Attack On Titan One Shots

Sasha Blouse

Tekrardan buradaydım, önümde iki katlı sarıya kaçan rengi gecenin karanlığında belli olmayan bir ev, ve tırmanılmayı bekleyen bir oda.

"Başlıyoruz" diye mırıldanıp kendimi hazır ettikten sonra bir ayağım ile köşedeki korkuluklardan destek alarak kendimi kaldırdım. İlk katın sahibine belli etmemeye çalışarak balkonuna çıktım, binanın duvarına daha da yaklaşarak borudan destek aldım ve balkonun korkuluğundan birazcık kendimi zıplatarak her zamanki gibi tutunmayı başarmıştım üst kata.

Pencereye elimi koydum, önce sağ dirseğimi, sonra da sol dirseğimi pencerenin önüne koydum ve kendimi kaldırdım. Üst katın balkonundan destek alarak çıktım, pencereye tıklattım.

Her zamanki gibi ışığın ayarı çoğaltılmış, pencereye doğru gelen ama perdeden yüzü belli olmayan bir silüet beni karşıladı. Pencereyi açıp beni kolumdan çekerek içeri aldı.

"Bir gün öleceksin biliyorsun değil mi?" dedi beni çekmenin verdiği yorgunlukla nefes nefeseyken.

Gülümseyerek cevap verdim, "Kayınpederimin beni öldürmesi çok da koymaz." Sasha gözlerini açarak baktı bana. "Ne? Bunları aştık sanıyordum?"

Telaşla kafasını sallayıp yanıtladı beni "Onu kastetmediğimi biliyorsun, aptal."

Açılan kapı ile yaklaşan ayak sesleri Sasha'yı korkutmuştu ki, "Yatağın altına, çabuk!!" dedi fısıltıyla.

Hemen yatağın altına girdim, o sırada gittikçe daha da yaklaşan ağır adımlar kapıya ulaşmıştı. Kapı açılınca Sasha'nın babası olduğunu belli eden bir erkek sesi geldi. "Azıcık çık şu odadan, annenin yardıma ihtiyacı var."

"Tamam beş dakika ver bana."

"Beş dakika, beş dakika. Hızlı ol."

Kapının kapanma sesini duyunca ayak sesleri bana yaklaştı ve yorganı kaldırdı. "Gideceğim hemen dönüyorum."

"Çok özletme kendini." dedim sırıtarak.

Sasha'nın gittiğini belli eden kapı sesinden sonra yatağın altından çıktım. Yatağına oturup etrafı inceledim, bu odada milyonlarca kez bulunmuş olsam bile gözüme çarpan, eskiden orada olduğunu fark etmediğim şeylere bakıyordum

Duvarda asılı olan fotoğrafımıza gözüm iliştiğinde "Şapşal." diye fısıldayarak gülümsedim. Geçen seneki fotoğrafımızdı bu.

Odasını daha da gezmeye başladım, daha da benimsemeye. Elimi kalemlikteki kalemlerde gezdirdim. Hepsi kişiliğine uyacak bir şekilde renkliydi, ve yemekliydi. Hamburger kalem, havuç, muz, unicorn, kedi, gökkuşağı, köpek... Artık sevgililer gününde ne alacağımı biliyordum.

Biraz daha dolaştım odayı, dolabını açtım, kıyafetleri renkli renkli, hayat doluydu. Onun yanında kesinlikle sırıtıyordum. Sürekli
siyah giyinen benin aksine renkli giyinen bir kızın yanına yakışmıyordum, ama umurumda değildi.

Aklıma gelen bir fikir ile bir müsvedde kağıdı aldım, üzerine yazdığım yazıyı kıyafetlerinin arasına koyup kapattım dolabın kapağını.

Sonunda duyduğum ayak sesleri ve konuşma sesleri ile buraya yaklaştığını belli eden Sasha ile hemen geri yatağın altına.

Odaya girip kapıyı sertçe kapatınca bir küfür mırıldandı. Yalnız olduğunu anlamam pek de uzun sürmediğinden dolayı rahatça yatağın altından çıktım. "Ne oldu?"

"Her zaman ki şeyler."

"Hm, her zaman ki şeyler..." Yatağa oturdum ve Sasha konuştu, "Yatıyorum diyeceğim, böylelikle odama gelmezler."

"Pekala~"

Odanın kapısını açıp bağırdı, "Ben yatıyorum." dedikten hemen sonra kapıyı kapatıp kilitledi, "Ekstra güvenlik."

Kapıyı kilitlemesine gülümsedim, "Aşıksın bana."

"Ayrıca homofobik bir aileye sahibim."

Ayağa kalkıp yanına gittiğimde bakışları gözlerimden aniden çekildi ve rotasını dudaklarıma ayarladı. Sağ elimi onun bakışı üzerine yanağına koyduğumda o da aynısını yaptı ve beni çekerek öpmeye başladı.

Dudaklarımız ahenk ile hareket ediyor, şehvet ile de hareketi bırakmıyordu. Dudaklarını dudaklarıma doğru ittirdikçe adım adım geriye gidiyordum, gidecek yerimin kalmaması çok zaman almamış, beni yatağa oturtmuştu.

Gittikçe o şehvete tutku da eklendi, elim ise otomatik olarak kaymaya başladı. Elim boynundan göğüslerine doğru hareket ederken duraksadım ve kafamı geri çekerek öpmesini engelledim. Gözlerimi gözlerine hizalayarak konuştum, "Emin misin?"

Hiçbir şey demeden tekrar öpünce cevabının evet olduğu kaçınılmaz bir gerçekti.

Güzel bir gece bizi bekliyordu.