlatıp yazmaya başladım. Bir saati geçen beyin fırtınalarım ve duygu boşalmalarımın sonucu olan kağıdı katlayıp önümde duran kitabı açtım.

O paragrafın olduğu kısım direkt olarak açılmış, katlanmış beyaz kağıt Dorian Gray'in Portresi adlı kitabın arasına tam olarak oturmuştu.

×××

Cumartesi günü.

Bir mucize olmasını ve en ufak etkenin bile benim iznim dışında gerçekleşmemesini diliyordum. Ve krem olduğundan fazla işe yaramıştı. Boynum eskisinden bile sağlıklı olduğunu dile getirip duruyordu sanki.

"Dediğiniz gibi istediklerinizin renkli çıktılarını aldım."

"Teşekkür ederim, hepsi çok güzel görünüyor."

"Sağ olun Bay Hwang," dedi çizgi grafik ve tasarımla ilgilenen adam gülümseyerek. Başını övülmenin getirdiği mahcubiyetle eğerek uzaklaşmıştı ardından.

Masamdaki dosyayı son defa inceleyerek ayaklanmış, bu işten sıkıldığımı belli etmek istemesem de oflayarak sekreterin yanına ilerlemiştim.

"Evet müsait," dedi kısaca sorduğum soruma karşılık. Yüzünden eksik olmayan gülüşünü takınarak yineledi. "Geçebilirsiniz, Bay Hwang."

Birkaç hafif tıklayıştan sonra odasına girmiştim.

"...duğunun farkındayım... Önüme açacağım, bekleyin lütfen."

Telefonu kulağı ile omzu arasında sıkıştırarak masasının sağ tarafındaki duvara yöneldi.

Bip-bip-bip-bip-bip-bip ve ardından yanan yeşil ışıkla beraber daha uzunu: Biiip.

Konuşmaya devam ederken masaya bıraktığı dosyayı incelemek üzere eğilmişti.

"...bir saniye lütfen," dedi ve nihayet bana döndü. "Acil bir şey miydi, Sam?"

"Afişler tamamlandı, seçmek için get-"

"Tamamdır, masama bırakıp çıkabilirsin teşekkürler..."

Dediğini yapıp arkamı döndüğümde maliyeci veya bankacı olduğunu düşündüğüm karşı tarafla olan konuşmasına derhal devam etmişti. Ve bunlar yalnızca yarım dakikada yaşanmıştı.

Kendimi ne ara olduğunu anlayamadan lavaboya attığımda içimde biriken kahkahayı salmıştım. Saçma ve hiç beklemediğim o anda oluvermişti her şey. Mucize dedikleri şey, sanırım buydu.

Sahi, yarın Choi ile olan randevumda ne giymeliyim sizce? Abartmalıyım diye düşünüyorum da.

Çıkışta Yang, beni bırakmak istediğini söylediğinde onu reddetmiştim. Daha fazla riske girmeme gerek yoktu zira. Bir taksi çevirip evime vardığımda çabucak sabah olması için kendimi yatağa bırakmıştım. Fakat belirtmem gerekiyor, heyecandan uyuyabilmiş değildim.

heavydirtysoul - hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin