yirmi üç

229 36 35
                                    

Ne yani, cezanı böyle çekebileceğini mi düşündün? Her şeyi böyle ödeyemezsin.

"Minho? Neredesin? Benimle nasıl konuşabiliyorsun?"

Birkaç gündür konuşuyordum zaten, şimdi mi aklına geldi?

"Pekâlâ ama neden anlayamıyorum."

Hangi birini? Anlayamadığın birçok şey var çünkü.

"Sormam işe yarayacak mı?"

Bu saatten sonra hayır. Her şey bitti, istediğin gibi.

"Jeongin iyi mi?"

Sadece iyi olmasını umabilirsin. Ona bıraktığın kağıt parçasında öyle dedin sonuçta. Umursasaydın daha fazlasını yapardın.

"Elimden geleni yaptım, Minho. Ellerimi artık kanla kaplı görmemek için, daha fazla kendimden nefret etmemek için çabaladım. Neyi yanlış yaptım ki?"

"Konuş benimle. Neyi yanlış yaptığımı söyle. Herkes olması gerektiği yerde değil mi işte? O zaman neden hâlâ bir şeyler eksik gibi geliyor? Neden canım bu kadar yanıyor?"

"Lanet olsun, Minho! Sana ihtiyacım olduğu zamanlarda neden hep sustun ki? Neden sana korkularımı anlattığımda sustun? Neden yanlış yönde ilerlemekten yorulduğumda sustun? Neden bundan kurtulmak istediğimde yalnızca sustun?"

"LANET OLSUN BU SİKİK YERDE BİLE NE DİYE SUSUYORSUN?"

"Kahretsin."

"Seninle bu boşlukta sıkışıp kaldım işte. Tüm günahlarımın bedelini tek tek ödeyeceğim... Attığım bütün adımlar boşunaymış gibi dönüp dolaşıp yine senin yanına geldim. Tanrı'nın ironik bir mizah anlayışı varmış demek..."

Minho, birden yok olmuş gibi susmaya başladığında kendi kendime konuştuğumu anlayıp ben de susmuştum. Karanlık ve sessizdi burası. Hissedilecek bir şey de yoktu. Kirli ruhum kaldırmaya çalıştığı pişmanlık ve acıyla kendini yiyip bitirene kadar, belki bir gün diye umut bile etmeyerek sonsuza dek burada kapana kısılacaktı. Çekeceğim cezayı ben seçmiştim sonuçta. Her şeyi bitiren bendim. Şikayet etmeden, bunu kabullenmeliydim.

×××

"Anlıyorum, ilginiz için teşekkürler..."

Minho? Cidden ne sikime geldin şimdi? Benimle dalga geçtikten sonra susup kayıp mı olacaksın yine?

"Hayır, bakımı zor değil. Bazı zamanlar..."

Kiminle konuşuyorsun?

Ve iğrenç kokuyor. Ağzımdaki tat yüzünden olmalı.

Ve sanırım burası biraz soğuk.

Ne? Bir saniye-

"...Ben de sizin durumu merak etmiştim. Belki de-"

Telefonunu kulağından çekmemiş ve sonunda beni gören gözleriyle donakalmış gibiydi. Ardından çabucak kendine geldi.

"Hyunjin?!"

"...Evet evet, tamam... Ben sizi sonra ararım."

"Hyunjin doktor-"

"Sus biraz," dedim yüzümü buruşturarak. "Çok konuşuyorsun."

heavydirtysoul - hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin